“Kayıkçı kavgası”eski günlerde Eminönü-Karaköy arasında çalışan kayıkçıların, birbirine zarar vermeyen ama halkın dikkatini üzerlerine çeken “sözde kavgalarından” kaynaklanan bir deyim. Sonrasında bunun işe yaradığını gören yankesicilerin de halkın arasında kavga ediyor(muş) gibi yapıp dikkatleri dağıttığı ve bu arada meraklıların ceplerini boşalttıkları da bilinir.
Yani, kavga varmış gibi görünür ama sonucu yoktur.
“Küresel sistem”deki gelişmeler ABD-Rusya “çekişmesinin”(!) giderek bir kayıkçı kavgasına dönüştüğünü gösteriyor. Kavgayı seyredip, ona göre vaziyet alan devletler ise cepleri boşaltılan meraklılar gibiler…
Lafı uzatmayacağım, bu sözde kavgayı başlatan, Obama’dır. Rusya’yı, “petrol zengini” Irak’a bulaşmaması koşuluyla Suriye’ye çağıran dönemin Amerikan yönetimidir. “Batıyı sen al, Irak sınırına doğru bölgeyi de bana bırak” mantığıyla yürütülen bir sözde “süper rekabetten” söz ediyoruz, geçiniz.
Fırat’ın doğu-batı hattında şekillenen bölüşme, ABD için, PKK-PYD ile birlikte esas hakim olmak istediği Irak’ı sağlama almaktan başka bir anlam ifade etmiyordu, öyle de oldu. Benzer senaryo Ukrayna’da sergilendi, bu ülkenin doğu-batı hattındaki bölüşümü de tamamdır.
Kuşkusuz, Sovyetler’in dağılmasından sonra güç kaybına uğrayan Rusya’nın sevdiği bir durum bu, bakın, Lavrov, son Sırbistan ziyaretinde Kosova üzerinden “Balkan cephesini” de açtı, böyle gerekiyor, çünkü Amerika, NATO müttefiki Avrupa’nın “Rusya tehditine”(!) karşı hala istenilen kıvamda alarma geçmediğine inanıyor.
İşi, Ukrayna sonrası Balkanlara sıçratmak lazım ki, hem, Rusya, Sırbistan üzerinden biraz manevra alanı kazansın, hem de Amerika, “bakın savunma bütçelerinizi artırmadınız, sizi Rusya ile baş başa bırakırım” deme şansını yakalasın…
Askeri-diplomatik dengede “kayıkçı kavgası” budur… Bu sayede, Rusya, kendi toprak bütünlüğünün ötesinde, eski Sovyet coğrafyası, hatta Balkanlara uzanan alanda gücünü sağlamlaştırır, geri kalanı da Amerika’nın kayıtsız-şartsız kontrolüne girer…
Yaşanılanları “çok kutuplu dünyanın doğal sancıları” olarak değerlendirmek yanlıştır, belli ki, Washington-Moskova hattında yeni bir “iki kutuplu dünyanın” temelleri atılıyor. Bu yolla Rusya kendini sağlama alacak, Amerika da hedeflediği stratejik coğrafyalarda istediği gibi at koşturacak.
Baas-İran-Rusya ittifakıhaftalardır Doğu Guta’da sivil katlediyor, ABD’den tek kelime ses çıktı mı, hayır. ABD, Rakka’nın yüzde 80’ini yıktı, şehir ahalisi moloz altında kaldı, o bölgede uçan kuştan haberi olan Rusya, çıkıp da “arkadaş sen ne yaptın orada” dedi mi, hayır.
Biz buna “danışıklı dövüş” de deriz, geçiniz.
Baas-Rus hava kuvvetlerinin sivil katliamlarına “çıtı çıkmayan” Avrupa ve ABD’nin Afrin’deki yüksek sivil hassasiyetini şimdi anladınız mı?.. Sen önce, Musul ve Rakka’da molozların altına gömdüğün binlerce masum insanın hesabını ver veya, Halep’te yok olmuş masum canların hesabını sor!..
Ne, hesabını verirler, ne de hesabını sorarlar, çünkü “kayıkçı kavgası”nda esas, karşısındakine zarar vermemektir.
Görüyoruz, Türkiye, tek taraflı “ulusal kararlar” ile oyunu bozdukça tüm cephelerde sinirler yükseliyor, yükselsin, artık böyle yaşayacağız, anladık.
Geri adım attığımız an, hepsi birden üzerimize gelecek. Esed’in Afrin’e dönük manevralarından Moskova habersiz mi, hadi canım… ABD’li yetkililer, rejimin Türkiye’ye dönük atakları karşısında neden sessizler?.. Rus ve Amerikan istihbarat yetkilileri Washington’da neler konuştu?.. Neden birden, “Esed’le temas kurun” lafları ortalığa döküldü?..
Dikkat edin, tüm cephelerden Türkiye’ye geri adım attırma çabası var, çünkü, “küresel kayıkçı kavgasının” ortasına bıçak gibi girdik, bu, uymadı arkadaşlara…
Bizden, Rusya bi’şey yaptığında ABD’ye, ABD’den tehdit arttığında Rusya’ya yanaşmamızı istiyorlar, ikisini de yapmayıp, kendi yolumuzda devam edeceğiz…
Çünkü gördük: İkisi de kağıttan kaplanlar ve güçleri hava savunma sistemleri olmayan masum sivilleri öldürmeye yetiyor.
Rakka’da 2’nci Dünya Savaşı’nın ünlü Dresden bombardımanın benzeri yapıldı, Amerikan ordusu bombalama sırasında iki Howitzer’in şişip patladığını da kabul ediyor. En son model SU-57 (Rusya’nın yeni uçağı) ile Doğu Guta’yı bombalamak kahramanlık mı, aşağıdaki insanların elinde tabanca bile yok!..
“Gerçek”bir ordunun ne olduğunu da Afrin’de izliyoruz.
Sakın, kimse bizi günü birlik taktiklerle tehdit etmesin, refleksimizi de test etmesin, bu işin sonu, herkes için kötü olacak…