Amerikan Senatosu’nda Ýstihbarat Komitesi diye bir Komite bulunuyor. On beþ üyeli Komite’nin kompozisyonu her yýl yenileniyor; bu yýl sonuna kadarki üyelerin sekizi Demokrat, yedisi Cumhuriyetçi. 1976’da kurulan Komite, federal istihbarat faaliyetlerini denetleme, izleme görevi ifa ediyor, ayrýca istihbarat faaliyetlerinin yasalara uygunluðunu denetliyor ve konu ile ilgili yasa önerileri hazýrlýyor.
Yakýn zamanda gerçekleþen seçimler sonrasýnda Temsilciler Meclisi’nde olduðu gibi Senato’da da Cumhuriyetçiler çoðunluðu ele geçirdiler. Dolayýsýyla Ýstihbarat Komitesi’nde ay sonunda çoðunluðun Cumhuriyetçilere geçeceði açýk. Ýþte tam bu deðiþim olmadan, hazýr Demokratlar çoðunluktayken Komite müthiþ bir rapor yayýnladý. Üstelik bu rapor sadece ABD Senato’sunu deðil neredeyse tüm dünyayý bilgilendirme amacý taþýyor gibiydi.
Raporun konusu, 11 Eylül saldýrýlarý sonrasýnda ABD’nin terörle mücadele kapsamýnda tutukladýðý kiþilere neler yaptýklarýyla ilgiliydi. Ýnsanlýk dýþý eziyet ve iþkenceler yapýldýðý açýkça ifþa edildi. Bu durum dönemin yönetiminin, yani Cumhuriyetçi G.W. Bush ve ekibinin nasýl insanlar olduðunu bir kez daha hatýrlamaya yaradý. Ancak rapor baþka konularý da açýða çýkarýyordu.
Raporun satýr aralarý
Açýða çýkan konulardan birisi, iþkenceye maruz kalmýþ kiþilerin esasen yasal sorgulama, gözaltýna alma ya da tutuklama süreçlerinden geçirilmedikleriydi. Þüphe oluþturan herkes, hangi ülke vatandaþý olduðuna bakýlmaksýzýn, bilinmeyen bir yerlere götürülüp cezalandýrýlýyordu. Bir diðer konu ise, bu bilinmeyen yerlerin ABD topraklarý dýþýndaki yerlerde olmasýydý.
Küba’daki Guantanamo kampý kamuoyunca duyulmuþtu, ancak daha sonralarý baþta Polonya ve Almanya’da olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde gizli CIA kamplarý olduðu ortaya çýktý. Avrupa Parlamentosu, defalarca bu kamplarýn kapatýlmasý yönünde karar aldý; üye devletler bu kararlara uyamadý. Avrupa ülkeleri, ABD’nin bu kamplarda bulunanlarý Guantanamo gibi Avrupa dýþý “denetimsiz” topraklara götürmeleri halinde kamplarýn kapanabileceðini ima ettiler. Yani o dönemde Avrupa ülkeleri kamplar, iþkenceler ya da buralarda olup bitenlerden çok, bunlarýn Avrupa topraklarýnda yapýlmamasýný daha fazla önemsediler.
Aradan geçen zaman zarfýnda Avrupa’daki tartýþmalarýn konusuna hangi Avrupa ülkesinin bu insanlýk dýþý sürece yardým ettiði tartýþmasý girdi. Diðer bir ifadeyle hangi Avrupa liderlerinin Bush’a yardým ve yataklýk ettiði konusu gündeme geldi. Tabi bu tartýþmalardan fazla bir þey çýkmadý, her Avrupa lideri, “biz yapmadýk, o yaptý” diyerek ABD’yi iþaret etti.
Uyarýlar herkese
Komite’nin raporu, iþlerin pek söylendiði gibi olmadýðýný bazý NATO ülkelerinin bal gibi bu sürece katký saðladýklarýný gösteriyor.
Rapor, öncelikle Cumhuriyetçiler iktidara gelirse neler olacaðýna dikkat çekerek aslýnda Demokratlarýn baþkanlýk seçim yarýþý için büyük bir malzeme saðlýyor. Bir yandan Demokratlarýn Ortadoðu halklarý ile barýþma stratejisine, güven saðlama giriþimine vurgu yapýlýyor, öte yandan bugün ABD’den memnun olmayanlarýn yarýn baþlarýna neler geleceðini hatýrlatýyor.
Öte yandan Cumhuriyetçilerin Avrupa’da hangi tür yönetimlerle iþbirliði yapacaklarýna dikkat çekiliyor ve aslýnda bu yolla Avrupa kamuoyu da uyarýlmýþ oluyor. Ýnsan haklarýnýn en geliþtiði yerlerde insanlýk dýþý muamelelerin yapýlmasýna göz yuman iktidarlarýn, Avrupa’da daha kim bilir neler yapabilecekleri düþündürülüyor.
Ayrýca Komite, cumhuriyetçilerin “yöntemini” ifþa ederek iktidara geldiklerinde yeni yöntemlerle sahneye çýkacaklarýna da iþaret ederek önemli bir uyarýda da bulunuyor.