Rusya Akdeniz’e açýlan kapý olarak Suriye’yi hayati öneme sahip bir ülke olarak görüyor. Kendi dýþ politika açýsýndan Þam yönetimi vazgeçilmez bir ortak. Bu yüzden Putin aktif olarak savaþa dahil oldu. Ýran ve Hizbullah’ý da arkasýna alarak Suriye’deki savaþýn Esad lehine evrilmesini saðladý. Ýstediðini alýnca da Suriye’den çekileceðini duyurdu.
Nitekim Rusya büyük askeri gücüyle CIA’in eðittiði muhalifler olmak üzere düþman gördüðü herkesi vurdu ve Cenevre görüþmelerinde Esad’ýn elini güçlendirdi. Suriye meselesinde en güçlü aktörlerden biri olan Putin bütün riskleri alarak ve 500 milyon dolar da harcayarak kendi politikalarýný uyguladý.
Esad, Putin sayesinde Cenevre’de masaya eli saðlam ve güçlü bir þekilde oturarak siyasi ömrünü uzatmanýn hesabýnda. Ancak ABD ve Rusya için Esad’lý mý, Esad’sýz mý tartýþmasý da artýk beyhude bir fikirden öte anlam ifade etmiyor. Tabii Rusya bu iþleri kotarýrken ABD ile irtibatlý gitti ve Suriye’deki güç savaþlarýnda Obama yönetimini yok saymadý. ABD ise baþka bir politika güttü.
Üst düzey güvenlik bürokratlardan öðrendiðime göre ABD yönetimi geçen yýl PKK’yý terör örgütü listesinden çýkarmayý düþünüyormuþ. Aslýnda bu çözüm sürecinin ne kadar iþlevsel olduðunu da ortaya koyuyor. Çözüm süreci son iki yýl boyunca bölgenin bütün psikolojisini olumlu anlamda deðiþtirmiþti. Ýnsanlar artýk geleceðe pozitif duygularla bakýyordu. Ilýmlý bir hava vardý. Bu havadan dolayý ABD yönetimi PKK’yý terör örgütü listesinden çýkarmayý düþünüyordu.
20 Temmuz Suruç katliamýndan sonra PKK terör faaliyetlerine baþlayýnca ABD bunu rafa kaldýrdý. Ama Obama yönetimi PYD/YPG’yi terör örgütü olarak görmedi. Bunun birçok sebebi olsa da esas mesele ABD’nin kendi çýkarlarýydý. Kobani ve Rojava’ya ABD’nin niçin çok önem verdiðini de öðrenmiþ olduk. Temel kaygý üs kurmak. PYD/YPG’ye perde arkasýnda “yürüyün koçum” diyen ABD askeri anlamda varlýðýný güçlendirmek istiyor.
ABD sisteminde her ülke ve bölgeden sorumlu olan kurumlar vardýr. Suriye meselesi Pentagon’un sorumluluðunda. Pentagon yetkilieri Rojava ve Kobani’de askeri üs kurmayý çok önemsemeyin diyorlar. Çünkü oralar sadece insansýz hava araçlarý içinmiþ. Öyle büyük üsler deðilmiþ. Baþta belki öyle olabilir. Zamanla oraya daha da büyük askeri tesislerin kurulmayacaðýnýn garantisi yok.
Ýþin baþka bir boyutu daha var. ABD yönetimi geçenlerde Suriye’de özyönetim türü yapýlanmalara sýçak bakmadýðýný ve tanýmayacaðýný söyledi. Bu biraz da PKK’nýn Türkiye’de patlattýðý bombalarla alakalý. Daha bir yýl önce PKK’yý terör örgütü listesinden çýkarmayý düþünen ABD, son bombalama olaylarýndan rahatsýz. PKK o kadar çaresiz ki, sesini duyurabilmek için masum insanlarýn arasýna karýþýp bomba patlatýyor. Baþta Diyarbakýr ve Þýrnak olmak üzere Türk devletinden aðýr bir tokat yedi ve ne yapacaðýný þaþýrdý. Yapabileceði tek þey masumlarý hedef almak.
PKK’nýn bu durumu etkisini PYD üzerinde de gösterdi. Türkiye uzun zamandýr Batý’ya PKK eþittir PYD diyor ama Batýlýlar bunu kendi çýkarlarý açýsýndan kabul etmiyorlardý. Yarýn bir gün PKK’nýn benzer terör olaylarýný Batý’da yapmayacaðýný kim söyleyebilir?ABD’nin böyle bir kaygýsý var. Ýþte PKK/PYD temel bir açmaz içerisinde.
PKK/PYD türü terör örgütleri Batý tarafýndan ancak kullanýlýr. Ýþleri bitince çöpe atýlýr. ABD Suriye’de PYD üzerinden istediðini alýnca, yani askeri varlýk olarak oraya yerleþince herkesi kendi kaderine terk edecektir. Tarih boyunca bu hep böyle olmuþtur. Suriye ve Orta Doðu’daki diðer meseleler konusunda yeni ABD baþkaný -muhtemelen Hilary Clinton -nasýl bir siyaset izleyecek, hep beraber göreceðiz. O tarihe kadar da köprünün altýndan ne kadar su aktýðýna bakmak lazým.