Acý sonla bitmeyen bir aþk hikayesi

Türk sinemasýnýn en rahatsýz olduðum yaný ‘daralma’. Bu filmlerin türleri kadar yorumlanmasýna da etki ediyor. Bilimkurgu göremeyiz, çoðunlukla aþk filmleri seyrederiz. Üstelik tamamýna yakýný da kötü sonla biter. Yani tür çeþitliliðine sahip olamadýðýmýz gibi kýsýtlý türleri de hep benzer þekilde iþleriz. Bu hafta vizyona giren Karnaval’ý iþte bu yüzden önemsedim ve beðendim.

Filmin ana hatlarýnda, yabancý filmlerin iskeletini görüyoruz. Babasýyla anlaþamayan bir genç erkek, annesinin etkisi altýnda olmasýna raðmen evi terk eder. Ama bu yeni bir hayata baþlamak deðildir. Çünkü dayýsýnýn ona hediye ettiði arabada yaþamaya baþlar. Üstelik baba evinin çok yakýnýndadýr. Anne her sabah babadan gizli ona yemek götürür, onunla uzun uzun muhabbet eder. Bütün yaþam aslýnda araftadýr. Çünkü Ali, ne baba evinde ne de deðildir. O sadece babasýndan kaçmýþtýr ama o ev annesi sayesinde her sabah Ali’nin yaþadýðý arabanýn içine geri gelir. Annesinin bütün beklentileriyle ve kendince yarattýðý olmayan bir Ali’nin baþarýlý hayatýný sergileme sorumluluðuna sahiptir. Annenin yücelttiði ama hayatýn gerçekleri altýnda ezilen Ali ise bütün bunlarla yüzleþmeli ve kendini tekrardan yaratmalýdýr. Annesinin her sabah iþaretlediði iþ ilanlarýna gider, hepsinden geri çevrilir. Sonunda yeni çýkan bir elektrikli süpürgenin pazarlama iþini alýr. Aslýnda bu iþe de iþ demek çok zordur. Ali bütün iyi niyetiyle Karnaval denen aleti satmaya çalýþýr. Artýk arabada Ali dýþýnda yan koltukta oturan Karnaval da bir kiþiliktir. Yalnýzlýðýný Karnaval’la paylaþtýkça Ali ona bir kimlik ithaf etmeye baþlar. Bu karmaþanýn içinde Demet ile karþýlaþýr. Demet ise hýrçýn bir kýzdýr. Küçüklüðünde annesini kaybetmiþ, babasýyla yaþamaktadýr. Babasýnýn hem annesi hem kýzý olur. Bu onu delirtmektedir. Babasýnýn peþinde kendi hayatýný kaybetmiþ, bunun öfkesiyle hýrçýn bir kýz olmuþtur. Ali ne kadar naifse Demet o kadar korumacý ve saldýrgandýr...

TÜLÝN ÖZEN KENDÝNE HAYRAN BIRAKIYOR

Normal bir Türk filminde bu iþin sonunda Ali intihar eder. Ederken de babasýný iþaret eder. Biz eleþtirmenler de ülkemizin baba figürünün yani iktidarýnýn despotluðundan dem vururuz. Ýþte bu noktada Karnaval filmi hayata daha umutlu bakýyor. Her oðulun ve kýzýn bir kimlik olduðunu, yeni bir hayat kurulabileceðini müjdeliyor. Üstelik filmin senaryo ve yönetmenliðinde, ilk deneyimini yaþayan Can Kýlcýoðlu imzasý var. Keþke bütün ilk filmler, sinemamýzýn köhnemiþ anlayýþýna böylesine itiraz edebilse.

Tülin Özen, oynadýðý her rolde beni kendine hayran býrakmýþ bir isim. Yine baþarýlý ve karakteriyle özdeþleþebilmiþ. Serdar Orçin ise her filminde daha da ileriye gitmeye çalýþýyor. Bunu da baþardýðýný söylemeliyiz. Derinlikli ve içinde çatýþma barýndýran zor karakterlerin usta oyuncusu Orçin. Varlýðý, o film için baþtan bir artý oluyor. Filmin eksileri de var tabii ki. Ama genel itibarýyla diðer Türk filmleriyle karþýlaþtýrdýðýnýzda onlarý hissetmeyeceksiniz diye düþünüyorum...