Abdülhamid han ve amcasının öldürülmesi

Sultan Abdülaziz’in ölümü bu gün bile tartışılan bir konu. Dönemin İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Elliot, Sultan’ın öldürülmediğini, intihar ettiğini savunur. Oysa birçok kaynağın, özellikle Yılmaz Öztuna’nın Bir Darbenin Anatomisi ve Süleyman Kocabaş’ın Sultan Abdülaziz ve I. Meşrutiyet adlı kitaplar sultanın intihar etmediği, Serasker (Genelkurmay Başkanı) Hüseyin Avni Paşa’nın düzenldiği bir darbe sonucu öldürülmüş olduğunu öne sürer.  Peki niye İngiliz Sefiri Sir Henry ısrarla intihar diye yazar çizer? Abdülaziz Han tahttan indirildiğinde onun  yerine geçecek kişi, “Abdülaziz’le birlikte Avrupa yolculuğunda İngiliz locasınca tekris edilmiş ve masonluğa girmiş olan V. Murad’tır. “ (Devlet ve Muamma—Faruk Yılmaz) İngilizler o yıllarda Osmanlı Devletine ciddi miktarlarda borç vermişti; V. Murad’ın tahta çıkması ve kendilerine yakın duran Seraskerin de  sadrazamlığa getirilmesi olasılığıyla saray ve Babıali üzerinde tek söz sahibi olmak isteğindeydi.  Hilafet makamının dünya Müslümanları üzerindeki etkisini İngilizler çok iyi biliyordu elbette. Hele de Abdülaziz Han gibi güçlü bir Halifenin Hindistan’daki Müslümanlar’ı kendileri aleyhine etkileyebileceği, hatta kışkırtabileceği kaygısını kökten dinci, eski Başbakan Gladstone sık sık dile getiriyor, bu konularda yazılar yazıyordu.  Osmanlı’ya özellikle de Müslümanlara büyük kin ve nefret besleyen,  Kilise İsa Koleji mezunu Lord Gladstone’un daha sonra yayınladığı bir broşürde, Müslüman Türklere çok ağır bir dille saldırması, Osmanlı’nın Avrupa’dan sökülüp atılmasını belirtmesi, Osmanlı lehine bir siyaset izleyen Lord Palmerston’un ölümünden sonra, Osmanlı aleyhine çalışmalararına iyiden iyiye hız vermesi, günü geldiğinde Abdülaziz Han’ın hal’inde ve öldürülmesinde İngiliz parmağı olduğu iddialarına destek veriyor en azından.

Abdülhamid Han’ın kaleme aldığı öne sürülen, ama öyle olup olmadığı kimilerince tartışılan, Abdülhamid’in Hatıra Defteri’nde, Abdülaziz Han’ın ölümü şöyle anlatır:

“Ortada uydurulmamış, herkesin bildiği, belli bir olay vardı ki, o da rahmetli amcamın kanlı ölümüydü....Ben hala o inançtayım ki, Aziz amcam öldürülmüştür. Önce, doktor raporu öyle lastiklidir ki, dünyanın her yerinde en büyük tıp bilginleri tarafından tartışılabilir. İntihara kalkışan biri, iki kolunun damarlarını birden nasıl kesebilir? Bunu daha o zaman doktorlar ortaya koymuş, yazarlar kitaplarına geçirmişti.

“Ahmed Mithad Efendi merhumun Üss-i İnkilab’ındaki şüpheli satırlar, Mithad Paşa mahkemesinden de, mahkumiyetinden de önce basılmış ve yayınlanmıştı, hem de dört yıl önce...Ahmed Mithad Efendi, paşanın düşmanı değil, yetiştirmesi, yakınıydı...

“Sultan Aziz’i hal etmek fikri, en önce Serasker Hüseyin Avni Paşa’ya gelmişti. Mithad Paşa ve bu işe karışmış öteki devlet adamları, olaya adeta sürüklenmiştir...”

Abdülhamid Han daha sonra Hüseyin Avni Paşa’yı anlatır, kindarlığından, V. Murad’ı tahta geçirerek perde arkasından devleti yönetmek gibi önüne geçilemez tutkusundan söz eder: “Sultan V. Murad’ın hastalığı daha ilk gün, biat töreni sırasında hissedilmiş ve görülmüştü. Sultan Aziz belki gafil avlanmıştı ama kendisinden yana olanlar pek çoktu. Kısa bir süre içinde, Abdülaziz’in lehine toplumda büyük tepki doğacağını kurnaz Serasker hal’ sırasında gördü; tehlikeyi ne surette olursa olsun kaldırmak, onun için zorunluktu. Sultan Aziz’in şehadet sebebi budur!!”

Bu, Tanzimat sonrası, batılılaşma sürecinde, atanmışların devletin başını alaşağı ettikleri ilk darbedir. Sultanın öldürülmesinden sonra gene atanmışların bir devlet başkanını darbeyle koltuğundan indirmeleri için 94 yıl geçecek ve 27 Mayıs 1960’da Sultan Abdülaziz Han’ın başına gelenlerle rahmetli Adnan Menderes karşılaşacaktı...