Türkiye’nin AB’den duygusal ve siyasal olarak uzaklaþtýðý doðru. Eurobarometer verileri de, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn açýklamalarý da aradaki mesafenin kanýtý niteliðinde. Belli ki Türkiye yönetenleri ve yönetilenleriyle artýk AB’yi, AB liderlerinin ne dediðini pek dikkate almýyor.
Volkan Bozkýr her ne kadar aksini iddia etse de AB ile Türkiye’nin arasý açýlýyor. Umarýz onun Milliyet Gazetesine verdiði röportajda belirttiði gibi bu açýk Baþbakan ve Cumhurbaþkaný’nýn ziyaretleri vesilesiyle kapanýr. Ancak açýðýn kapanmama, Türkiye’nin her açýdan AB’den daha da uzaklaþma potansiyeli yüksek.
***
Gerek Türkiye’nin kendi içinde yaþadýðý hukukun üstünlüðü ilkesini sorgulatan, ifade özgürlüðü konusunda endiþeler doðuran sorunlar, gerekse bu sorunlarý suiistimal etmek isteyecek Türkiye karþýtý ülke, siyasi parti ve gruplarýn mevcudiyeti, doðuracaðý sinerjiyle Türkiye’yi AB’den daha da çok uzaklaþtýracaða benzer.
Oysa bundan dört yýl önce TESEV bünyesinde gerçekleþtirdiðimiz bir araþtýrmada Türkiye’nin yüzde 69’u AB’ye üye olmak istemekteydi. Bu oran Doðu Anadolu’da yüzde 87’ye, Güneydoðu Anadolu’da yüzde 91’e çýkmaktaydý. Þimdi ise benzeri bir soruya verilen cevapta destek yüzde 28’e düþmüþ görünüyor.
Artýk Ýlerleme Raporlarý, zirve bildirgeleri, Genel Ýþler Konseyi açýklamalarý gazete sayfalarýnda, televizyon ekranlarýnda fazla yer bulmuyor. AB bürokrasisinin önde gelenlerinin eleþtirileri zaman zaman ön plana çýkartýlsa da, toplumsal ve siyasal aðýrlýðýnýn olduðunu söylemek imkansýz.
AB, ne yazýk ki bir kurum ve olgu olarak Türkiye üstündeki etkisini, referans noktasý olma özelliðini kaybetti. Çünkü adaylýðýnýn 50’nci yýlýný hüzünle anan Türkiye üyelik umudunu yitirdi. “Kopenhag Siyasi Kriterleri” Türkiye için müzelik bir kavram haline dönüþtü. AB itici, deðiþtirici, teþvik edici niteliðini uyguladýðý sýð politikalarla bitirdi.
Kýbrýs sorununun arkasýna saklanan üye devletler Türkiye’yi uzakta tutmaya çalýþtýlar. Ama hep ayný mesafeyi koruyabileceklerini zannettiler. Yumuþak güçlerini, çekim cazibelerini kullanarak Türkiye’yi þekillendirebileceklerini, her þart altýnda etkileyebileceklerini sandýlar.
Ancak hayat ve siyaset bekledikleri gibi akmadý. Türkiye kendilerinden uzaklaþtý, en önemli sorunlarýnýn çözümünde dahi AB’yi dikkate alýr bir tutum takýnmadý. Þimdi de restleþme baþladý. En yakýn ortaðýmýz olmasý gereken Almanya Türkiye’yi hasým gibi görüyor, dinliyor, dinletiyor, istihbarat elemanlarýný tutukluyor.
Halbuki Almanya’nýn Türkiye’ye, Türkiye’nin de Almanya’ya ihtiyacý var. Ayrýca, Türkiye’nin demokratikleþmesini, insan haklarý sorunlarýný aþmasýný isteyenler baþta olmak üzere istikrarý, refahý önemseyen herkesin ve her kesimin AB çýpasýna gereksinimi büyük.
***
Avrupalý dostlarýmýz belki farkýnda deðiller ama Türkiye istikrarsýzlaþýrsa AB de istikrarsýzlaþýr. Benzeri bizim için de geçerli. AB ile iliþkiler gerilirse, Türkiye her alanda zorlanýr. Ýki tarafýn da gelinen kritik eþiðin bir an önce idrakine varmasý gerek. Bizim siyaset erbabýnýn gerilimi týrmandýrmaktan kaçýnmasý, AB’nin de Türkiye’yi cezalandýrmak yerine cesaretlendirmek yolunda adým atmasý þart.
Ýlk yapýlmasý gereken de Kýbrýs sorununun çözülmesi ve çok geç olmadan, Türkiye’nin ekseni bu sefer gerçekten kaymadan, yeni müzakere baþlýklarýnýn açýlmasý, böylece her iki kanatta da üyelik fikrinin canlanmasý. AB’nin de Türkiye’nin de sorunlarýnýn olduðu doðru. Fakat müzakere için bu sorunlarýn çözülmesini bekleyecek olursak, sorunlarýmýza yeni sorunlar katabiliriz...