Abdullah Gül’le Londra’da üç gün

Bir spor karþýlaþmasýndaki takýmlardan biri bir Ýngiliz takýmýysa hep rakibinin kazanmasýný isterim ben. Bu konuda çok duygusalým. Ýyi oyun ve benzeri gibi hususlar aklýma gelmez, rasyonalite kavramýný silerim bir süre için sözlüklerimden. Doðru deðil bu tutumum belki ama bizim coðrafyamýzdaki ve son yüzyýl içindeki rolleri beni bu konuda Ýngilizlere karþý duygusal tavýrlar almaya zorlar. Ne zaman Londra'ya ayak bassam, zihnimin tarih muhasebesinden çýkardýðý notlarý tekrar tekrar okur gibi olurum. Irak ve Suriye gibi suni devletlerle yaþadýðýmýz güncel sorunlar, Ýsrail'in insan hayatýný hiçe sayan tavýrlarý, bugünlerde Ýngilizlere kýzmam için daha çok sebep yaratýyor.

Allah herkese Faruk Bayrak gibi dostlar versin. Fehmi Koru ile sohbet ederlerken eski günlerden dem vurmuþlar. Fehmi Bey, benim Fatih Gençlik Vakfý ve Ýzmir Akevler Matbaasýnda dizgi makinasý operatörlüðü ve mürettiplik yaptýðým günleri de anlatmýþ. Faruk Bayrak telefonda bana takýldý ve "bizim Alfa Yayýncýlýk matbaa için de iyi elemanlar arýyor, milletvekilliðiniz bitince bekleriz" dedi. Gülüþtük. Hazýr telefon açmýþken, Faruk Beye, "Londra'ya gidelim mi, Abdullah Gül, hakkýnda yazýlan kitabýn tanýtýmý için orada olacakmýþ" dedim. Anladým ki Faruk Bey çoktan kararýný vermiþ. Ondan sonrasý hýzlý geliþti. Üçümüz bir kendimizi Londra'da bulduk. Abdullah Bey'in yayýncýsý sayýlýr Faruk Bey. Cumhurbaþkanlýðý döneminde hazýrlanan bütün o nefis baskýlý kitaplarda bire bir emeði vardýr.

Prof. MacLean, Abdullah Gül'ü 2007'deki Ýngiltere ziyaretinde tanýmýþ. Hakkýnda yazmaya da Mehmet Ali Birand'ýn önerisiyle karar vermiþ. "Abdullah Gül andtheMaking of New Turkey" adýný taþýyor kitap. Türkçeye "Abdullah Gül ve Yeni Türkiye’nin Ýnþasý" diye çevirmek mümkün. Onu anlamak ve anlatmak için görüþme yaptýðý kiþilerden biri de bendim. Hem çocukluk ve gençlik yýllarýmýzý hem üniversite dönemimizi hem de siyasetteki beraberliðimizi uzun uzun anlatmýþtým. Büyükelçiliðimizin düzenlediði tanýtým resepsiyonunda Prof MacLean'ý tebrik ettim. "Hani benim imzalý kitabým" diyecek oldum, "Kitap size ulaþacak" dedi. Resepsiyonda her çevreden Abdullah Gül dostlarý vardý. Baþta Ýngiltere Dýþiþleri Bakanlarýndan JackStraw. Önce Büyükelçimiz Abdurrahman Bilgiç misafirlerehoþ geldiniz dedi. Prof. MacLean kitabýn hikâyesini anlatarak baþladý konuþmasýna. Üzerinde ýstarla durduðu husus, kitabý içinden gelerek yazdýðý ve asla ýsmarlama olmadýðýna dairdi. Daha sonraJackStraw geldi kürsüye. Ýçinden geldiði gibi konuþtu. Abdullah Gül'ü tanýmlarken þu ifadeleri kullandý: “Muhataplarýný kuþatan bir gülümseme, inandýrýcý bir dindarlýk ve ahlaki duruþ.”Biyografi kitaplarýnýn favori kitaplarý arasýnda bulunduðunu belirten Abdullah Gül ise"Þimdi ayný raflarda kendimle ilgili bir kitabýn da yer alacak olmasýndan dolayý memnuniyet duyuyorum. Bu kitap sadece bir biyografi deðil, Türkiye'nin yeni tarihinin kapsamlý bir analizidir. Ak Parti hükümeti tarafýndan birçok reform yapýldý, dönüþüm gerçekleþti. Ben de bu süreçte yer alan aktörlerden biriydim" diye konuþtu.

Chattam House, daha önce Abdullah Gül'e ödül veren baðýmsýz bir düþünce kuruluþu. Kuruluþun direktörü Dr. RobinNiblett’in yönettiði "Türkiye ve Geniþ Coðrafyasý"baþlýklý toplantýda, Abdullah Bey önce Bölgede yaþanan hayal kýrýklýklarýndan söz etti. ÝÞÝD'in Türkiye için ideolojik bir tehdit olamayacaðýný vurguladý. ÝÞÝD’in dini deðil politik bir örgüt olduðunu söyledi. Irak yönetiminin Sünnileri dýþlayýcý tutumunun ÝÞÝD'e alan açtýðýný belirtti. "Saddam ordusundan kalanlarý, kendisini dýþlanmýþ hissedenleri ve Ýran’a teslim olma gayretlerini doðru bulmayanlarý istismar etti ÝÞÝD" diye ekledi. "Bizim çok önceden dikkat çektiðimiz bu tehlikenin farkýna, dünya, ancak kameralar önünde cinayetler vuku bulunca vardý" diyerek Batý dünyasýný eleþtirdi. Suriye konusunda vaktiyle yaptýðý ikazlarýn dikkate alýnmayýþýný üstü kapalý söyledikten sonra Türkiye'yi yalnýz býrakan Dünya'ya bir kere daha dokundurdu. Irak ve Suriye'ye ait topraklarýn kuzeyinde baðýmsýz bir Kürt devleti kurulmasý halinde Türkiye’nin bunu nasýl karþýlayacaðýna dair soruyu bölgesel dengeleri vurgulayarak olumsuz cevaplayan Abdullah Bey her soruyu içtenlikle cevapladý.

Oxford Üniversitesini görmek þimdiye kadar kýsmet olmamýþtý bana. Bu vesile ile o emelime de kavuþtum. Abdullah Gül'ün de mütevelli heyetinde yer aldýðý Oxford Ýslam Araþtýrmalarý Merkezinin tamamlanmak üzere olan binasýný gezdik. Bina Ýslam dünyasýnýn katkýlarýyla ortaya çýkmýþ. Çiniler Türkiye’den, ahþaplar Malezya’dan mesela. Merkez özellikle doktora sonrasý olmak üzere bütün kademelerde burslar daðýtýyor. Merkez’in o harika kütüphanesinde, ayaküstü, Ýslam Maliyesi çalýþan bir Ýtalyan’la ve bir Türk mühendisle konuþtum. Merkezdeki sohbet ve arkasýndan þehrin polisiye dizileremekân olmuþ o çok meþhur otelindeki yemekte Üniversitenin kýdemli yöneticileriyle dünya meselelerini tartýþmak gerçekten etkileyiciydi. Abdullah Bey burada yaptýðý konuþmada binalardan çok içinde yapýlan çalýþmalarýn önemli olduðunu vurguladý. Yumuþak güç diye tabir ettiði insan kaynaðýnýn önemine dikkat çekti.

Kitabýn Türkçesini Alfa Yayýnlarýndan çýkarmaya hazýrlanan Faruk Bayrak, tercümeyi önce bana okutacaðýný söyledi.

Son bir not: Londra’da karþýlaþtýðým bütün Ýngilizler, bana,“bundan sonra Abdullah Bey neler yapacak” diye sordu. Ben onlara, “bir örneðini burada görüyorsunuz” dedim sadece.