Barış Pınarı Harekatı 9’uncu gününde tamamlanmış, bundan sonra ne olacağı sorusunun yanıtı aranıyordu. Terör örgütü PKK/YPG’nin kağıt üzerindeki yapılanmasının sözde komutanlarından Ferhat Abdi Şahin’in ABD Başkanı Trump’la görüştürülmeye çalışıldığı ortaya çıkmıştı. Aynı günlerde bir kaynağımla sohbet ederken terörist Abdi Şahin’in twitter hesabını Amerikalıların yönettiği bilgisini aldım. Bu bir iddiaydı. Ancak hayatın olağan akışına uygundu. Amerikalılar terör örgütüne sadece silah, mühimmat yardımı yapmıyordu. Aynı zamanda örgütü meşrulaştırmak için iletişim stratejisi yürütüyorlardı. Abdi Şahin’in propaganda faaliyetlerini sürdürdüğü hesabın Pentagon’un iletişimcileri tarafından yönetilmesi bu stratejinin bir parçası olmalıydı.
O gün not aldığım bu iddiayı neden gündeme getiriyorum? Çünkü Pentagon’un ayak oyunları bitmiyor. Operasyon sona ermiş. Ankara, Washington ve Moskova ile anlaşmış. Artık Suriyelilerin gönüllü dönüşü için diplomatik, ekonomik ve siyasi zemin hazırlanıyor. Pentagon bunu önlemeye çalışıyor.
Bunu nasıl yapıyor? Gerilla taktikleriyle. Kendisine akredite, “proksi gazetecileri” kullanıyor. Geçtiğimiz günlerde gazeteci Didem Özel Tümer köşesine taşımıştı. Buna göre Ankara’daki güvenlik makamları, bölgedeki bazı CENTCOM komutanlarının Türkiye aleyhine kara propaganda mahiyetindeki iddiaları Pentagon muhabirlerine yazdırdığını not etmiş. Tespit edildi de diyebiliriz. O muhabirlerden birinin Lara Seligman olduğu anlaşılıyor.
Seligman’a neden atıf yapıyorum? Çünkü bu imzayı 16 Aralık’ta Foreign Policy dergisinin dijital sayfasında çıkan bir röportajda gördüm. Röportaj, terörist Ferhat Abdi Şahin ile yapılmış. Washington merkezli Pentagon muhabirinin Suriye’deki teröristle röportaj yapması zaten tabloyu ortaya koyuyor. Ancak mesele bundan ibaret değil.
Seligman, sadece bir teröristin “Türkiye’nin etnik temizlik yaptığı, demografiyi değiştirdiği” şeklindeki tezviratını röportajına yansıtmakla kalmıyor. Araya serpiştirdiği yorum ve ithamlarla Türkiye’yi karalıyor. Afrin operasyonunu “kanlı” olarak niteliyor, “cihadist” olarak nitelediği ÖSO mensuplarının evlere el koyduğunu ileri sürüyor, bu iddialarını kanıtlamak için terör örgütü PKK’ya ait “Rojova Bilgi Merkezi’ni” kaynak olarak gösteriyor. Bozacının şahidi şıracı durumu. Neresinden tutsanız dökülüyor.
Terörist Şahin’in önümüzdeki günlerde ABD’ye gidebileceğini de öğrendiğimiz metnin bize verdiği ana mesaj şu: Suriyelilerin eve dönüşünü engelleyin.
Eğer bu olursa terör örgütünün birkaç yıldır yaptığı tüm nüfus yatırımı çökecek. Teröristlerin çıkarıldığı güvenli bölgede, daha önce uluslararası kuruluşların raporlarına konu olan demografi oyunları da tersine dönecek. Pentagon işte buna direniyor.
5 Aralık’taki yazımızda “Libya hamlesinin bir sonucu daha var” demiş ve anlaşmanın, enerji kaynaklarının Avrupa’ya transferini etkileyeceğini, bunun İsrail’i yakından ilgilendirdiğini belirtmiştik. Şimdi bu konuşuluyor. Hatta İsrail’in East-Med boru hattı konusunda Türkiye ile masaya oturmak istediği haberleri geliyor. Duyduğuma göre İsrail’in masaya oturma amacı sadece boru hattıyla ilgili değil. Türkiye, bu anlaşmayla adaların ve anakaraların ekonomik bölge alanlarının eşit olamayacağını bölge ülkelerine gösterdi. Mısır ve İsrail, Türkiye ile aynı anlaşmayı yaparsa kazançlı çıkacaklarını görüyor. Libya hamlesi Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarlarını garantilerken karşıda kurulan ittifakı da dağıtabilir. İzlemekte yarar var.