ABD öncelikle gözaltı yapabilir

Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi ve ceza işlerinde karşılıklı yardım anlaşmasının tarihi 20 Kasım 1980. (Resmi Gazete Sayı 17166)

12 Eylül darbesinden 2.5 ay sonra.

Bugün darbe girişiminden iade istemine dayanak oluşturan anlaşmayı yapan da bir başka darbeci Kenan Evren!

İronik...

Anlaşmanın altında Türkiye adına Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Genel Müdürü İldeniz Divanlıoğlu, ABD Başkanı adına Büyükelçi Ronald I. Spiers imzası var.

‘İadeye konu olacak suçlar’ ikinci maddede tanımlanıyor:

“Bir yılı aşan veya daha ağır hapis cezası gerektiren suçlar ve süre şartlarını taşıması şartıyla iştirak halinde işlenen veya teşebbüs aşamasında kalan suçların failleri iade talebine konu olabilir.”

Üçüncü maddede, ‘siyasi suçlar’ iade konusu dışında bırakılmış. Ancak bir istisna konulmuş:Bir devlet başkanına veya hükümet başkanına veya aileleri üyelerinden birine karşı işlenmiş veya işlenmeye teşebbüs edilmiş bir suç siyasi suç sayılamaz.”

En kritik madde ise ‘geçici tutuklama’yı düzenleyen 10. madde:

“İade talebine ilişkin evrak istenilen tarafın yetkili makamlarına ulaşıncaya kadar, iadesi istenilen kişinin geçici olarak tutuklanması istenilebilir. Bunun için; tutuklama müzekkeresi, talebe konu suçun işlenişine ve delillere ilişkin detaylı bilgiler, istenen kişinin eşkali ve uyruğunu ispatlayacak bilgi ve belgeler istenilen tarafa ulaştırılmalıdır. Geçici tutuklama süresi azami 60 gündür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Obama’ya Çin’de bunu hatırlattı.

“Örgütün başının ABD’den örgütünü yönettiğini, ABD ve dünya medyasına röportajlar vererek kamuoyunu yanıltmaya ve terör propagandası yapmaya devam ettiğini” söyledi.

Görüşmeden sonra Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına ‘ayrıntıları’ sordum.

- Türkiye ilk adım olarak ne bekliyor?

- “ABD yönetimi örgütün Türkiye’de polise, yargıya, bürokrasiye hakim olduğu dönemleri yakından biliyor. 17/25 Aralık girişimlerinin de FETÖ operasyonu olduğunu biliyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında bunların olduğuna yönelik ‘siyasi kanaat’ de var. Üstelik şimdi ellerinde, darbe sırasında yakalanan asker, sivil ve FETÖ’den atılan eski polislerin isimleri var; darbe girişiminin bastırılmasından sonra yakalanan yargı, emniyet ve bürokrasideki isimlerle ilişkilerine ilişkin kanıtlar, ifadeler var; hem de Cumhurbaşkan, Başbakan ve Genelkurma Başkanı’nın açıklamaları var.

ABD bu verilere dayanarak pekala derhal ‘gözaltı’ yapabilir. FBI, Pensilvanya’daki malikanede arama yapabilir, suç unsuru olabilecek dökümanlar olup olmadığını araştırabilir. Fetullah Gülen ABD’de ‘Muslim cleric/Müslüman din adamı’ olarak tanımlanıyor. Bilgisayarlarında, kasalarında ‘bir din adamının evinde olmaması gereken’ bilgiler, belgeler, dökümanlar olup olmadığı ortaya çıkarılabilir. Belki, ABD yasalarına göre de suç unsuru olabilecek başka dökümanlara ulaşılabilir.

Ayrıca burada kimlerin yaşadığı, oturumlarının yasal bildirimlerine uygun olup olmadığı, hangi amaçla kaldıkları, suç unsuru olup olmadığı da tespit edilebilir. Yine malikanenin giriş çıkışları kontrol altına alınarak, kimlerin hangi amaçlarla gelip gittiği, bu kişilerin ABD veya Türkiye’de herhangi bir yasal takip altında olup olmadığı kontrol edilebilir.”

Kaynaklar, bir uyarıda da bulundu: “Bütün bunlar için her geçen gün ‘delil karartma’ amacıyla örgüte zaman tanıma anlamına geliyor. Örgüt bundan yararlanabilir.”

- Peki, iade için neler yapılıyor?

- “İade için ayrıntılı dosyalar hazırlanıyor. Örgüt elebaşının suç ortaklarıyla ilişkisine önem veriliyor. Dosyalar ABD yargısının aşina olduğu teknik ve üslupla İngilizce olarak hazırlanıyor.”

Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Obama’nın Erdoğan’la görüşmesinden sonraki şu sözlerine dikkat çekiyorlar: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, bu eylemleri yapanların adalet önüne çıkarılmasından nasıl emin olacağımızın belirlenmesinde adalet bakanlığımızın ve ulusal güvenlik ekibimizin Türk yetkililerle işbirliğine devam edeceğine dair güvence verdim.”

Erdoğan ise ‘sözlü güvence’den çok ‘somut adım’a bakıyor.

18 Eylül’de New York’ta yapılacak BM Genel Kurulu sırasında yeni bir görüşme olacak.

Obama, Erdoğan’ı bir ‘somut adım’la karşılar mı?