ABD’nin YPG mektubu veya yeni söz oyunu…

ABD’den, Türkiye Savunma Bakanı Işık’a YPG ile ilgili gönderilen mektup, sözde müttefikin endişelerinin de göstergesidir. Geçtiğimiz hafta Tillerson’un, Rusya - Türkiye yakınlaşmasından rahatsızlıklarına ışık tutan cümlesi ile gönderilen mektubun maksadı anlaşılmaktadır.

Rusya’nın; Fırat’ın batısına geçtiği takdirde ABD uçaklarını vuracağını beyan etmiş olması ısıtılan lakin şimdilik savaşa dönüşmeyecek ortamın göstergesidir.

Amerika; YPG konusunda Türkiye’nin ısrarlı tutumunu, şimdilerde idrak etmektedir. Çünkü alışılmış üzere, hep şart koşan onlar oluyordu.

Aynı durum, Almanya’nın “İncirlik’ten çekileceğim” kararına, Türkiye’nin “güle güle” cevabından da malum.

ABD; YPG ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye’nin yaklaşımı ile ılımlı geçinmeyeceği takdirde, sahada Rusya’nın güçlenme ihtimalini hesaplamaktadır. Mesele şu ki; Türkiye o kadar önemli mihenk taşı durumdaki, rüzgârını büyük güçlerin hangisinden yana estirse, kazanan kendisinden başka o taraf da olacak. Mesela Rusya’nın, Türkiye’nin tezlerine yaklaşmasının altında yatan neden budur.

Evet, Türkiye kimsenin bloğunda değil! Tam tersi, güç devşirmek isteyen her devlet, Türkiye’nin tutumunun kendine doğru olmasını istemektedir.

ABD’nin YPG konusunda açıklayıcı mektubunun, Savunma Bakanı Işık’a gönderilmesinin nedeni budur.

Rusya ile ABD arasında ısınan gerginlik, uçak düşürülmesi olayı, Rusya’nın Suriye konusunda masadan kalkması, ABD’ye yönelik baskı artırma çabasıdır.

Nedeni basit! ABD, Rusya’yı savaşa sürükleyecek ortamı ısıtmaktadır. Ukrayna’ya yeni silah yardımı kararı, Rusya’yı endişelendirmektedir. ABD, Suriye’de bu kadar aktif olan Rusya’yı, Ukrayna üzerinden sabote etmektedir. Rusya savaş istememektedir haliyle! Lakin bu durum, savaşmaktan kaçacağı anlamına da gelmemektedir. Ukrayna’ya yeni silah konumlanması, Rusya için ciddi rahatsızlık sinyalidir. Ukrayna ile Rusya savaşırsa, coğrafyanın tamamı ateşin çemberine girecektir.

ABD bu durumla, Ortadoğu dizaynını istediği gibi yapma gayretinde!

Diğer taraftan önümüzdeki hafta Amerikan kongresine, Rusya’ya yaptırımların artırılması teklifi de sunulacaktır. Rusya Ukrayna’nın doğusundan çekilmezse, bu yasa ile Rusya’yı daha da zora sokma çabası söz konusudur.

Peki, Rusya bu durumda geri çekilir mi?

ABD bu baskılarla; Rus toplumu ile yönetim arasındaki monolit yapıyı sarsmayı hedeflemekte! Rusya için bu geçerli olmayacak gibidir. Doğrudur, Rusya’nın sosyolojik dokusu, zenginliklerden sonra bayağı değişmiş gözükmektedir. Lakin halen Rusya için tüm seçenekleri göz önünde bulunduran, ciddi bir yapı söz konusudur.

Putin istese bile, geriye adım atamaz. Rusya devlet yapısı bu geri adımı kabullenemez. Sade mantıkla, Rusya devlet yapısı ve sosyolojisi, devlet milliyetçiliği kodlarında barındırmaktadır. Ekmek için değil ama devlet için taşı taş üstünde koymayacak derin kodlar söz konusudur. Zaten Putin’in, olası “Amerika - Rusya arasındaki savaştan kimse sağ çıkmayacak” tespiti, buna dayanmaktadır!

Rusya; ABD’nin çıkar noktaları ve ekonomik yatırımları olan tüm bölgelerde, alternatif siyasi hareketliliklerin altını doldurmaktadır.

ABD; Ukrayna olayını bitirir bitirmez, bu genişleme planını daha ileriye taşımak niyetinde olduğu aşikârdır.

Rusya’nın sınırlarına yakın tüm bölgeler kıpırdatılacaktır. Burada İpek Yolu hattını hep göz önünde bulundurmak lazım! İpek yolu hattı, Amerikan hayalinin suya düşeceği endişesini pekiştirmektedir.

Rusya’nın savaştırılması, etrafındaki tüm eski hinterlandı ile sorun yaşaması, ABD için büyük stratejinin parçalarıdır. Rusya’nın da bunun farkında olduğu ve karşıt hamle yaptığı gözükmektedir. Rusya’nın yöntemlerine baktığımızda; giderek daha yumuşak yöntemle ilerlemekte olduğu gözükmektedir. Türkiye; bu durumda daha gergin, lakin daha çeşitli alternatifler ortamından faydalanmalıdır.

Kimseye angaje olmadan, bunu şu ana kadar derin devlet aklı ile dizayn eden Türkiye’nin, yeni jeostratejik duruma, esas aktör gibi dahil olması, İslam coğrafyasındaki kontrol mekanizmasının rengini, yöntemini ve geleceğini belirleyecektir. Bu durumda Türkiye’ye yönelik yeni hareketlenmeler, içerideki suni gergin siyasi ortam oluşturma gayretinin dışarıdaki bağlantı yansımalarına bakmamız şarttır.