Abraham Garis, Þemun, Verdê ve Þeyh Fethullah’ýn yolu

Abraham Garis, Þemun ve eþi Verdê,  benim Midyatlý Süryani dostlarýmdýrlar. Ýsveç’te yaþýyorlar. Garis, geçen yýl, Midyat Mýhallemiler Derneði Baþkaný Mehmet Ali Aslan’a anlatmýþ.

Ýsveçli grup, yeni inþa edilen Göteburg camini yakmak için saldýrýya hazýrlanýyormuþ. Abraham, Þemun ve eþi Verdê, Süryani cemaatinin dernek yöneticilerini, dini önderlerini toplamýþlar, boyunlarýnda haçlarý,  grubun önüne dikilmiþler, ‘gördüðünüz gibi, biz sizin dininizdeniz ve bu insanlarý tanýyoruz, müslümanlar bizim kiliselerimize hiç zarar vermiyorlar Türkiye’de. Siz onlarýn camilerini neden yakmak istiyorsunuz’ diye haykýrmýþlar. Garis’in, Þemun ve Verdê’nin, cami yakýlmasýn diye Ýsveçli fanatikleri durdurmak isteyen bu asil insanlarýn dedeleri, akrabalarý, ve dindaþlarý, 1915’te yaþanan katliamlar sýrasýnda ve Midyat’ta, maalesef telef olmuþtu.

 

Katliamdan kaçan yüzlerce Süryani ise Midyat’ýn Aynverdo köyüne sýðýnmýþ ve ölünceye kadar direneceklerine yemin etmiþlerdi. Hükümet kuvvetleri Aynverdo’yu kuþatmýþ, hükümetle iþbirliði yapan Kürt ve Arap aþiretleri Aynverdo kuþatmasýna katýlmak için seferber olmuþlardý. Öldürecek Süryani ve Ermeni arayan bu kuvvetler Aynverdo’yo girse, muhtemelen bir katliam daha yaþanacak ve buraya sýðýnan Süryaniler’in hiçbiri kurtulamayacaktý.

***

Ýþte bu koþullarda, Aynkaflý Þeyh Fethullah, Midyat’ýn Aynverdo köyüne sýðýnmýþ Süryanileri kurtarmak için hayatýný ortaya koydu. Köye sýðýnanlarla, hükümet arasýnda arabuluculuk yaptý ve muazzam bir çatýþmayý ve ölümleri bu þekilde durdurmayý baþardý. Köy güvenlik içinde tahliye edildi. Süryaniler’in herhangi bir direniþ göstermeyeceklerine Þeyh Fethullah, hükümet kuvvetlerine güvence vermiþ, hükümet kuvvetleri de ateþkese uymuþtu.

O gün bugündür, Süryaniler’in evlerinde Þeyh Fethullah’ýn fotoðrafý asýldýr. Süryaniler Þeyhi hatýrlar ve anarlar.

Ýþte Midyatlý Süryaniler’in torunlarýndan biri, Abraham Garis, yüzyýl sonra, Þeyh Fethullah gibi davranýyor ve Ýsveçliler’in cami yakýp, Müslüman halka zarar vermesini durdurmaya çalýþýyor.

Bu iyi örnekler her zaman vardý ve her zaman da olacak. Ama bu iyi örneklere raðmen, 2015’e girerken, dünyanýn Batýsý ve Doðusuyla giderek birbirine benzediðine tanýk olmak, istediðiniz kadar gizlemeye çalýþýn ve kim olursanýz olun, neye inanýyorsanýz inanýn, bir hayal kýrýklýðý, bir umutsuzluk yaratýyor.

Dünyanýn neredeyse güvenli diyebileceðiniz bir ülkesi kalmadý. Ayný nefret, ayný kin, ayný milliyetçi içe kapanma ve ayný dinsel baðnazlýk, Stockholm, Viyana, Ferguson, Þengal, Kobanê’, Halep, Þam, Baðdat’ta, aþýn bu sýnýrlarý Türkiye’ye girin ve Cizre’nin, Diyabakýr’ýn, Batman’ýn  mahallelerinde kol geziyor.

Ýsveç’te bir cami yakýldý, hemen akabinde de Stockholm’de bir cami daha yakýlmak istendi. Viyana’da bir caminin kapý ve pencerelerine domuz parçalarý asýldý.

***

Avrupa çözülüyor mu, geniþliyor mu, içine mi kapanýyor, yoksa çözülmeye direniyor mu? Dünyanýn önde gelen düþünür ve sosyologlarýndan Edgar Moris ve meslektaþý Mauro Ceruti’nin birlikte kaleme aldýðý ‘Bizim Avrupamýz’ kitabý ‘baþkalaþým ve çözülme arasýndaki Avrupa’yý anlatýyor ve birliðin bu haliyle yola devam edemeyeceðinin altýný çiziyor. Ne yazýk ki, Türkiye’de AB tartýþmalarý hem entelektüel hem siyasi perspektif ve arayýþlar itibariyle, Avrupalý aydýn ve düþünürlerin yürüttüðü tartýþmanýn, düzey olarak çok gerisinde bulunuyor.

Türkiye’yi yerden yere vuran, Pazar mesaini bile Türkiye’nin sokaklarýna ayýran Avrupa çok tatlý, çok makbul bir Avrupa olabiliyor ama camilerin peþ peþe yakýldýðý, içine kapanmaya baþlayan, yabancý nefretiyle müzdarip, sokaklarýnda kin ve nefret kokularýnýn yükseldiði Avrupa, kimsenin umurunda deðil. Öyle bir Avrupa’yý konuþmak kimsenin aklýna gelmiyor.

AB, kimisi için tamamlanmýþ gerçeðe dönüþmüþ kusursuz bir siyasi proje. Elimizi çabuk tutup birliðin üyesi olamazsak Türkiye otoriter bir rejime doðru hýzla sürüklenecek ve Muhafazakar AK Parti iktidarýnda, Avrupalý deðerlerden hýzla uzaklaþacaktýr. AB, kimisi için, bir hayal, eriþilmesi mümkün olmayan bir ütopya. Ne yaparsak yapalým bizi birliðe almayacaklar, kendi yolumuzda devam etmek en iyisi diye düþünenler de az deðil tabi. Milliyetçi içe kapanmayý davet eden bu tutumun oluþmasýnda Avrupa’da her geçen gün biraz daha artan ýrkçýlýðýn ve Ýslamofobinin büyük rol oynadýðýný söylemek gerekir.

Kamuoyu araþtýrmalarý, AB’ye desteðin düþtüðünü, bu bir yana Türk halkýnýn AB’nin Türkiye’yi de içine almak suretiyle geniþlemesini istemediðini gösteriyor. AB-Türkiye arasýndaki iliþkiler söz konusu olduðunda, bunun yeni bir durum olduðunu kabul etmek lazým. Halkýn býrakalým birliðe üye olmayý, Avrupa’nýn geniþlemesinden memnun olmamasý, Türkiye’deki Avrupa algýsýnýn epey deðiþtiðini ortaya koyuyor. Avrupa ve Avrupalýk konusunda gözlenen yeni algýnýn sebeplerini, hükümetin sýk sýk eleþtirilen politikalarýnda aramak, durumu izah etmeye yetmiyor.

Bugünün Avrupasý, iç sorunlarýyla boðuþan bir Avrupa’dýr ve bu sorunlar gizlenemeyecek kadar suyun yüzeyine çýkmýþtýr.

***

Ýnsanlýðýn gelmiþ geçmiþ en büyük siyasi projesi olan Avrupa Birliði projesi, Avrupalý aydýnlar arasýnda nasýl görünüyor ve deðerlendiriliyor?

Ýþte Edgar Moris ve Mauro Ceruti’nin altýný çizdiði konular:

-AB, almýþ baþýný giden milliyetçiliklerle ve yabancý düþmanlýðýyla baþ etmek zorundadýr. Þimdi yaþanan ekonomik kriz türünden bir krizin bir daha yaþanmasý durumunda kürselleþme karþýtlarýyla, Avrupalý milliyetçilikler arasýnda siyasi bir ittifak doðurabilir. Bu Avrupa için felaketin baþlangýcýdýr.

-Ýslam ve özellikle Doðu Avrupa’da Çingeneler ve bir ölçüde Yahudiler Avrupa’nýn yeni günah keçileri haline geliyor.

Baþkalaþým ve çözülme arasýndaki Avrupa’nýn yapmasý gerekenler ise bu iki düþünüre göre özetle þu:

‘Avrupa Birliðinin yapmasý gereken, çok uzun zamandýr belirsizliðini korumuþ olan siyasi bütünleþme sürecini sonlandýrmaktýr. Avrupa kendini tamamen yepyeni ve baþka bir örneði bulunmayan bir ulusal devletler federasyonu içinde yenilemelidir.’

Türkiye’nin girmek istediði ve 200 yýla varan Batýlýlaþma mücadelesinde gündemden düþürmediði bir siyasi proje olarak AB, bugün bambaþka bir siyasi zeminde bulunuyor ve bu siyasi zemin en çok da Avrupalý aydýnlarý korkutuyor.

Avrupa’da ve Türkiye’de cenneti ve cehennemi, ikisini de yaþamak bizim elimizde. Cehennemi yaþamak için yapýlanlar ortada, ama cennete giden yol, Þeyh Fethullah ve Abraham Garislerin burada ve dünyanýn baþka yerlerinde çoðalmasýndan geçiyor.

Filozoflarýn desturlarý ve siyasetçilerin tarihe hükmetme arzularý, ikisi birden, maalesef bugüne kadar bir iþe yaramadý..