Abdullah Öcalan, Ýmralý’da kendi baþýna kaldýðýnda, geçmiþiyle hesaplaþmak zorunda kaldý, vardýðý nokta, önemli bir ideolojik kýrýlmadýr. Marksist-Leninist zeminde kurmuþ olduðu örgütün yýkým anlarýnda yaþadýðý yalnýzlýðýn, kendi baþýna gelenlerin, hatta küresel sol hareketin “özgürlükçü sosyalist” kanadýndan destek alamayýþýný bu ideolojik zemine dayandýrdý.
Örgütü, Marksist-Leninist çizgiden uzaklaþtýrma, ama yine sol kanattan bir akýmýn içinde tutma arayýþý içindeydi, 1999’da baþlayan bu arayýþ, Amerikalý “anarþist” felsefeci Murray Bookchin (1921-2006) ile sonlandý.
Öcalan, bu süreçte, dünya sistemi olarak kapitalizm üzerine önemli çalýþmalarý olan sosyolog Immanuel Wallerstein, milliyetçiliðin kökleri üzerine eserleriyle tanýnan siyaset tarihçisi Benedict Anderson, yine “Kapitalizm Medeniyeti” eseriyle tanýnmýþ Fransýz tarihçi Fernand Braudel ve güç/bilgi ile toplumsal kontrol arasýndaki baðlantýyý araþtýrmalarýyla bilinen Fransýz felsefeci Michel Foucault hattýnda okuma sörfü gerçekleþtirmiþti, ama Bookchin’i 2002’de benimsedi.
(Kendiliðinden mi benimsedi, avukatlarý bir mesaj mý getirdi, ya da bir ihtimal, Ýmralý’da görev yapan bir FETÖ’cü mü kulaðýna fýsýldadý, bilemeyiz. Ama bu deðiþimi ABD-AB’nin çok sevdiðini izliyoruz.)
Murray Bookchin Çarlýk Rusyasý’ndan ABD’ye göç etmek zorunda kalmýþ aktivist büyükannesi nedeniyle Marksizm ile tanýþtýðýnda 9 yaþýndaydý, Stalinist uygulamalara genç yaþýnda eleþtiri getirdi,Troçkist olarak çalýþmalarýný sürdürdü. Hayali, 2’nci Dünya Savaþý bitiminde iþçi sýnýfýnýn sisteme el koyacaðýna iliþkindi, “emperyalist bir ülkenin iþçi sýnýfýndan devrimci karakter çýkmayacaðýný” GM’deki sendikacýlýðý sýrasýnda gördüðünü söyler.
Zaman, onu, devlet ve parti yapýlanmalarýnýn merkeziyetçi kimliðinin otorite doðurduðu ve bunun da insanlýðýn özgürleþmesinde en büyük engel olduðu fikrine savurdu. Bookchin’e göre, “yeni sol hareket” doðaya uygun küçük yerleþim birimlerinde oluþacak doðrudan demokrasi üzerinde þekillenebilirdi. (Aslýnda bunu Ovacýk’ýn Komünist Belediye Baþkaný Maçoðlu kýsmen uyguluyor, ama ayrýlýkçý deðil, demokratik zeminde yaptýðý için kimsenin sesi çýkýyor mu?)
Ulus devletleri yýkmak veya ona bir devrimle sahip olmaktansa eski Yunan’daki Atina demokrasisi veya Mezopotamya’da görülen Sümer kent yönetimlerinde olduðu gibi “konfederal” yapýlanmalara yönelinmeliydi.
Öcalan, baþýnda bulunduðu örgütün Türk devletini yýkamayacaðýný anlamýþtý, hareketin “çevreden merkeze” yürümesi için gerekli rotayý ise Bookchin’in 1982’de kaleme aldýðý “Özgürlüðün Ekolojisi” (Ecology of Freedom) kitabý veriyordu!..
Bookchin, “en iyi anarþistler eski Marksistler arasýndan çýkar” diyen isimdi, bu nedenle, Öcalan’ýn 2004’te avukatlarý aracýlýðýyla kendisine gönderdiði mektubu aldýðýnda heyecanlanmýþ, ama, þaþýrmamýþtý.
Bookchin’in her türlü otorite karþýtý düþünce yapýsý, PKK içinde kadýnýn ön plana çýkmasýna ve bilinen “eþbaþkanlýklarýn” kurulmasýna yol açtý. Aðýrlýk, yerel yönetim meclislerinin güçlendirilmesi, her kent ve kasabanýn birer özyönetime kavuþmasý yönündeydi. Irak ve Suriye’deki kantonlaþma ayný deðiþimin sonucuydu.
Ne garip tesadüf, PKK, Marksist-Leninist yapýlanmadan Murray Bookchin’in “ekolojik anarþizmine” evrildikçe, Amerika Birleþik Devletleri ile de ortak zemin bulmanýn rahatlýðýný yaþýyordu!..
Münbiç’teki yerel konsey toplantýsýnda görüntülenen o Amerikalý subay, bir terör örgütünün deðil, Bookchin’in görüþleri doðrultusunda yapýlandýrýlmýþ bir kent konseyinin toplantýsýnda olduðunu göstermeye çalýþýyor.
Bookchin tüm yaþamý boyunca mücadele ettiði emperyalizmin, görüþlerini Suriye’de kantonlaþma, Türkiye’de ise hendek-barikat savaþlarý için kullanmasýný iyi ki görmedi.
ABD-PKK ittifakýnýn Marksist-Leninist görünümlü “mikro-milliyetçiliði”, Bookchin’in fikir zemininde “makro-anarþizme” taþýma gayreti Afrin’de sonlanmýþ görünüyor. Batý basýnýnýn kadýn teröristler üzerinden cilaladýðý kampanyanýn final sürecindeyiz.
Zaten, anarþizm ile Kandil’in HDP’yi bile ezip geçen Stalinist hoyratlýðýnýn buluþmasýndan ancak bu sonuç çýkardý.
CENTCOM, bir hayal üzerinden yürüdü, þimdi, dünyanýn en büyük ordusunun neferlerini Münbiç’te “öz savunma milisi” haline düþürmenin telaþýný yaþýyor.
Artýk, Amerikalýlar ile hüsrana uðramýþ hayallerini deðil gerçekleri konuþma zamanýdýr. Hem FETÖ, hem de PKK konusunda…