ABD, 2014’ten beri varolduðu Suriye’den çekilme kararý aldý. Kararýn Türkiye-ABD iliþkilerinde önemli bir dönüm noktasý olduðu söylenebilir.
Ýfade etmek gerekir ki, Türkiye’nin öncelikle Suriye’deki ABD varlýðýna deðil, YPG’ye verilen desteðe itirazý vardý. Söz konusu ABD desteði, YPG’nin Türkiye’ye düþmanlýk yapmasý yönünde bir içeriðe sahip olmasaydý Türkiye yine bu kadar sert tepkiler vermez, Türk-Amerikan iliþkilerinde de bu kadar çok sorunlu baþlýk yer almazdý.
Trump’ýn bu kararý almasýnda, Türkiye’nin yürüttüðü müzakerelerin etkisi büyük oldu. Görüþmeler sýrasýnda Trump, sadece ABD’nin genel dýþ politikasýný gözden geçirme imkaný bulmadý. Ayný zamanda Pentagon ve Suriye operasyonlarýný yürüten birimlerin “kendisine raðmen” davranmalarýný da sonlandýrdý. Diðer bir ifadeyle Trump, ABD’de askeri iradenin sivil iradeyi yönlendirmesine de tepki vermiþ oldu. Çevresindeki neredeyse tüm ekibi laðvetmesinin bir uzantýsý olan bu durum, “bugüne kadar bana hata yaptýrdýnýz” anlamýna gelen bir içeriðe sahip.
Kararýn ABD’yi ilgilendiren ikinci boyutu ise bundan böyle Suriye konusunun askeri deðil siyasi düzlemde ele alýnacak olmasý.
Çekilmenin ABD’yi Suriye masasýnda “yapýcý oyuncu” durumuna sokacaðý, Rusya ve Ýran’a daha fazla baský yapma imkaný yaratacaðý anlaþýlýyor. Ayný zamanda Astana Süreci’ne ihtiyaç olmadýðýný ve Suriye geleceðinin daha geniþ masalarda görüþmek gerektiðini ileri süreceði öngörülebilir.
Ayrýca, Trump’ýn bu kararý almasýnýn Kaþýkçý Cinayeti ile ilgili olduðu da hatýrlatýlmalý. Cinayet bir skandala dönüþtükten sonra, Suudi Arabistan-ABD iliþkileri yeniden yapýlandýrýlmak zorunda kaldý. Meselenin siyasi baskýsý Trump’ý bunalttý; ayrýca Suriye’deki Suudi faaliyetleri ABD’nin denetleyemeyeceði bir boyuta geldi. Üstelik Suudi Arabistan-Türkiye arasýndaki gerilimin ABD stratejilerini uygulanamaz kýldýðý anlaþýldý. Bu gerilim ne Ýran’ýn sýnýrlanmasýnda iþe yaradý ne de Ýsrail’in güvenliðine hizmet etti. Tam tersine Rusya’ya alan açtý; Ýsrail-Rusya iliþkilerinin kurulmasýna neden oldu, Türkiye-Rusya yakýnlaþmasý yarattý.
ABD Suriye’de askeri üslerini býrakarak çekilecek ve bu da hemen olmayacak. Alandaki geliþmeler, kararýn siyasi sonuçlarýnýn kaderini belirleyecek. Ancak bu durum ABD’ye pazarlýk yürütmek için zaman kazandýracak.
ABD sözünü tutup çekilirse, en kritik sorun ABD’den boþalan alanýn kim tarafýndan doldurulacaðý olacak. YPG’nin yeni Suriye yönetiminde alacaðý aðýrlýk da sorunun çerçevesi durumunda.
YPG’ye olan ABD siyasi desteðinin hemen kesilmeyeceði ve askeri desteðin baþka oyuncular tarafýndan süreceði öngörülebilir. Bugüne kadar YPG’yi kimler finanse ediyorsa onlar bu iþe devam edeceklerse, Türkiye için hem terör örgütüyle hem de ABD dýþýndaki diðer finansörlerle karþý karþýya gelme riski söz konusu.
Dolayýsýyla ABD Türkiye lehine bir jest yaptýysa, bunun yanýna baþka þeyler eklemek durumunda. Suudileri geri adým atmaya ve YPG’yi geri çekilmeye ikna etmesi, Irak-Suriye hattýnýn kurulmasýna engel olmasý, örgütü Rusya’ya kaptýrmamasý gerekiyor. Bu çerçeve kurulmazsa, ABD’nin çekilmesi kendi baþýna anlamlý deðil; tam tersine çok daha karmaþýk risklere gebe.
Ayrýca, bölgede sadece ABD yok; Avrupalý askerler de ABD ile birlikte çekilmezse, bu sefer Türkiye onlarla muhatap olmak durumunda kalabilir. Eðer bu karar “gelecek” tasarýmlarýnda ABD’nin Türkiye ile birlikte çalýþacaðý anlamýna gelmiyorsa, Türkiye’ye zehirli çiçek sunulmuþ demektir.