ABD neden bu kadar kýzgýn?

ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptýrým tehditlerinin görünen nedeni Amerikalý pastör A. Brunson’un Türkiye’de tutuklu olmasý. Bu konuda gelinen aþama ise, þimdilik karþýlýklý aðýz dalaþý þeklinde. Ama, tehditlerin kapsamý giderek geniþliyor. 

Tehditler kabaca, F-35’lerin satýþýnýn engellenmesi, diðer savunma sanayi anlaþmalarýnýn askýya alýnmasý, ticarete yüksek vergi uygulanmasý, Türkiye’nin uluslararasý piyasalardan kredi saðlamasýnýn önüne geçilmesi ve daha bir dizi ekonomik, mali ve stratejik yaptýrým. 

Bir devlet bir devlete bu tür yaptýrýmlar uyguladýðýnda genel olarak ona savaþ ilan edeceði düþünülür. Zira söz konusu yaptýrýmlar, hedef ülkenin ekonomik olarak zor duruma düþürülmesini, stratejik olarak da avantajlarýnýn kaybettirilmesi anlamýna gelir. Dolayýsýyla, deðil ayný ittifak sisteminde olan, karþý ittifakta yer alan bir ülkeye bile uygulanmasý “iyi hesap” yapýlmasýný gerektirir. 

ABD Türkiye ile çatýþmaya girmek için yaptýrýmlardan söz etmediðine göre baþka nedenler olmalý. Anlaþýlmaz olan ise Türkiye’den ne istendiði.   

 

Olasýlýklar

ABD açýkça Türkiye’den istediklerini söylüyor mu acaba? Söylese Türkiye’nin ABD beklentilerine uyacaðý sonucu çýkarýlmasýn ama en azýndan tehditlerin aslýnda neye karþýlýk yapýldýðýný anlamak mümkün olabilir. 

Yaptýrýmlarýn iç politikayla ilgili olmadýðý tahmin edilebilir. Türkiye’deki yönetim biçimi Trump’ýn övgü ya da yergi alanýna girmiyor; ancak iktidarýn siyasal eðilimi ABD tarafýndan olumlu karþýlanmýyor. Bununla birlikte, Ýslam kendi baþýna iliþkileri belirleyen bir konu deðil. Zira bir dizi Ýslam ülkesiyle ABD’nin yakýn iliþkileri bulunuyor ve onlara yaptýrýmdan söz edilmiyor. Dolayýsýyla iktidarýn siyasal eðilimi, kendi baþýna yaptýrýmlar için yeterli bir açýklama oluþturmuyor. 

Yaptýrým tehditlerinin nedenlerden birisi, Türkiye’deki iktidarýn siyasal eðilimi deðil, dünyadaki maðdur Müslüman toplumlara arka çýkmasý olabilir. 

Baþta Filistin olmak üzere, ABD Türkiye’nin birçok ülkede Ýslami referanslý kesimlerin iktidara gelmesi için çalýþtýðýný düþünüyor; bunu da kendi stratejik hedeflerine tümüyle karþý bir tavýr olarak görüyor. 

 

En makul sebep  

Sorun þu ki, Ýslami referanslý siyaset yapan kesimler zaten mevcut; dolayýsýyla Türkiye istedi diye dünyanýn birçok yerinde bu eðilimler güçlenmiyor. Eðer Türkiye buralarda devreye giriyorsa, aslýnda ABD’nin Türkiye’yi desteklemesi gerekir. Zira, Türkiye radikal Ýslami eðilimlere karþý teminat oluþturuyor. Suudiler ya da Ýran’dan farklý olarak Türkiye’nin bu türden bir iþlevi var. Ayrýca birçok yerde Türkiye, ABD’nin istemediði yönetimlerin iþbaþýna gelmesini saðlayabilecek kapasiteye de sahip deðil. 

Yaptýrým tehditlerinin artmasýyla Rusya’nýn Türkiye’yi yanýna alma çabalarýný artýracaðý da görülüyordur. Ancak Trump için Putin gerçek bir “öteki” deðil, dolayýsýyla Türk-Rus yakýnlaþmasýndan rahatsýz olmayabilir. Ayrýca Rusya ile daha fazla ve tek taraflý stratejik yakýnlaþmayý Türkiye’nin istemediði de tahmin ediliyordur. 

Bu durumda yaptýrým tehditlerinin özünün stratejik ittifak zinciri ile ilgili olduðu düþünülebilir. Mýsýr, Türkiye, Ýsrail, Suudi Arabistan hattýný saðlamlaþtýrma derdinde olan Trump, Türkiye’yi zinciri bozan oyuncu olarak görüyor. Dolayýsýyla yaptýrýmlardaki þiddet dozu, ABD’nin stratejik manevra kabiliyetinin Türkiye tarafýndan sýkýntýya sokulmasý gerekçesiyle artýyor. Türkiye’yi tehdit etmekten daha az maliyetli yöntem, iþbirliðini geliþtirmek olabilirdi; ancak o zaman da oyundaki “esas oðlan” Ýsrail deðil Türkiye olurdu. Anlaþýlan Trump buna razý olmuyor.