Abdullah Gül böyle bir adamdý iþte!

Fuat Uður’un köþesinde okudum. Bu defa Tunus’ta kafa çýkarmýþ... 

Buyurmuþ ki, “Demokrasi sandýk demek deðildir.”

Kimden söz ediyorum? 

Kimden olacak? 

Elbette Sayýn Abdullah Gül’den... 

Ben de, birazdan, eski bir “marifetini” (imza attýðý bir skandalý) hatýrlatacaðým... 

Çünkü döneminde kimse üzerinde durmadý. 

Sadece bu satýrlarýn yazarý bir-iki yazý yazdý. 

O da yazdýðýyla kaldý. 

Hatýrlar mýsýnýz, bilmem? DEAÞ'ýn gerçekleþtirdiði meþum ve menfur Ankara katliamýndan sonra ülkemizi ziyaret eden Merkel taziyelerini “vicahen” sunmuþ, yalandan da olsa teröre karþý savaþta Türkiye'nin yanýnda olduklarýný söylemiþti 

Esasýnda “de” baðlacýný kullanmalýydým. “Merkel de...” demeliydim... 

Daha önce baþkalarý (baþka liderler) aramýþtý çünkü. Hollande'ýndan Obama'sýna, birçok isim... Cumhurbaþkaný Erdoðan'la dönemin Baþbakanýný arayýp taziyelerini sunmuþlardý. 

Hayýr, Demirtaþ'ý aramak kimsenin aklýna gelmemiþti. 

Böyle bir usul yoktu. 

Saldýrý (hangi siyasal inanýþtan insanlar zarar görmüþ olursa olsun), doðrudan Türkiye'ye ve Türkiye'nin istikrarýna yönelikti. Taziye için muhatap da, doðrudan (ve doðal olarak) Erdoðan’dý. 

Nitekim öyle oldu. 

Saldýrýda hayatýný kaybedenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaþlarý olduðu için, dünya liderleri doðrudan (ve doðal olarak) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yöneticilerini aradýlar. 

Bir kiþi istisna: 

Bir önceki Cumhurbaþkanýmýz Abdullah Gül... 

Hani, “Siz içeriye çeki düzen vermezseniz, darbe ve dýþ müdahale kaçýnýlmaz hale gelir” diyen ve “dava arkadaþlarýný” darbeyle korkutan Gül... 

Gül “dava arkadaþlarým” dediði Erdoðan'la Davutoðlu'nu aramadý. Selahattin Demirtaþ'ý aradý. Üzüntülerini bildirdi. Taziyelerini sundu. Karþýlýðýnda da okkalý bir “Allah razý olsun” aldý. 

Gül'ün tutumuna geçmeden önce, Demirtaþ'ýn “gösterme” (faþ etme) çabasý hakkýnda birkaç kelam etmek istiyorum. Çünkü Gül tarafýndan arandýðý bilgisi (ya da ihbarý) Demirtaþ'a aitti. Yani, Demirtaþ faþ etmeseydi, kamuoyu Gül'ün taziye telefonundan haberdar olmayacaktý. 

Belli ki Demirtaþ “baþkalarýna” nispet olsun diye bu bilgiyi servise koyuyor ve kendisini aramayan iki siyasi hakkýnda algý oluþturmaya çalýþýyor. Herhalde þunu demek istiyor: “Gül taziye için aradý, Allah razý olsun... Ama Erdoðan'la Davutoðlu aramadý...”

Evet, aynen öyle oldu. 

Erdoðan'la Davutoðlu aramadý. 

Ýyi ki aramamýþlar. 

Neredeyse “Katil Erdoðan”sýz cümle kuramayan, bütün siyasetini “düþmanlýk ve nefret” üzerine kurmuþ, PKK terörüne mazeret üretmekten (ve “Türkiye Türklerindir” bayraðý altýnda baðlama çalmaktan) baþka bir marifeti bulunmayan bir adamý niçin arasýnlardý, niçin taziye dileklerini sunsunlardý? 

Bir önceki Cumhurbaþkanýmýz Abdullah Gül'ün, “dava arkadaþlarým” dediði Erdoðan'la Davutoðlu'nu (bazýlarýnýn gözünde) iyice menfur konuma iten taziye telefonuna gelince... 

Hadi “iyi yapmýþ aramakla” diyelim ama baþkalarýnýn acýsýný paylaþma, baþkalarýnýn derdiyle dertlenme hassasiyetini sair alanlarda, sair maðdurlar için de göstermesini bekledik deðerli Gül'ün ama bir þey göremedik. 

Dava arkadaþlarýný sürekli yalnýz býraktý. 

Baþlarýna türlü gaileler geldi (mesela, bir darbe atlattýlar), ne arayýp üzüntülerini bildirdi, ne de darbeye karþý nümayiþlerde arkadaþlarýnýn yanýnda yer aldý. Dava arkadaþlarý AB ülkelerinin tacizleriyle karþýlaþtýðýnda da arayýp üzüntülerini bildirmedi. 

Bir gün, “Abdullah Gül nasýl bir adamdý?” sorusuyla karþýlaþýrsanýz, bu örneði verebilirsiniz. 

Böyle bir adamdý! 

Hatta daha fazlasýydý!