YALÇIN: ABD S-400 alýmý için bize sorun çýkartýyor ama sorun yaþadýðý tek ülke Türkiye deðil. Rusya, Çin, Ýran, Almanya baþta olmak üzere Avrupa ülkeleriyle de sorunlu. Ama asýl sorun, Amerika’nýn kendi kurduðu sistemi kendi elleriyle yýkmasý ve müttefiklerine zarar vermesi.
ABD ile yaþanan krizi konuþtuðumuz Doç. Dr. Hasan Basri Yalçýn Ýstanbul Ticaret Ün. öðretim üyesi. Uluslararasý güvenlik, strateji ve NATO çalýþan Yalçýn dünyanýn zor bir döneme girdiðini düþünüyor: Beþ senedir iddia ediyorum, II. Dünya Savaþý öncesi döneme girdik. Milliyetçi liderliklerin, radikal saðýn yükseliþi, popülizm, tepkisellik, göçmen karþýtlýðý, devletler arasý gerilimler, vekalet savaþlarý, ulus devletin yükseliþi… 90’lardaki hava tersine döndü. 2. Dünya Savaþý öncesi gibi. Savaþlar ya otobüs çok sýkýþýksa çýkar, ya çok gevþekse. I. Dünya Savaþý sýkýþýklýktan çýktý, II. Dünya Savaþý gevþeklikten. Vekiller üzerinden yürütülen çatýþmalarýn devletlerarasýna dönüþme ihtimali maalesef yüksek.
ABD Baþkaný Trump “Fýrat’ýn doðusuna girer ve Kürtlere vurursanýz ekonomik olarak sizi mahvederiz” tiviti attýðýnda Ocak ayýnda idik. 4 ay geçti, Fýrat’ýn doðusu mevzuu rafa kalktý, yerine S-400’ler geldi, tehdit ayný þiddette devam ediyor. Bizi ne ile tehdit ediyor ABD? Tercihinizi yapýn dediðinde “Ya benimlesin ya Rusya ile” mi demi oluyor?
Keþke o kadar net bir þey söylese ama ortada net bir þey yok. Trump’ýn söylediði þeyler içerisinde her þey çok net gibi gözükmesine raðmen devamýnda ne olabileceðine dair kimsenin öngörüsü olmadýðý için söylediði þeylerin netleþmediðini fark ediyoruz. Türkiye ve Amerika arasýndaki sorunu sadece belli olaylar üzerinden, birbirini tetikleyen bir süreç olarak görürsek yanýlýrýz. Bu olaylarýn her biri Türkiye ile ABD arasýndaki sorunlarýn sebepleri deðil, birer göstergesi. Ve bu göstergeler sadece Türkiye-ABD iliþkilerindeki gerilimlerin göstergesi deðil, dünya ile Amerika’nýn yaþadýðý gerilimlerin bir göstergesi. Tek sorun yaþayan ülke Türkiye deðil. Sadece Türkiye kriz bölgelerinde daha fazla karþýlaþtýðý için en önce ve en fazla kriz yaþayan ülke. Bu nedenle Türk-Amerikan iliþkileri daha gerilimli gözüküyor.
Asýl mesele ne peki?
2012’den beri ABD oldukça sorumsuz bir dýþ politika tavrýna geçti. ABD’nin Soðuk Savaþ bittiðinden beri genel olarak saldýrgan bir dýþ politika izlediðini söyleyebiliriz. Dünyanýn her tarafýnda üs kurmak, gerektiðinde sopayla demokrasi getirmek gibi. Bunlarý yaparken dünyada bir liderlik, hegemonya gösterisine devam ediyordu. Bu tutum birçok ülkeyi rahatsýz eder; Ýran’ý da, Türkiye’yi de, Avrupa’yý da. Ama dünyada ABD gibi bir hegemon var olduðu müddetçe uluslararasý sistemde istikrar olur. Kimse kimseyle dalaþmaz. Türkiye, Ýran’dan, Ýran Suudi Arabistan’dan, Ýran, Ýsrail’den tehdit hissetmez. Çünkü mahallenin kabadayýsý vardýr ve o kabadayý olduðu müddetçe komþular birbiri ile kavga etmezler. Dolayýsýyla böyle beklenmeyen bir yan etki, göreli bir istikrar üretiyordu Amerika’nýn varlýðý.
Sonra ne oldu?
ABD bu istikrarý sürdürmesinin kendisi için maliyetli olduðunu, diðer ülkeler için maliyeti kýstýðýný, kendisinin bir jandarma görevi olmadýðýný, ama kendisi jandarma görevi oynarken diðerlerinin bu istikrardan faydalanarak ekonomik yollarla büyüdüklerini düþündü.
Aslýnda doðru da bir teþhis?
Deðil çünkü bu sistemden en fazla kar eden kabadayýdýr, her halükarda. Ama Amerikalýlar kendileri kar ediyor olmalarýna raðmen tersine bir ruh haline büründüler. Özellikle Bush’un ikinci döneminde Irak savaþý sonrasý sanki bütün maliyetlere kendileri katlanýyor, bütün acýlarý kendileri çekiyormuþ gibi davrandýlar. 3 bin civarý Amerikan askeri kaybettiler baþlattýklarý Irak operasyonunda. Buna karþýlýk yüz binlerce Iraklý öldü ama ABD’lilerin acýsý Iraklýlardan fazlaymýþ gibi davrandýlar. Oysa Irak istemedi bu savaþý. Dolayýsýyla Amerika’da sorun sadece Trump deðil, sadece Obama deðil, onlarý iktidara getiren genel kaný.
Nedir o genel kaný?
Amerika’da 19. yüzyýldan beri var olan, 19. yüzyýlda Amerikan diplomasisini öneren izolasyoncu tavýr. Amerika diyor ki: ‘Ben dünya iþlerine katýldýðým müddetçe ekonomik olarak zarar görüyorum, imajým da zarar görüyor. Madem öyle, çekiliyorum kenara, ne haliniz varsa görün. Buralarda benim iþimi görecek, iþlerimi kolaylaþtýracak, bana maþa olacak aktörler varsa ben bunlarý kullanmayý tercih ederim. Bunun dýþýnda kimseyi korumam. NATO’yu korumam, NATO’daki müttefiklerim için yüksek maliyet ödemem. Ortadoðudakiler eðer koruma istiyorlarsa parasýný ödemek zorunda. Eski müttefiklik iliþkilerim beni baðlamaz” diyen bir pozisyona geçti.
Askeri olarak çekildi. Bunun yerine sadece diplomatik bir baský yöntemiyle iþleri çözmeye çalýþtý. Yahut vekiller kullanýyor. Mesela Suriye’de kullandýðý vekil PYD. PYD’yi silahlandýrýyor -ki böylece Türkiye’ye mecbur kalmamýþ oluyor vesaire. Böyle bir sisteme geçti ABD. Bu sisteme geçtiðiniz andan itibaren öncelikle müttefiklerinizle sorun yaþarsýnýz. Bakýn bugün Amerika Ýngiltere ile de, Almanya ile de sorun yaþýyor. Rakipleri ile zaten sorun yaþýyor. Bu sorunlarý yaþadýðý en öncelikli ülkelerden biri tartýþmasýz Türkiye. Çünkü Türkiye özellikle Suriye gibi, Ýran gibi alanlara çok yakýn olmasý sebebiyle Amerika’nýn bu tutumundan en fazla etkilenen, ilk baþta etkilenen aktörlerden biri oldu.
Böyle bir evrede Amerika ile sorun yaþayan tek ülke olmayýþýmýz, baþka birçok ülkenin de sorun yaþýyor olmasý Türkiye için bir avantaj mýdýr?
Henüz bir avantaja dönüþmedi, dönüþmesini bekliyoruz. Bu þu demektir: Amerika kendi elleriyle kurduðu düzeni kendi elleriyle yýkýyor. Kar ettiði düzeni yýkýyor. Dolayýsýyla diðer aktörlerin, alternatiflerin sahneye çýkmasýný beklersiniz. Rusya’nýn, Çin’in, AB’nin sahneye çýkmasýný. Ama AB’ye hala yeni düzenin þartlarýný anlamýþ veya yüzleþecek konumda deðil. Nasýl 2. Dünya Savaþý öncesinde Hitler saldýrgan yöntemler izlerken herkes belki de geçer, gibi bir çaresiz ümitsizlikle yaþadýysa þu anda da Amerika’nýn tekrar sahneye dönmesini bekliyorlar. Ama dönmeyeceðini de biliyorlar. Merkel diyor ki; “baþýmýzýn çaresine bakmalýyýz”. Ama nasýl? AB’ye ordu mu kuracaksýn? Kuramazsýn. AB’ye orduyu 90’larda kuramadýnýz. AB’ye ordu kuramazsa Almanya kendi mi silahlanacak? Hayýr, silahlandýðýnda ertesi gün Fransa ve Rusya ile kavgaya baþlar. Onlar içinde de çok ciddi sýkýntýlar var. Avrupalýlar da ne tarafa döneceklerini bilmedikleri için çatýþmalarýn Suriye gibi bir bölgede kalmasýný tercih ediyorlar. Zaman kazandýklarýný düþünüyorlar. Ama ne projeleri var, ne baþka þey, bu sistemden kurtulmak için. Tek beklenti ABD’nin bir gün geri dönme ihtimali.
Rusya’nýn ABD’nin karþýna çýkmaya cesareti yok dediniz ama ABD Baþkanlýk seçimlerine müdahale ettiði iddiasý var?
Rusya Londra’da çeþitli eylemlere imza atýyor ama hepsi soft hareketler. Soðuk Savaþ tarzýnda ya da kutuplu bir uluslararasý sistem tarzýnda bir gerilim yok henüz. Mesela diplomatik temsilcilerin geri gönderilmesi gibi þeyler var ama Suriye gibi sýcak noktalarda ABD’nin özellikle ayaðýna basmamaya, Amerika’yý doðrudan karþýsýna almamaya, Amerika’yý dünya siyasetine geri çaðýrmamaya özellikle dikkat ediyor Rusya. Amerika olmadýðýnda kendisinin yayýlabileceðini görüyor. ABD ile mücadeleye Paris’te, Londra’da girseniz de onu yeterince kýzdýrýp sahaya sokmadan alanýnýzý geniþlettiðinizde iyi bir alan kazanabiliyorsunuz. Rusya’nýn tam anlamýyla yürüttüðü siyaset bu.
ABD Türkiye’yi S-400 nedeniyle tehdit ederken tarafýný seç diyor. Ama Türkiye’nin NATO’dan çýkarýlmasý Rusya’nýn arzu edeceði bir þey midir ki?
Arzu edeceði bir þeydir. NATO’yu çatlatmýþ olur. Ama NATO’dan çýkmýþ bir Türkiye Rusya için kullanýþlý deðil. Türkiye’nin yapmaya çalýþtýðý þey iki tarafla konuþarak, iki kanalý da iþleterek iliþkilerini çeþitlendirmek. Tek tarafa baðlý hale gelmek Türkiye’nin kaçýnacaðý bir þeydir.
Hem F-35 ortaðý, hem S-400 alýcýsý olmak politika çeþitliliði midir?
2006’da Türkiye F-35 projesine dahil olduðunda en büyük satýcý, en kaliteli malý sahneye sürüyordu ve siz de dahil oluyorsunuz. Piyasadaki en kýymetli mal bu. Sizin için ayrýca önemli çünkü terörle mücadele baþta olmak üzere ordunuzun bel kemiði. Ýnsansýz hava araçlarý henüz onu geçemedi. F-16’larýn ömrü ise tükenmek üzere. Yerine F-35 almalýsýnýz. O tarihte Rusya’dan alayým, Çin’den de alayým veya kendim üreteyim diyemezsiniz.
Neden diyemezsiniz?
Çünkü sistemin içerisinde mafya lideri kendisiyle iþ yapmanýzý gerekli kýlýyor ve onunla iþ yapmak mantýklý hale geliyor. Ama 2011 sonrasý ABD bütün müttefiklerine ihanet ederken F-35 artýk garanti deðil. Vermiyorum dediðinde ne yapacaksýnýz? ABD ile kavga etmemiz lazým çünkü bu mahkemeyle çözülebilecek þey deðil, uluslararasý mahkeme diye bir þey yok. Dolayýsýyla Türkiye 2011’den itibaren Amerika ile tek taraflý bir baðýmlýlýk iliþkisinde olmanýn ciddi sýkýntý olacaðýný gördüðü için, Patriotlarý da daha önce istemiþ alamamýþ olmasý nedeniyle S-400 tarafýna geçiþ yaptý.
Diyelim ki F-35’i bir harekatta kullanmamýz gerektiðinde tamamen kullanabileceðimiz de garanti deðil, deðil mi?
ABD sistemi kilitleyebilir! F-35’in henüz teslimi de garanti deðil, baþarýsý da garanti deðil. Dolayýsýyla F-35 sisteminin bu tür dezavantajlarý da olduðunu bilmek lazým. Ortada ortak proje varsa büyük ortak her zaman daha büyüðünü alýr. Büyük ortak kontrol edemediði bir F-35’i Türkiye’ye vermek istemeyecektir. Dolayýsýyla gerektiðinde kontrol edebileceði bir þey haline getirme ihtimali çok yüksek.
Þu an Türkiye hangi riski göze alýyor?
Türkiye muhtemelen ekonomik baskýlarý da, çeþitli silah ambargolarýný da göze alarak stratejik bir karar çerçevesinde silah sistemlerini çeþitlendirmeye çalýþýyor. F-35 dünyada bizim eriþimimizdeki tek uçak. Benzerini Çinliler ürettiler, J-20. Ama iþte teknolojisi F-35’e ne kadar yakýn, ciddi tartýþýlýr. Zaten Çin kimseye satmýyor. Türkiye’ye satar mý? Dolayýsýyla F-35 önemli, Türkiye’nin elde etmeye çalýþacaðý bir þey ama F-35 bize S-400’lere mal olacaksa, tercih etmeyiz.
S-400 alýmý radikal bir karar mýydý Türkiye için?
Çok doðal bir karardý. Bakýn öyle veya böyle dünyadaki birçok ülke Amerika ile bunu yaþayacak, ABD kendi eliyle bütün ülkeleri itecek ve diðer ülkeler de dünyadaki farklý pazarlara açýlmak mecburiyetinde kalacak. Çeþitlendirmeyi becerebilirse Türkiye için tarihi bir karar olma aþamasýna da gelecek. Çünkü bir önceki dönemde alamadýðýmýz, almaya cesaret edemediðiniz, yaklaþamadýðýnýz piyasalar müttefikin lideri sizi ittiði için mümkün hale geliyor. Bu riskli midir? Risklidir. Maliyetli midir? Maliyetlidir. Ama Türkiye gibi baðýmsýz dýþ politika izlemek, baðýmsýz bir güvenlik sektörü kurmak isteyen ülkeler için mecburidir.
F-35 ortaklýðý bizi ABD’ye baðýmlý da kýlar mý?
F-35 projesi bir baðýmlýlýk iliþkisi yaratýr. F-35 sadece alýp kullanacaðýnýz bir uçak projesi deðil. Tuþlu telefondan akýllý telefona geçmek gibi, bütün bilgilerin merkeze aktarýldýðý bir proje yani. F-35 sadece sizin satýn aldýðýnýz deðil sizi ayný zamanda merkeze baðlayan bir proje.
Aslýnda sizi de satýn alan bir proje!
Evet. Onun 2006’da bir mantýðý vardý. ABD”ile ulusal güvenlik sorunu yaþamýyordunuz. Türkiye Suriye’de Amerika’ya raðmen operasyonlar yaptý. F-35’leri o zaman kullanýlabilecek mi. Buralarda ciddi sýkýntýlar var, bu nedenle S-400 çok önemli bir karar haline geliyor. Amerikalýlar diyorlar ki F-35’leri de alýrsanýz S-400 onun uçuþ kodlarýný tespit edecek, sýrlarýmýz ifþa olacak. Bunlar çoðunlukla uydurma þeyler. F-35’leri Ýsrail uçuruyor, Suriye’de S-400’ler var. Haritasýný çýkardýysa zaten çýkarmýþtýr.
S-400 ve F-35 teknik olarak birbirini boþa mý düþürüyor?
Mesele þu, S-400 ve F-35 ikisi birden Türkiye’de olursa Türkiye, ABD’den de Rusya’dan da korunmuþ olacak. Kilit burada. Ama virajý alýrsanýz caydýrýcýlýðýnýzý ve güvenlik tedbirlerinizi çok büyük oranda arttýrýr. Rus silahýyla Amerika’ya, Amerikan silahýyla Rus’a karþý korunma þansýnýzý arttýrýr.
MSB Hulusi Akar S-400’lerin Ankara ve Ýstanbul’a yerleþtirilme ihtimalinden bahsetti. Ýstanbul ve Ankara hava sahasý, þu an saldýrýya açýk mý? S-400’lerin Ýstanbul ve Ankara’ya yerleþtirilmesi Türkiye’nin Batý’dan bir NATO ülkesinden hava saldýrýsý beklediði anlamýna mý gelir?
Bugün ABD’den tehdit alýrsýnýz, yarýn Ýran’dan, öbür gün Rusya’dan. Önemli olan, teknoloji elinizde varsa istediðiniz yere yerleþtirebilirsiniz. Hissettiðiniz tehdidin tarafý önemli deðil, yeter ki elinizde o teknoloji olsun. Türkiye’nin sorunu çevresindeki aktörlerde Türkiye’ye atýlabilecek füze varken Türkiye’de o füzeleri engelleyebilecek hava savunma sistemi olmamasý. Yýllarca F-16 sistemine yatýrým yaptýk. Bu açýðýmýzý da NATO çerçevesinde patriotlarla kapatmýþtýk. Ama Patriotlarýn defalarca çekildiðini hatýrlýyorsunuz. Dolayýsýyla Türkiye’nin bunu elde etmesi lazým.
Türkiye’nin etrafý kuþatýlýrken ve apaçýk ihtiyacý varken hem Patriotlarý çektiler hem hava savunma kalkaný satmadýlar. Neden?
Türkiye’yi evcilleþtirmek için. Türkiye Suriye’de, ABD’nin istediði þekilde savaþmadý, kendi istediði þekilde Suriye’ye dahil oldu. ABD uzun süre patriotlarý satmadý Türkiye’ye, þimdi de satacaðýnýn garantisi yok.
S-400 karþýlýðýnda Türkiye NATO’dan atýlýr, diyenler var. Bu mümkün mü?
NATO’dan atýlmak saçma bir kavram. Türkiye NATO’nun veto hakkýna sahip eþit bir ortaðý. Türkiye’yi NATO’dan atmak NATO’yu yýkmak demektir. Çünkü birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için gibidir NATO. Türkiye’yi attýnýz diyelim ki, yarýn Yunanistan “Ya beni de atarlarsa...” demeyecek mi? Yahut Rusya þöyle demeyecek mi: “Bunlar hani müttefikti, bana karþýydý, demek ki deðilmiþ. Demek ki Yunanistan’a saldýrabilirim.” O yüzden evet Amerika birçok kurumu yýkýyor ama henüz NATO’yu yýkacak konuma gelmedi. Oraya da gelirse o ayrý bir dünyaya girdiðimiz anlamýna gelir. Dolayýsýyla NATO’dan atýlmak falan böyle birinin kabul edildiði, birinin reddedildiði bir þey deðil. Bu hiç gerçekçi bir senaryo deðil.