ABD Başkanı Biden'ı dinledim sabaha karşı. Rusya'nın söz konusu yaptırımları neden hak ettiğini anlattı uzun uzun. "...Putin özgür dünyanın kökünü sarsmaya çalıştı. Tarihimiz boyunca bu dersi öğrendik; diktatörler saldırganlıkları nedeniyle bedel ödemedikçe daha fazla kaos yaratıyorlar. Yaratmaya devam ediyorlar. Ve, Amerika'ya ve dünyaya maliyeti ve tehditleri artmaya devam ediyor. Rusya'ya karşı Asya'yı, Avrupa'yı ve Afrika'yı bir araya getirdik. Özgür dünya ülkeleri Putin'i izole etmiş durumda. Amerika hava sahasını Rus uçaklarına kapatıyoruz. Rusya'yı daha fazla izole edeceğiz..."
**
Özgür dünya ülkeleri Rusya'yı izole etmiş, çünkü Rusya bunu hak etmiş. Neden? Ukrayna'yı işgal ettiği için (!)... Haydi diyelim ki bu tanım doğru olsun. Yani bu yaşanan sürece 'işgal' demiş olalım. Peki, bu Özgür dünya ülkeleri acaba ABD 2001'de Afganistan'ı, 2003'te de Irak'ı işgal ettiğinde nerelerdeydi? Bakın daha öncesine falan hiç gitmiyorum. Daha dünkü iki işgali hatırlatıyorum sadece. Varsayalım ki Rusya'nın Ukrayna'ya gerçekleştirdiği operasyon bir işgal olsun. Değil ve nedenlerini de anlatacağım. Ama varsayalım ki öyle olsun. Rusya da tıpkı ABD'nin Irak'ı, Afganistan'ı işgal ettiği gibi işgal etmiş olsun. Bugün Rusya'ya karşı böyle ağır yaptırım kararlarının altına imza atan bu ülkeler, hava sahalarını ABD uçaklarına kapatması tartıştılar mı hiç? 70'ten fazla ülke ABD'nin yanında işgal gücü olarak yer aldı. Numaracılar. Tanıyoruz hepinizi. Irak'ta 'demokrasi getireceğiz' dediğinizde gerekçe olarak dünyaya pazarladığınız 'kitle imha silahları'nın olmadığını zaten biliyordunuz. Çünkü hepsi sizdeydi, Irak'a kalmamıştı ki!...
**
İtalya'da Dostoyevski dersini programdan kaldıran üniversite, kentteki Dostoyevski heykelinin yıkılmasını meclis gündemine getiren Floransa Belediye Başkanı, Tolstoy'un kitabından uyarlanan dizinin çekimini durduran Netflix, 21. yüzyılın Rus opera repertuarının önde gelen yorumcusu olarak anılan Münih Filarmoni Orkestrası'nın Rus şefi Valery Gergiev'e kapıyı gösteren Almanya... ABD milyonlarca Müslümanı katlederken hepiniz orada değil miydiniz? Neden yakmadınız Hollywood filmlerinin makaralarını kent meydanlarınızda. Neden kırmadınız Amerikan malı cep telefonlarınızı, bilgisayarlarınızı? Bu işgal de ABD piknik yapmaya mı gitti sanki Afganistan'a, Irak'a...
**
Gelelim Rusya'nın kimi ülkelerce 'işgal' olarak adlandırılan bu operasyonunun gerekçelerine. Başından beri Rusya, bu kavganın Ukrayna ile ilgisi olmadığını, sorunun NATO'nun genişleme stratejisinden kaynaklandığını söylüyor. Ama ısrarla tezler getirilip Ukrayna'da bırakılıyor. Oysa çok net; Sovyetler Birliği'nin dağıldığı dönemde Rusya ile Batılı ülkelerin liderleri bir anlaşma yaptı. NATO'nun Doğu'ya genişlememesi için söz aldılar. Fakat bu sözlerin hiç biri tutulmadı. Yani Putin bugün Ukrayna üzerinden konuşuyor ama asıl görmezden gelinen durum Ukrayna'dan daha fazlası.
**
ABD, 1993'te dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'i, NATO'nun doğuya genişlemeyeceğine, bunun yerine Doğu Avrupa, Balkan ülkeleri ve eski Sovyet cumhuriyetleri ile Barış için Ortaklık Programı kapsamında ilişki kurulacağına ikna etmişti. Oysa öyle olmadı. O tarihten itibaren Doğu ve Güneydoğu Avrupa'dan 14 ülke NATO'ya katıldı. Britanya Ulusal Arşivi'nde uzun zaman gizlilik klasöründe kaldıktan sonra Boston Üniversitesi'nden Amerikalı siyaset bilimci Profesör Joshua Shifrinson tarafından gün yüzüne çıkarılan bir belgede, Rusya'ya verilen taahhütler açıkça görülüyor.
Mart 1991'de Batı Almanya'nın eski başkenti Bonn'da gerçekleştirilen ve ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın dışişleri bakanlığı siyasi direktörlerinin katıldığı Orta ve Doğu Avrupa'da güvenlikle ilgili toplantının tutanağı olan bu belgede, Batı'nın, İttifak'ın Almanya'nın doğusuna genişlemeyeceğini SSCB'ye vaat ettiği açıkça yazıyor. Belgeye göre, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya temsilcileri, Doğu Avrupa ülkelerinin NATO'ya alınmasının kabul edilemez olduğu konusunda anlaşmış görünüyor.
**
Sadece bu da değil aslında. Daha pek çok yazılı güvence olmasına rağmen, NATO 5 ayrı dalgada genişlemesini sürdürdüğü gibi, Rusya'yı tehdit eder vaziyette Avrupa'nın nükleer silahlanmasına da göz yumdu. Bugün hâlâ daha Rusya Batı'dan bu garantileri istemeye devam ediyor. Öyle anlaşılıyor ki Belarus müzakerelerinin de uzamasının ana nedeni bu.
**
Son söz. Adı geçen yaptırımların Rusya için çok ciddi bir maliyeti olmayacağı ama gerek enerji ihracatından gerekse swift anlaşmalarının bozulmasından dolayı Avrupalı partnerlerinin daha olumsuz etkileneceği bir gerçek. Yani Bu sürece Rusya dayanır. Peki, onu buna iten güçler dayanır mı, onu da göreceğiz. Bu yaşanan bu yüzyılın en büyük bilek güreşi olmaya aday...