ABD’nin yeni Savunma Bakaný Orgeneral James Mattis, Irak iþgali sýrasýnda Amerikan askerlerine “kibar ve profesyonel olun, ama herkesi öldürmeye de hazýr olun” sözleriyle tanýnan birisi. “Deli Köpek” lakaplý Mattis, Trump hükümeti adýna katýldýðý ilk NATO Savunma Bakanlarý Konferansý’nda dikkat edilmesi gereken imalarda bulundu.
Konu NATO, ama daha çok Avrupa ile ilgili. Mattis, “Amerikalýlar, sizin çocuklarýnýz için sizden daha fazla çaba göstermeyecek” diyerek Avrupalý müttefiklerinin savunma konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmeleri gerektiðini söyledi. Bu çerçevede NATO üyesi ülkelerin GSYÝH’nýn %2’si oranýnda savunma bütçelerini artýracaklarý sözü verdiklerini ancak bu sözün tutulmadýðýný hatýrlattý. Ayrýca, “Batý” deðerlerini savunmanýn sadece ABD’nin iþi olmadýðýný, Avrupa’nýn deðerlerini, güvenliðini ve varlýðýný korumak istiyorsa, kesenin aðýzýný açmasý gerektiðini vurguladý.
Maliyet sorunu
Þimdiye dek, 28 üye ülkeden sadece beþ tanesi, ABD, Birleþik Krallýk, Estonya, Polonya ve Yunanistan bu sözü tuttu. ABD zaten NATO’nun büyük çaplý yükünü sýrtlayan ülke; Birleþik Krallýk ise AB’den ayrýlma süreci çerçevesinde Avrupa güvenliðinde eskisi kadar kendisini sorumlu görmeyen bir aþamada. Estonya ve Polonya, Rusya korkusuyla savunma bütçelerini artýrmýþ durumdalar; Yunanistan ise irrasyonel biçimde artýrdýðý savunma harcamalarýnýn bedelini, ekonomik krizle ödeyen bir üye.
ABD bu tutumunda çok haksýz deðil. Üstelik Mattis’in açýklamalarýna bakýlýrsa, Rusya Avrupa için tehdit olmaya devam ediyor. Zira yaptýðý açýklamaya göre, günümüzün iki büyük tehdidi bulunmakta. Bunlardan biri Rusya’nýn Kýrým iþgali ve Ukrayna’dan hala elini çekmemesi, diðeri de DEAÞ. Bu, Rusya’nýn Avrupa’nýn Doðu’sunu tehdit ettiði, bir güvenlik zaafý olduðunda Rusya’nýn “eski topraklarýna” yönelik merakýnýn artacaðýný ima etmekte. Benzer biçimde, DEAÞ’la mücadele konusunda da Avrupa ülkelerinin sürekli baþka ülkelere bakarak taþýn altýna baþkalarýnýn el koymasýný bekleme hallerini eleþtirmek anlamýna gelmekte.
Stratejik sorun
Mattis’in haklý olmasý, sorunun bu yolla çözülebileceði anlamýna gelmiyor. Zira NATO’nun Avrupalý müttefikleri savunma harcamalarýný artýrmak istemezlerse, ABD’nin “ne haliniz varsa görün” mealinde davranmasý olasý. Ancak söz konusu ihtimal karþýsýnda Rusya’nýn karþýsýnda ABD caydýrýcýlýðýný görmeden hem Doðu Avrupa hem de Ortadoðu’da çok daha rahat kendisine alan açmasý mümkün.
ABD, bu ihtimalin sadece Avrupa’nýn kaybý anlamýna geleceðini, ABD’nin zaten “kendine döneceðinden” sorunlardan etkilenmeyeceðini savunabilir. Ancak ya Avrupa ülkeleri Rusya’yý bir tehdit olarak deðil de bir ortak olarak görürlerse ne olacak?
Bu durumda ABD, kendi elleriyle Avrupa’yý, özellikle de Almanya’yý Rusya’ya itebilir ve sanki Almanya bu gidiþatý öngören bir sürece þimdiden hazýrlanmaya baþladý. Zira NATO kapsamýnda ABD önerileri gerçekleþmezse, Rusya’nýn Suriye’de de eli daha fazla güçlenecektir ve muhtemelen Rusya ile yakýnlaþan Avrupa ülkeleri de Rusya üzerinden olaya dahil olmayý tercih edeceklerdir.
Kýsacasý NATO’da esip gürlemek kolay ama, bunun stratejik sonuçlarý farklý olabilir. Üstelik ABD’nin Almanya’yý kýzdýrmasý halinde Almanya-Rusya-Ýran hattýnýn güçlenmesi, karþýlýðýnda da ABD-Ýngiltere-Türkiye ittifakýnýn geliþmesi olasý.
Trump’ýn Rusya ile zýmni anlaþmasý bu mudur, yoksa Rusya ile anlaþmama yanlýsý kabine üyelerinin öngörüsü bu türden bir kutuplaþma mýdýr, henüz açýk deðil. Ancak Türkiye’nin, farklý durumlara göre davranýþ senaryolarý üretmek zorunda olan ülkelerin baþýnda geldiði açýk.