ABD PYD’ye silah vermiyor mu?

Geçtiðimiz gün (4 Kasým) ABD’nin DAEÞ’e karþý ‘Doðal Kararlýlýk Operasyonu'nun sözcüsü Albay Steve Warren’in, “Artýk PYD’ye silah vermeyeceðiz, Arap muhaliflere vereceðiz” açýklamasý medyaya olumlu yansýdý.

Ancak ne kadar güvenilir olduðunu tartýþmak gerek.

Ýki soru durumu aydýnlatýr:

ABD neden politika deðiþtirdi?

Silah verilen Arap gruplar kim?

ABD’nin ‘politika deðiþikliði’ dediði açýklama öncesi üç geliþme önemli:

15 Temmuz’da Ýnsan Haklarý Ýzleme Örgütü’nün (HRW), “YPG ’çoðu 15 yaþýndan küçük’ kýz ve erkek çocuklarý asker olarak kullanýyor ve uluslararasý yasalarý ihlal ediyor” raporu yayýnladý. Bu, ‘ABD silahlarý çocuk askerlerin ellerine veriliyor’ anlamýna geliyordu.

11 Aðustos 2015’te New York Times gazetesi, PYD'nin silahlý kanadý YPG ile ABD iþbirliðini görüntüledi. Görüntülerde, YPG militanlarý tablet bilgisayarla Google Earth üzerinden ‘DAEÞ/IÞÝD militanlarý var’ diye belli noktalarý ABD'li yetkililere gösteriyor, ABD uçaklarý da buralarý bombalýyordu.

14 Ekim 2015’te Uluslararasý Af Örgütü (Amnesty), “YPG’nin istihbaratýyla vurulan yerlerde IÞÝD deðil, PYD’ye katýlmayý reddeden siviller var” raporunu yayýnladý. Raporda þöyle denildi: “YPG, IÞÝD’den geri aldýðý köylerdeki çoðu Arap ve Türkmen, bir kýsým da Kürt halkýný zorla yerlerinden etti ve evleri yýktý. Safwan isimli bir köylü ‘Ayrýlmamýz gerektiðini söylediler. Gitmezsek, ABD koalisyonuna bizim terörist olduðumuzu söyleyeceklerini ve onlarýn da uçaklarýný göndererek bizi vuracaðýný söylediler’ dedi.”

ABD’nin politikasý da ‘ayný gün’ deðiþti. ABD Savunma Bakanlýðý, 14 Ekim’de “50 ton mühimmat YPG'ye deðil, Araplara gitti. Biz Suriyeli Araplarla çalýþýyoruz” dedi.

Özetle;     

ABD’nin politika deðiþikliði, HRW ve Amnesty’nin açýk ‘savaþ suçuna destek’ ithamýndan kurtulma amaçlý. Türkiye’ye olumlu mesaj vermek de ‘bonus’…

***

Yine de buraya kadar ‘gerçekçi’ görünüyor.

Ancak ‘bu Arap muhalifler kim’ sorusunun cevabý, durumu biraz güçleþtiriyor.

En önemli iki grup, Sanadid ve ÖSO’dan ayrýlmýþ Suwal El Rakka.

Sanadid’i PKK’ya yakýn ANF’nin 15 Haziran 2015 tarihli haberinden biliyoruz; “Þamýr Aþireti’ne baðlý Sanadit güçleri Rojava devrimi sürecinin baþýndan bu yana YPG/YPJ güçlerinin yanýnda yer alýyor, ‘YPG nereye, biz de oraya’ diyor.”

Suwal El Rakka’yý da 21 Aðustos’ta ‘PYD Tel Abyad’dan çekildi, sýnýra ÖSO bayraðý çekildi’ haberlerinden. Haberin, “Türkiye ‘PYD’nin etnik temizlik yapýyor’ dedi, ABD de PYD’yi çekti, yerine Türkiye’nin desteklediði ÖSO geldi” diye anlaþýlmasý için ‘üretildiði’ kýsa sürede anlaþýldý. Zira ertesi gün, PYD Baþkaný Salih Müslim, “Kenti ÖSO’ya baðlý Suwal El Rakka güçleriyle birlikte yönetiyoruz. O bayrak vardý, belki daha büyüðünü çekmiþlerdir” dedi!

Üç örgüt, 26 Aðustos’ta þu haberle gündeme geldi: “PYD, Sanadid, Suvvar Rakka ve bazý aþiret temsilcileri, ‘Tel Abyad zati idare’ adýyla yönetim oluþturduklarýný açýkladý.”

Özetle;

ABD’nin ‘Arap’ dediði örgütler PYD’ye baðlý; silahlar da PYD tarafýndan ‘paylaþtýrýlýyor’…

***

Bu durum, 23 Ekim 2015 tarihli Washington Post gazetesinin haberini daha da önemli kýlýyor.

WP, ABD'nin son ‘Arap güçlere’ silah yardýmýnýn amacýný ve ‘akýbetini’ madde madde açýkladý: “ABD Arap gruplarý silah, mühimmat ve hava harekatýyla destekleyip IÞÝD'in baþkenti Rakka'ya yöneltecekti. Ancak bu teslimat Arap gruplarýn eline geçmedi, YPG’ye gitti. Suriye Demokratik Güçleri denilen yapý ‘Kürt-Araplarýn ortak gücü’ diye kendini tanýtsa da, YPG'nin kontrolünde. Grupta her 4 YPG’liye karþý 1 Arap var. Bu silahlar Rakka’da deðil, ‘700 kilometrelik Türkiye sýnýrý hattýnda’ kullanýlabilir.”

Özetle;

PYD, ABD silahlarýyla ABD’nin planladýðý gibi RAEÞ/IÞÝD’e karþý Rakka’ya deðil, ‘daha kolay bir zafer’ için Türkiye’nin ‘ÖSO girmeli’ dediði Fýrat’ýn batýsýndaki Cerablus’a yürüyebilir.

***

Baþbakan Davutoðlu’nun “ABD silahlarý Türkiye'nin çýkarlarýna karþý kullanýlýrsa imha ederiz” restinin ne kadar yerinde olduðunu göstermek için bu kadarý yeterli sanýrým.

Yine de Ankara, ABD’nin ‘durumun farkýnda olunduðunu’ gördüðünü düþünüyor; ‘dost ve müttefik’ olmanýn gereðini ‘somut adýmlarla’ göstermesini bekliyor.

Türkiye’nin Suriye politikasýna yönelik eleþtirilerde ‘haklýlýk payý olan yanlar’ tartýþýlabilir.

Ancak;

Türkiye, Þubat 2011’den itibaren “Esed’siz geçiþ süreci” önerdi, ancak karþýlýðýnda “Suriye ile ticari iliþkileri Esad döneminde düzelttiniz, bozulmasýný istemiyorsunuz” diye ‘sertleþmemekle’ suçlandý.

Türkiye, 2012-2013 yýllarý boyunca “Yabancý terörist savaþçýlara tedbir alalým, istihbarat iþbirliði yapýn, meþru muhalifleri destekleyin, yoksa El Kaide türevi örgütler hakim olur” uyarýsý yaptý; ancak karþýlýðýnda “Destekleyeceðimiz gruplarý tanýmýyoruz” diye ipe un serildi.

Türkiye, 2014’ten itibaren “Kapsamlý bir Suriye politikasý oluþturalým, aksi halde sadece bölgesel deðil Akdeniz ve Avrupa’nýn güvenliði sorununa dönüþecek” dedi; ancak sýðýnmacý göçü Avrupa’yý sallayana, Rusya Suriye’ye girene kadar kimse dinlemedi,

Þimdi yabancý terörist savaþçýlar, sýðýnmacýlar, Rusya ve Ýran’a karþý ne yapýlacaðý tartýþýlýyor; “Esad’sýz geçiþ” açýklamalarý yapýlýyor!

Özetle;

Zamanýnda yapýlmayan her þey sorunlarý büyütüyor. Türkiye de haklý çýkmaktan mutlu olmuyor!