Çarþamba günü dýþ basýnda çýkan haberlerin önemli bir bölümünde, “ Türkiye, Suriye’de YPG mevzilerini vurdu” ifadesi yer aldý. Yazým biçimi, mücadele halindeki iki oyuncuyu eþitleyici bir anlam içeriyor; ayrýca YPG’nin mevzilerini meþrulaþtýrýcý bir ima yapýlýyor.
Bununla birlikte, daha önemli olan ateþ edenin TSK olduðuna yönelik vurgu. Haberlerin devamýnda YPG’nin ateþ açmasý üzerine TSK’nýn karþýlýk verdiði belirtilse de, haber yapanlar “ YPG, Türkiye’deki Türk mevzilerini vurdu” þeklinde bir baþlýk kullanmayý tercih etmemiþler.
Bu türden haberler yapýlmasýný olanaklý kýlan bir iklim olduðuna ve söz konusu ortamý hazýrlayanlardan birinin de ABD olduðuna þüphe bulunmuyor. Bilindiði gibi Trump yönetiminin Obama döneminden miras aldýðý ve deðiþtirmeden uyguladýðý tek politika, Suriye’deki Kürt gruplarýn desteklenmesi politikasý.
ABD’ye göre DEAÞ’a karþý en etkili mücadeleyi YPG vermekte ve bu kuruluþ ABD tarafýndan desteklenmez ise hem üstünlüðün doðrudan Esad rejim güçlerine ve dolayýsýyla Ýran’a geçmesi hem de YPG’nin Rusya yanýna itilmesi olasýlýklarý söz konusu. Dolayýsýyla ABD, Suriye’deki Kürt gruplarý týpký Irak’taki gibi, askeri anlamda geçici unsur olarak görse de, siyasi anlamda bir tampon varlýk olarak deðerlendirmekte.
Olasý beklenti
Sorun, ABD’nin Suriye’deki Kürt gruplarý nasýl gördüðünde deðil; Suriye ve hatta Irak’taki Kürt gruplarýn Türkiye’yi nasýl gördüklerinde. Öncelikle belirtmek gerekir ki, tüm bölgedeki Kürt gruplarýn ABD’ye, Ýran’a, Suriye yönetimine ve Türkiye’ye bakýþlarý ayný deðil; genellemek zor. Hatta aralarýnda organik bað olmasýna raðmen YPG ile PKK’nýn eylemleri bile Türkiye ile ilgili farklý politikalara iþaret edebiliyor. YPG, Türkiye’yi Suriye’den uzak tutmayý amaçlayan eylemler yapýp yine bu minvalde dýþ destek alýrken, PKK orduyu hedef alarak adeta Türkiye’nin Suriye ile sürekli ilgilenmesini teþvik ediyor.
PKK ve YPG arasýnda bað olmasýna raðmen, bu iki yapýnýn farklý yönlere, farklý oyuncular tarafýndan çekiþtirilme ihtimali göz ardý edilmemeli. Bununla birlikte, söz konusu ihtimal üzerine kafa yorabilmek için ABD’nin neyi, ne kadar süreyle ve ne þekilde sürdüreceði konusunda öngörü sahibi olmak gerekir. Ancak, ABD’den YPG konusunda gelen açýklamalarýn birbirini tutmamasý, öngörü geliþtirmeyi zor hale getirmekte.
Anlaþýldýðý kadarýyla ABD, YPG’yi desteklerken Türkiye’nin de Suriye Kürtleri ile “Barzani modeli” bir iliþki kurmasýný istiyor. Ancak bu noktada önemli sorunlar var. Öncelikle belirtmek gerekir ki, “Barzani modeli”, bizzat Barzani’nin iktidarýnýn sallantýda olmasý nedeniyle bile kalýcý bir örnek olmayabilir. Bir diðer ve en önemli sorun ise, PKK’nýn “konuþma” ortamýný imkansýz hale getiren eylemleri.
Çeliþkili uygulamalar
Belli ki, ABD de, bir yandan YPG’yi destekleyip bir yandan NATO müttefiki, hatta bir zamanlarýn model ortaðý Türkiye’yi karþýsýna almayacak bir arayýþ içinde. Bu nedenle, Suriye Kürtlerini silahlandýrmaya devam edileceði açýklanýyor, sonra bu silahlarýn “mücadele” bitince geri alýnacaðý duyuruluyor. Mücadele Rakka’da mý yoksa Þam’da mý bitecek, bilinemediðinden silah verme-silahlarý geri alma konusu kara kutu olma niteliðini koruyor.
Önce silah verip sonra geri alma açýklamasý, eþ zamanlý olarak hem Türkiye’de hem Suriye Kürtlerinde güvensizlik yaratýyor. Türkiye veriliyor diye, Kürtler de alýnacak diye kýzgýn. Eðer ABD gerçekten Türkiye’yi Suriye Kürtleri ve Irak’taki yeni yapýlanma ile iþbirliðine teþvik ediyor ise, öncelikle ne yapmaya çalýþtýðý konusunda Türkiye’ye güvence vermesi gerekir.