Açıklamalardaki iki cümle…

ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la 13 Aralık akşamı yaptığı görüşmeden sonra “Suriye’den askerlerini çekme” kararın açıklaması tarihi önemde. 

Ancak ardından geçtiğimiz gün yapılan ikinci görüşme ve sonrasında Twitter’dan yapılan karşılıklı açıklamalarda da bu ‘tarihi’ niteliği destekleyen ifadeler var. 

Trump’ın tweetinde şu ifadeler var: “Amerika askerlerinin bölgeden, yavaş ve son derece koordineli bir şekilde çekilmesini konuştuk. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de IŞİD'den geriye ne kaldıysa yok edeceği konusunda beni çok güçlü bir şekilde bilgilendirdi. O bunu yapabilecek biri, artı, Türkiye doğru bir kapı komşusu. Ayrıca, yoğun bir biçimde ticaretin genişletilmesini de konuştuk.”

Erdoğan da bu mesaja yine Twitter’dan karşılık verdi: “ABD Başkanı Trump ile ticari ilişkilerimizden Suriye’deki gelişmelere kadar birçok konuda eşgüdümümüzü artırma noktasında mutabık kaldığımız verimli bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Görüşmemizin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum.”  

***  

Bu açıklamalarda ‘durum tespiti’ne yönelik iki cümle önemli: 

Trump’ın “Amerika askerlerinin bölgeden, yavaş ve son derece koordineli bir şekilde çekilmesini konuştuk” ifadesi, 2 bin civarındaki ABD askerinin Türkiye ile koordineli çekileceğine işaret ediyor. 

- Yani; -daha önce üzerinde anlaşıldığı üzere- Münbiç’ten YPG çıkarılacak; 

- Kent içinde de ABD-TSK ortak kontrolü sağlanacak; 

- Yerel yönetim de Münbiç’teki terör örgütüne yakın olmayan gruplar ve Türkiye’den geri dönüşleri sağlanacak Münbiçliler tarafından üstlenilecek. 

Erdoğan’ın, “Birçok konuda eşgüdümümüzü artırma noktasında mutabık kaldık” ifadesi de bunu destekliyor. 

Türkiye’nin ABD ile ortak güvenlik planlaması yapılan Münbiç sınırında önemli bir askeri yığınağı var. 

Bir başka yığınak da, daha doğuda bulunan yine PKK/YPG yönetimindeki -Şanlıurfa karşısında- Kobani ve Tel Abyad bölgelerinin sınırında. 

Konuşlanmalar da yukarıdaki öngörüyü destekliyor.   

*** 

Not aldığım diğer iki cümle ise ‘daha geniş bir mutabakata’ dair işaretler veriyor: 

Trump’ın “Yoğun bir biçimde ticaretin genişletilmesini de konuştuk” ifadesi; iki ülke arasında ticaretin genişletilmesini sağlayacak bir ‘siyasi atmosfer’ oluşacağını gösteriyor. Bu da, ticareti ‘daraltan’ sorunların ortadan kaldırılacağı anlamına geliyor. 

Yani; 

Gümrük sınırlamaları, F-35 ve Patriot alımı üzerindeki kara bulutlar gibi sorunlar yakın zamanda ortadan kalkmaya başlayabilir. 

Erdoğan’ın “Görüşmemizin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum” sözleri de bu tür görüşme açıklamalarında rastladığımız ifadeler değil. 

Bu ifade, iki lider arasında, hatta ‘iki ülke arasında’ yeni bir değerlendirme yapıldığını ve tweet’lere sığmayacak uzlaşma noktalarına varıldığını düşündürüyor. 

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Görüş birliğimizin sahaya yansıması oldukça geç ve güç oldu, ama oldu” açıklamalarını da kayda geçirmek gerek.   

*** 

Trump-Erdoğan ya da -ilk verilere göre- ABD-Türkiye uzlaşması yeni bir dönemi başlatıyor ve bu dönem birileri için de ‘son’ anlamına geliyor. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ABD’nin çekilmesine tepki gösterirken Türkiye’yi de hedef alan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya verdiği cevap bunun göstergesi: “Netanyahu, YPG/PKK ile Suriye'yi bölme amacındaydılar. Planları bozuldu.”

Birkaç saat sonra da İsrail'de koalisyon hükümetinin erken seçim kararı açıklandı. 

Son iki yazımda, hükümetin ‘İkinci 100 Günlük İcraat Programı’ndaki Dışişleri Bakanlığı hedefleri arasındaki 13. Madde’ye dikkat çekmiştim: “ABD ile ikili ilişkilerimizin iyileştirilmesi/geliştirilmesi çalışmalarının sürdürülmesi.”

Bu süreç başka kimler için ‘son’ olacak, göreceğiz…