ABD’de ‘sýnýf savaþlarý’

ÞU ‘mali uçurum’ meselesinin bir þekilde ve son anda sonuçlanacaðýný tahmin ediyorduk; o zaman neden bu denli tartýþmalý, son ana kadar uzayan bir kapýþmaya sahne oldu bu sorun diye sormamýz lazým ve tabii bu soru, yalnýz içinde bulunduðumuz 2013 yýlýnýn en önemli ‘baþlangýç’ sorusu deðil, kapitalizmin bundan sonraki yolculuðu ile de ilgili bir soru. Eðer son anda bir anlaþma olmasaydý ve ABD ‘mali uçuruma’ girseydi (Temsilciler Meclisi de anlaþmayý bu sabah onayladý. Böylece anlaþma kesinleþmiþ oldu.) ülkenin en düþük gelirini elde eden yüzde 20’lik kesimi yýlda 412 dolar daha fazla vergi ödeyecekti. Ülkenin en zengin tabakasýný oluþturan yüzde 1’e giren en zenginlere ise yýlda yaklaþýk 120 bin dolar ek vergi yükü binecekti. Yoksullar için hayli etkili olacak bu vergi artýþý yýllýk geliri milyonlarca dolar olan küçük bir azýnlýk için pek bir þey ifade etmiyordu. Eðer mali uçuruma girilseydi devletin güvenlikten, sosyal alanlara kadar uzanan stratejik fonksiyonlarý, aniden gündeme gelen kesintilerle felç olacaktý ve buna baðlý olarak yaklaþýk iki milyon kiþi iþsiz kalacaktý. Bu olmadý, yani son anda Senato’da onaylanan anlaþma, yýllýk geliri 450 bin dolara kadar olan hanehalklarý için vergi indirimlerini uzatýyor ve bu rakamýn üzerindeki gelirler için vergi oranýný yüzde 39.6’ya yükseltiyor. Geniþletilmiþ iþsizlik sigortasý ise 2013 yýlý boyunca uygulanmaya devam edecek.

Obama, geçen senenin tam bu ayýnda Cumhuriyetçiler’in hakimiyetindeki Temsilciler Meclisi’nde bugünleri anlatan bir konuþma yaptý. O konuþmada ‘ya az sayýda insanýn iyi ve çok sayýda insanýn zor geçindiði bir ülkeye razý oluruz ya da ekonomimizi herkesin adil bir pay aldýðý, herkes için ayný kurallarýn geçerli olduðu bir yapýya kavuþtururuz’ dedi. Obama bu konuþmada Warren Buffett’a da gönderme yaptý. Biliyorsunuz Buffett, zenginler daha fazla vergi vermeye razý olmazlarsa hep birlikte batacaklarýný söylemiþti. Ve ‘sekreterimin vergi oranlarý benimkinden daha yüksek’ diye de ilave etmiþti. Çok ilginç; BBC’nin haberine göre o konuþmayý, Buffett’ýn sekreteri Debbie Bosanek, Meclis’te ‘First Lady’ Michelle Obama’yla birlikte izliyordu. Bu müthiþ bir mesajdý. Obama, bana göre tarihi olan bu konuþmayý þu tarihi cümle ile sürdürmüþtü; ‘1 milyon dolardan fazla kazananlar yüzde 30’dan daha az vergi ödememeli. Buna sýnýf savaþý diyebilirsiniz. Ama bir milyarderden en az sekreterinki kadar vergi ödemesini istemek birçok Amerikalý’ya göre saðduyu çaðrýsýdýr.’ Evet bu bir sýnýf savaþýydý ve gördüðünüz gibi Obama kazandý. Yani 450 bin dolardan yüksek geliri olanlarýn vergi yükü 39.6’ya yükseliyor, diðer kesim için ise vergi indirimleri devam ediyor ve sosyal alanlara dönük kesintiler devreye girmiyor. Cumhuriyetçiler’in, seksenlerden beri neoliberal iktisadýn zýrvalarýyla yaldýzlayýp hepimizin önüne attýklarý ‘herkes eþit doðmayabilir ama kapitalizm öyle bir sistemdir ki herkes isterse en tepedekilerle kendini eþitleyebilir’ masalý en çok ABD’de geçerliydi ama þimdi bu masal ilk önce ABD’de çöküyor. Ancak bu neoliberal masalýn, bu krizle birlikte çökmesi eski Keynesyen politikalarý ve Avrupa’da þekillenen ‘refah’ devletini de geri getirmeyecek. Seksenlerde neoliberal iktisat uygulamalarý batan devletçi ekonomilere tepki olarak da doðdu. Sovyetler de bu anlamda batýdaki refah devleti uygulamalarýnýn en radikal versiyonu olarak tarih sahnesinden ayný zamanda çekildi.

Küresel bir çekiþme

 Ýþte Obama’nýn bir sýnýf savaþý olduðunu itiraf ettiði bu süreç, ABD’de Cumhuriyetçiler’de siyasi ifadesini bulurken ekonomide bire yüz koyan, her türlü siyasi dolabý azgeliþmiþ ülkelerde çeviren, darbeleri destekleyen silah, demir-çelik, petro-kimya, tütün-sigara sektörlerini ve bunlar üzerinden nemalanan kirli finans çevrimini ayaða kaldýrdý. Buffett gibi küresel ekonominin belirleyici aktörlerinin ‘buradan geri adým atýlmazsa sistem çökecek ve hepimiz altýnda kalacaðýz’ uyarýsýna ve buna baðlý olarak Obama’nýn arkasýnda yer almalarýna raðmen, bu çevreler son ana kadar direndi ama yenildiler.

Öte yandan bu tartýþma tabii ki yalnýz ABD’nin yaptýðý bir tartýþma deðil, Fransa’da Hollande hükümeti de yýllýk geliri 1 milyon Euro’dan fazla olan zenginlerin kazançlarýnýn yüzde 75’inin vergi olarak alýnacaðýný açýklamýþ ve ünlü sinema oyuncusu Gerard Depardieu Belçika’ya yerleþmeye kalkmýþtý. Peki, Türkiye’de hükümetin 2013 yýlýnda yapacaðý vergi reformu bizim dünyaya bu anlamda ayak uydurmamýzý saðlayacak mý? Mehmet Þimþek’in kira, temettü ve mevduat geliri gibi kazançlarýn toplanmasý ve daha yüksek vergilendirilmesi ayrýca pahalý konutlarýn vergilendirilmesi açýklamasý olumlu ama yetersiz . Türkiye’de toprak ve gayrimenkul rantý, sanayinin ortalama kârlýlýðýnýn üzerine çýkmamalýdýr; bu da ancak bu alanlardaki ranta yüksek vergi salýnarak saðlanýr. Bunu yaparsanýz dolaylý vergileri tedricen düþürme þansýnýz olur.

Evet, bu bir sýnýf savaþý ayak uyduramayaný öðütecek...