Kim ne kadar görmemekte ýsrar ederse etsin, gerçek deðiþmiyor. Türkiye’ye yönelik küresel ölçekte bir operasyon var. Büyük operasyonun hedefinde Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan var. Bu elbette bir tesadüf deðil. Aslýnda hedef alýnan, hem bizzat Erdoðan’ýn kendisi, hem de onun son beþ yýlda devleti yeniden inþa etme yolundaki oyun planý.
Neden devletin yeniden inþasý gerekiyor? Neden Erdoðan bu konuda yola devam ederken, ona karþý geniþ bir cephe açýlmak isteniyor? Hatta neden bu cephenin içinde bir zamanlar Erdoðan’la yol arkadaþý olan isimler, kesimler yer alýyor?
2011 genel seçimlerinin ardýndan yaptýðým bir deðerlendirmede, Erdoðan’ýn artýk bir genel baþkan olarak deðil, ‘devlet adamý’ olarak yoluna devam edeceðini söylemiþtim. Nitekim o dönem sonrasýnda, gerek paralel yapý, gerekse terörle ilgili konularda ilk adýmlarý atan hep Erdoðan oldu.
Çoðumuzun sandýðý gibi paralel yapýyla mücadele, 17-25 Aralýk darbe giriþiminden sonra baþlamadý. Erdoðan’la malum yapý arasýnda 2010’lardan itibaren giderek týrmanan ciddi bir gerilim vardý. Bu çete, hiçbir zaman Erdoðan’a karþý samimi olmadý. En baþýndan itibaren onu tasfiye etmek için operasyon yaptý veya operasyonlara destek verdi. Erdoðan’ýn milletvekili adayý olamadýðý 2002 seçimlerindeki kritik yargý kararlarý dahil, her adýmda, mesela kapatma davasýnda paralel yapýnýn rolü sanýldýðýndan çok daha fazlaydý.
2002’de Erdoðan’ý siyaset dýþý býrakýp, Abdullah Gül’le yola devam etme operasyonu; bugünden geriye doðru okunduðunda ne kadar anlamlý hale geliyor deðil mi? Açýk açýk bir kez daha yazalým. Gülen ve örgütü hiçbir zaman Erdoðan’ý sevmedi, güvenmedi. Onun güçlü olmasýndan hep þikayetçi oldu. Þikayet dediysem, sýradan aðlayýp sýzlamalardan söz etmiyorum. ABD’de bulduklarý her zeminde ‘Erdoðan’la yola devam edilemez. Demokrat deðil’ lobisi yaptýlar. AB’de, hatta AB’nin Türkiye’deki zeminlerinde bile Erdoðan karþýtý lobi yaptýlar.
Hem KCK operasyonlarý yaptýlar, hem de terör örgütünün avukatlarýna gidip ‘Biz yapmýyoruz. Erdoðan ve Ergenekon yapýyor’ dediler. Sonrasý malum. 7 Þubat darbesi, Gezi ayaklanmasý ve diðerleri.
Bunlarý neden hatýrlatýyorum. Þunun için. Gerek paralel yapý, gerekse terör örgütünün ve ona destek olan güçlerin barýþý zehirleyen tavýrlarý konusunda devlet içindeki ilk ciddi refleksi Erdoðan verdi. Çözüm sürecinin yürümeyeceðini, kamuoyuna açýklamadan çok daha önce devlet içinde ifade etti.
Erdoðan’a yönelik operasyonlarý bu boyutlarý dikkate almadan doðru okumak mümkün deðil. Tuzaða düþmediði için, devleti tehdit altýnda gördüðü anda masayý devirmekten bir an bile çekinmediði için hedef Erdoðan.
Devlet aklýnda bir tehdit ve gelecek tarifi yaptý Erdoðan. Terör örgütü, uzantýlarý, ülke içindeki ve dýþýndaki destekçileri diz çökünceye kadar mücadeleye devam. Acaba þöyle yaparlarsa, ben de böyle yapar mýyým diye bir hesaba dayalý deðil bu mücadele. HDP’nin ya da benzeri bir aktörün katkýsý olur mu olmaz mý diye bir gündemi de yok. Hedefi net. Kürtlerle yeniden yola çýkmanýn olmazsa olmazý, terör örgütünün ve her türlü destekçisinin sahadan çekilmesi. Acaba ile, tereddütle, bir gün lazým olur anlayýþýyla devam etmiyor bu mücadele.
Benzer bir kararlýlýk paralel yapý konusunda da geçerli. Elini kolunu tamamen devletten çekinceye kadar da devam edecek.
Þimdi gelelim böyle bir yaklaþýmýn Türkiye’ye ne getireceðine. Cumhurbaþkaný uzlaþmýyor, ülkeyi geriyor, artýk bir yerde sakinleþmeliyiz diyenlerin anlamadýðý þu. Bu mücadeleyi kazandýðý takdirde Türkiye, gerek kendi iç dengelerinde, gerekse tüm dünyada gücünü kat kat artýrmýþ bir yeni konum elde edecek. Önünüzde arkanýzda size her an ihanet edeceklerle yol yürüyüp baþarýya ulaþmak mümkün olabilir mi?