ABD’yi generaller mi yönetiyor Beyaz Saray mý?

DAEÞ’in Türkiye’deki vahþi saldýrýlarý iki önemli sonuç doðuruyor: ABD liderliðindeki ‘koalisyon’un, medyanýn ve kamuoyunun Türkiye üzerinde “Sadece DAEÞ’e odaklanýn” baskýsýný besliyor, arttýrýyor.

PKK ve HDP üzerinden “Kürtler hedef alýndý” söylemiyle Suriye’de PYD/YPG’ye Türkiye Kürtlerinden katýlým ve destek arttýrýlýyor.

Daha önce Diyarbakýr, Suruç ve Ankara saldýrýlarýný Türkiye içinde ‘özsavunma, özyönetim ve hendek’ için destek olarak kullanan PKK ve HDP, bugün de Gaziantep saldýrýsý üzerinden yeni bir ‘öz savunma’ süreci geliþtirmeye çalýþýyor!

Türkiye ise bu saldýrýlardan hem içeride hem dýþarýda sadece zarar görüyor!

***

Oysa Türkiye, DAEÞ’le mücadele kadar PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle de ‘ayný deðerde’ mücadele etmek zorunda.

Müttefikler bunu bilmiyor mu?

Biliyor...

Ancak PKK, FETÖ ya da DHKPC gibi terör örgütleri onlar için ‘sorun’ deðil.

Aksine PKK ile baðýný bildiklerini açýklamalarýna raðmen PYD/YPG’ye destek veriyorlar;

FETÖ’nün baþýný hala ABD’de tutarak Türkiye ve dünyadaki uzantýlarýný ‘zinde’ tutmaya devam ediyorlar;

DHKPC gibi ‘sözde antiemperyalist’ örgütler, refahlarýný, hatta demokrasilerini sömürge düzeniyle kurmuþ emperyalist baþkentlerden yönetilmeye devam ediliyor.

Bu örgütlerin Türkiye’yi hedef alan saldýrýlarýna raðmen, “sadece DAEÞ’e odaklan” beklentisi gerçekçi deðil.

Zira Ankara, PKK ve FETÖ terörüyle mücadelede en küçük bir zafiyetin, içeride ülkenin varlýðýný tehdit ettiðini, dýþarýda da PYD/YPG’yi Suriye’de Akdeniz’e de açýlan bir ‘otonom bölge’ hedefine bir adým daha yaklaþtýrdýðýný görüyor.

Üstelik Suriye’deki sürecin ‘müttefik’ ABD desteðiyle ve ‘proje’ olarak yürütüldüðünü de...

***

Ankara, bunu gördüðünü müttefiklerine de, Rusya’ya da, Ýran’a da duyurdu.

Türkiye durumu doðru analiz ettiðinde, istihbaratýný ve tedbirlerini almaya baþladýðýnda terör saldýrýlarý da daha karmaþýk ve daha alçakça yöntemlerle yapýlýyor.

Bugün Ankara’daki kanaat, ‘çocuk bombacý’ saldýrýsýnýn, Türkiye’yi daha fazla zorlamaya yönelik olduðu yönünde.

Zira bu tür bir saldýrý belki Türkiye’de ilk kez ama dünyada deðil.

Afganistan, Pakistan ve Irak’taki El Kaide teröründe örnekleri var.

Ayný senaryo bu kez Türkiye’de sahneye konuluyor.

Amaç, DAEÞ aracýlýðýyla Türkiye’yi ‘hizaya getirmek’ ve Suriye’de planlanan süreci kabul etmeye zorlamak.

Bu zorlama, Suriye’de Türkiye’nin güney sýnýrý boyunca PKK çizgisinde bir otonom bölge oluþturmanýn ne kadar önemli olduðunu da gösteriyor.  

Farklý gerekçelerle de olsa, Türkiye ve Rusya’yý birleþtiren þey, Suriye’nin toprak bütünlüðünden yana olmalarý. Bu iki ülkeyle iliþkilerin yeniden güçlenmesi ve Suriye’de ortak politika geliþtirilmesine dair açýklamalar ile terörün artmasý arasýnda bir iliþki olduðu da deðerlendiriliyor.

Bu konularý yakýndan takip eden ve daha önce ‘çözüm süreci’ trafiðinin içinde bulunan AK Parti Adýyaman Milletvekili Adnan Boynukara, DAEÞ terörünün Türkiye’de toplumsal fay hatlarýna daha fazla yönelebileceði, ayný elin farklý toplumsal gruplara yönelik saldýrýlar düzenleyebileceði uyarýsýnda bulunuyor. Ve, Gaziantep saldýrýsýndan sonra HDP’nin ‘öz savunma’ açýklamasýna iþaret ederek, ‘sosyal kesimler arasýnda silahlý çatýþma’nýn altyapýsýnýn hazýrlandýðýný belirtiyor.

Boynukara’ya göre, çözüm, ABD ve müttefikleri “Ne yaptýðýnýzý biliyoruz, bizim pozisyonumuz da bu” diyerek açýk ve þeffaf bir zemine çekmek. Terörün, ABD ve Avrupa için de en büyük tehdit olduðunu göstermek, ikna etmek.

***

ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’in ziyareti, yakýn geleceðe yönelik önemli iþaretler verecek. Elbette ABD’nin dýþ politika önceliðinin ‘terörle mücadele’ mi yoksa Suriye’de bir PKK otonom bölgesi oluþturmak mý olduðu hakkýnda da.

Eðer Seymour Hersh’in 31 Aralýk 2015’te ‘bir genelkurmay eski danýþmaný’na dayandýrarak yazdýðý gibi, ABD Genelkurmayý, bugüne kadar Suriye konusunda Beyaz Saray’dan ayrý bir politika yürütmüþ ve Türkiye’de de “Erdoðan’a sadýk olmayan, güvendikleri Türklerle” çalýþmýþsa, Beyaz Saray’ýn Pentagon politikalarýna dönüp bakmasý ve bunu durdurmasý gerekiyor.

Zira ülkeleri generaller deðil, sivil irade yönetir. En azýndan 15 Temmuz’dan beri Türkye’de bu böyle!