Abdestsiz sokağa çıkmayan hacı Muharrem

Muharrem İnce anlatıyor da anlatıyor. Kur’an kursuna gitmiş. Dedesi İmam Hatip’e göndermek istemiş. Fakat bir öğretmeni varmış(muhtemelen CHP kafalı) ısrar etmiş gitmesin diye. Düz ortaokula yazdırmışlar. Yoksa aslında o da İmam Hatip’li olacakmış neredeyse. Yani İmam Hatip’e gitmeyişini bu kadar güzel satana da hiç denk gelmemiştim. Ramazan ayında kafa çeken Muharrem İnce gitti. Yerine bu geldi. Cuma namazlarını kaçırmayan, abdestsiz sokağa çıkmadığını söyleyen, arkadaşlarının kendisine ‘hacı’ lakabı taktığını anlatan bir İnce. Katı Kemalist ulusalcı laik CHP’lileri ürkütmeden muhafazakâr sağ seçmene yağ yakmanın ön şartının bu olduğunu söylemişler herhalde kendisine. Fakat anlamadığım şu. Bir yerde ‘az kalsın gidiyordum’ diyen değil de sahiden İmam Hatip’e gitmiş birisi varsa, bu konuda hassasiyet gösteren seçmen hangisini tercih eder sizce? Her şey bir tarafa. Bu döküleceği belli yaldızlarla süslü kampanyanın arkasında, İnce’nin ‘az kalsın gidiyordum’ dediği İmam Hatiplere en büyük darbeyi vuran, 8 yıllık kesintisiz eğitim modelinin olduğunu ne kadar saklayacaktı acaba CHP? Önerdikleri 1+8+4 sistemi tam da 28 Şubat’çı kafanın dayattığı kesintisiz eğitim. Bu makyaj yüzünüzde emanet duruyor, anlamıyor musunuz? 

 

 

İnce’nin FETÖ medyasına konuşması

 

Muharrem İnce FETÖ medyasına konuşmuş. BAE sermayeli Ahval’e. Ve verdiği mülakatta da FETÖ’cülere umut dağıtmış. Bu şekilde kendisini eleştirmek isteyenlere gollük pası kendi ayağıyla vermiş oldu. İçinde ne söylersen söyle, özellikle 15 Temmuz sonrası FETÖ medyasına konuşmak, en hafif tabirle iş bilmezlik olsa gerek. Hele bir de FETÖ’cülere mavi boncuk dağıtan ‘KHK’larla ihraç edilenleri kamuya geri alacağım’ falan diye konuştuğunda, artık savunulacak hiçbir şey kalmıyor geriye. Eğer sahiden FETÖ’cü değil de üç-beş FETÖ oyuna göz kırpıyorsa ‘pes’ diyorum. 

 

 

FETÖ medyası ve Twitter hesapları propagandaya devam ediyor

 

FETÖ, mitolojideki ‘Herkül'ün ismini, liderlerinin sohbetlerini yaymak için kurdukları siteye vermişti. Dedesi ‘Kronos' ise 'Zaman' adıyla amiral gemileriydi. Herkül'ün sütü olarak kabul edilen 'Samanyolu' da televizyonlarıydı. Şimdi "Kronos" yani 'ZAMAN', FETÖ'nün medyadaki en tesirli isimlerinden biri olan Doğan Ertuğrul tarafından internet ortamında propagandasına devam ediyor. Yavuz Baydar'ın başında olduğu 'Ahval' da öyle. FETÖ’nün orduda, poliste, yargıda, bürokraside her türlü belini kırmış olabilirsiniz. Ama propaganda mekanizması şıkır şıkır işliyor. BTK başta olmak üzere buna alınabilecek bir önlem yok mudur? 

 

 

TRT’yi satmak TİKA’yı kapatmak nasıl bir vaattir?

 

Meral Hanım’ın TRT’yi satma vaadini ciddiye almamıştım. Bir anlık öfkeyle ağzından çıkmış hesabı yapılmamış bir söz olduğunu düşünmüştüm. Ama dün AB Uzmanı dostum Umut Elmas mesaj atıp; “Gördün mü Meral Hanım TİKA’yı da kapatacakmış seçilirse” deyince anladım ki, bu çok boyutlu bir küresel proje. TİKA, dünyanın dört bir köşesinde mirasımız olan eserlerimize sahip çıkan, Balkanlar’dan Afrika’ya kadar Türk izini süren, gün yüzüne çıkaran, onarımını yapan, bir tarihi sonraki kuşaklara taşıma gibi bir misyonu olan çok önemli bir kurum. Türkiye’nin dünyadaki yumuşak gücü. Ve bir vakit CIA destekli FETÖ’nün girdiği alanlara PostFetö döneminde TİKA yerleşti. Ve FETÖ’nün nüfuzunu yok etti. Bugün TİKA’nın kaldırılması kimin fikridir çok açık ortada. Ben Meral Hanım’ın yerinde olsam TRT World ve TİKA’yı kapatmakla yetinmem. Anadolu Ajansı, Türk Hava Yolları gibi ne kadar dünyada markamızı gösterdiğimiz gücümüz varsa, hepsini yok edeceğimi ilan ederdim. Belki birilerini çok mutlu edebilir bu vaatler.