Avrupa Komisyonu sözcüsü Mina Andreeva, Komisyon baþkaný Jean-Claude Jucker’in Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý telefonla arayýp neler söylediðini kamuoyuna duyurdu. Büyük bir açýklama ihtiyacý içindeydi her halde. Kim bilir, belki Avrupa kamuoyunun müthiþ bir baskýsý söz konusuydu.
AB temsilcisinin Türkiye cumhurbaþkanýný aramasý, taziyelerini bildirmesi, Türkiye’nin terörle mücadelesini desteklediklerini söylemesi önemli; ne de olsa, pek hissedilmese de, Türkiye AB adayý bir ülke. Ancak görüþmeyi Ankara deðil Brüksel’den öðrenmiþ olmamýzýn bir nedeni olmalý diye de düþünmek gerekiyor.
Açýklanan görüþmede iki dikkat çekici kelime bulunuyor. Bunlardan biri, AB’nin Türkiye’nin uluslararasý terörizmle mücadelesini desteklediklerini söylemesi. Hem bilimsel literatürde hem de “batý” kamuoyunda uluslararasý terörizm dendiðinde ilk akla gelen örgütler radikal Ýslami örgütlerdir. Bu çerçevede AB, kullandýðý terimle aslýnda Türkiye’nin IÞÝD’le mücadelesini desteklediðini ifade etmiþ oluyor. Bu durumda taziye bildirimi Suruç katliamýný mý kapsýyor diye sorsak, üzerinden epey zaman geçti, herhalde deðildir demek durumunda kalýrýz.
Orantýlýlýk
Son günlerde Türkiye’de can alýp duran örgüt PKK. Dolayýsýyla AB’nin kýsmen PKK ile mücadeleyi de sözlerine dahil ettiði yorumunu yapabiliriz.
Kýsmen dememizin nedeni ise, yapýlan açýklamada kullanýlan ikinci dikkat çekici sözcük; ki o da orantýlýlýk.
AB, iyi niyetli okursak, PKK ile mücadele ediliyor diye sivillere zarar vermeyin diyor; zaten Türkiye de bunu istemiyor. Ancak þüpheli bir okuma yaparsak, AB’nin baþka bir þey ima ettiði sonucunu da çýkarabiliriz. Belki AB, Türkiye’nin IÞÝD’le mücadele yapýyorum derken aslýnda Kürtlerle mücadele ettiðini ima ediyordur.
Böyle bir ima varsa, bazý konularý daha iyi anlatmak gerek demek ki.
Türkiye Kürtlerle deðil, PKK ile mücadele ediyor. PKK, eylem yapan sivil, yarý sivil militanlara sahip; týpký tüm terör örgütleri gibi. Eylem yapan kiþilerin üstlerinde üniforma, kollarýnda iþaret eþarbý falan yok. Dolayýsýyla terörle mücadele, doðasý gereði sivil görünümlü kiþilerle mücadele anlamýna gelir. Bu durumda bir orantýlýlýktan söz edilemez.
Orantýlýlýk, statüsü kýsmen eþit oyuncular arasýnda kurulabilir. Orantýlýlýk, ne kadar þiddet uygulandýysa, o kadar þiddet uygulanmasýný ima eder.
Ancak, terörle mücadelede bu kuralýn uygulanmasý zordur. Örgütler “bir kiþiyi” öldürür ve onun yarattýðý kitlesel dehþet üzerinden siyaset üretir. Yani PKK 30 kadar asker-polis öldürünce, devlet de 30 kadar kiþi öldürme üzerinden plan yapmaz.
Sonuç çýkarma
Niyet ne olursa olsun, AB’den gelen sesten çýkarýlacak bazý sonuçlar
olabilir. PKK ile mücadelenin askeri boyutu, Kürt halklarýný kazanmaya hizmet ettiði sürece sonuç verir. Bu noktadaki temel unsur, halklarýn güvenini sarsmamak, akýllara þüphe düþmesine engel olmaktýr.
Ayrýca, Kürt siyasi hareketinin uluslararasý iliþkilerini hatýrlamak ve diðer siyasi partilerin, özellikle de iktidar partisinin benzer biçimde, kamuoyu oluþturacak türden dýþ dünyadaki muhataplarýyla iliþkilerini geliþtirmesi gerekir.
Avrupalý liderlere kýzarak bir sonuç alýnabiliyor ise, ne ala.
Sadece ABD ile ve o da askeri-stratejik anlamda iliþki geliþtiren bir Türkiye görüntüsü, baþka halklar ve siyasi partiler üzerinden iliþkiler kuran siyasilerin elini güçlendirirken, diðer siyasilerin elini daraltýr. Kim bilir belki Arap Birliði’nin, Türkiye’yi kýnama cesareti göstermesinin nedenlerinden birini de burada aramak gerekir.