ABD ve batı hem destek veriyor hem kınıyor!

Terör olayları sıradan adli vakıalar değil. Her terör örgütünün bir siyasi hedefi ve  her terör olayının bir siyasi mesajı vardır.

PKK terör örgütü bağımsız bir Kürt devleti  kurmayı hedefliyordu. Sonraları bu hedefinden vazgeçtiğini ilan etti.

Ne idüğü belirsiz bir demokratik özerklik söylemiyle harekete demokratik bir veche görüntüsü verdi.

Bu kılıf altında siyaset yapmak üzere sonuncusu HDP olan çeşitli partiler kurdu.

Ve HDP şu anda Türkiye’nin üçüncü siyasi partisi konumuna yükseldi.

***

80 milletvekili gibi fevkalade önemli bir siyasi güce kavuştu. Bu siyasi güç ile Türkiye partisi olma yolunda mesai sarf etmesi beklenirken arkasını terör örgütüne dayadığını ilan eden, Birleşik Kürdistan kurmayı hedeflediklerini açıklayan, yer yer devletin valisini kaymakamını tanımayıp öz yönetim ilan eden ve sonunda kanlı terör eylemlerine açıktan destek veren bir parti çıktı karşımıza.

80 milletvekiline sahip bu parti demokratik gücü devreye sokarak silahları susturması beklenirken tam da seçimlerden sonra terör eylemleri tırmanmaya başladı.

İmralı’yı kaale alan yok!

Peki siyaseten en güçlü olduğu dönemde en kanlı eylemleri gerçekleştirmenin arkasında hangi siyasi mesajlar var?

***

Siyasi mesajlar aslında ne siyaset acemisi HDP’nin mesajı ne de arkasındaki silahlı güç PKK’nın mesajı.

Mesaj doğrudan ABD ve batının mesajı.

Bu iki yüzlü ABD ve batı hem PKK’yı resmen terör örgütü olarak gördüğünü kabul ediyor, hem de bu örgüte dolaylı ve doğrudan yardım ve destek veriyor, cesaretlendiriyor.

Hadi HDP’lileri üst düzeyde ağırlamasını sahip oldukları diplomatik pasaporta bağlayalım ve görmeyelim.

Peki ya tescilli teröristleri korumasına ne diyelim?!

Türkiye terör olaylarına karışmış 657 teröristin iadesini istediği halde batı değişik gerekçelerle iade etmiyor. Aksine oturma ve çalışma izni veriyor! Terör örgütünün liderlerini koruyor.

Yani dolaylı destek veriyor.

***

Öte yandan terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’ye ise DAİŞ’le savaşıyor gerekçesiyle doğrudan yardım ediyorlar. PYD’ye yani PKK’ya silah veriyorlar eğitiyorlar.

Hatta yardım etmekle kalmıyor terör örgütüyle dayanışma içine girerek ona meşruiyet kazandırıyorlar. Bunu gören saf HDP’li siyasetçiler de arkalarını PYD’ye dayadıklarını ilan etme cesareti buluyorlar.

O verilen silahlar dönüp dolaşıp Türkiye’ye de giriyor ve askerimize polisimize karşı kullanılıyor.

Sonra da utanmadan terör eylemlerini kınadıklarını açıklıyorlar.

***

Dahası var bu iki yüzlü ABD ve batının rızası olmadan PKK terör eylemlerini bu kadar tırmandıramaz.

Türkiye son on yılda bölge meseleleriyle ilgilenmeye ve bölgede etkin olmaya başladı. En son Kuzey Suriye’de açılmak istenen Kürt koridoruna müsaade etmedi ya, batı PKK’nın iplerini gevşeterek salıverdi. PKK o hızla saldırıyor.

Böylece batı dünyası kendi iç sorunlarıyla uğraşması için güya Türkiye’yi meşgul ediyor.

Yazık HDP bu oyunda bir figüran olmanın ötesine geçemiyor.

Batının da HDP’nin de anlamadığı anlamak istemediği husus Türkiye’nin on sene önceki Türkiye olmadığıdır.

***

Türkiye ekonomisiyle ve savunma sanayii ile artık kendi göbeğini kesecek güçte bir ülke. Son operasyonlarla bunu ispat etti. PKK’nın beli kırıldı, hiç şansı yok.

Geriye sadece paralel yapının da içinde olduğu bazı odakların beyhude çırpınışları kaldı.

Teröristlerin çaresizliği TV ekranlarında ağlama raddesine vardı.

Yazık, ABD ve batıya güvenip silaha sarılanlar bu yolun çıkmaz olduğunu iş işten geçtikten sonra anlıyorlar/anlayacaklar.

Batı bize terör eylemleriyle mesaj verirken, başı mülteci sorunuyla çok fena belaya girdi. Ne denli yanlış politikalar izlediğinin daha yeni yeni farkına varıyor.

Keşke Türkiye mültecilerin batıya akışını kolaylaştırsa da ne halt ettiklerini anlasalar.

Birkaç bin mülteciye tahammül edemeyenler iki milyon mülteciye ev sahipliği yapan ülkenin gücünü belki o zaman daha iyi anlarlar.