Toplum olarak birçok alanda "tek kanatlý kuþ" gibiyiz. Her þeyi karþý taraftan bekliyoruz. Kendimizi olaylarýn ve hadiselerin dýþýnda tutarak her þeyin güllük gülistanlýk olmasýný umuyoruz.
Oysa bir kuþun uçabilmesi için her zaman iki kanada ihtiyacý vardýr.
Sevgiyi, ilgiyi hep karþý taraftan bekliyoruz mesela.
Ýstiyoruz ki karþý taraf bizi sevsin, bize koþsun, bizi sarsýn sarmalasýn. Mutluluðu yakalamak için biz kendimiz bir adým atmayý ya gereksiz görüyoruz ya da bir lütufmuþ gibi addediyoruz.
Fedakarlýðý hep karþý taraftan bekliyoruz mesela.
Ýstiyoruz ki karþýmýzdaki haklarýndan feragat etsin, haksýz olduðunu kabul etsin. Kendimizin de haksýz olabileceði ihtimalini aklýmýzýn ucundan bile geçirmiyoruz.
Bugün bir eðitim-öðretim yýlýnýn daha sonuna geldik.
Milyonlarca öðrenci karnelerini alacak ve okullarýmýz bir süre sessizliðe bürünecek. Dokuz aydýr süren öðretmen-öðrenci birlikteliði bir süreliðine sona erecek.
Eðitim hareketini sadece öðretmen-öðrenci iliþkisine indirgediðimizde eðitimi "tek kanatlý kuþ" haline getirmiþ oluruz. Birbirini tanýmayan, sadece okulda bilgi aktarýmý için bir araya gelen insanlardan oluþan bir eðitim sisteminin harikalar ortaya çýkarmasýný beklemek ham hayalcilik olur. Bunlar eðitimin tek kanadýný dahi zayýflatan etkenler. Bunlarýn giderilmesi yaralý olan bir kanadý tamir eder.
Eðitimin bir kanadý okul ise diðer kanadý ailedir.
Maalesef bugün diðer kanadý kullanmýyoruz, kullanamýyoruz dahi. Aileler veli toplantýsýnda yýlda iki defa bir saatliðine bir araya geliyor ve bununla yetiniyor. Hoþ, o bir saatlik toplantýya bile katýlmayan ailelerin sayýsý da azýmsanmayacak kadar çok.
Sonuçta eðitimin ikinci kanadý devre dýþý. Hal böyle olunca verimli bir eðitim faaliyetinden bahsetmek neredeyse imkansýzlaþýyor.
Aile-öðrenci(çocuk) birlikteliðinin yerli yerinde ve yeterli olduðunu varsayarak(!) ayrýca aile-öðretmen birlikteliðini de artýrmadýkça, yani ikinci kanadý devreye sokmadýkça saðlýklý bir öðretmen-öðrenci iliþkisi de kurulamayacaðý açýktýr. Ýkinci kanadýn devreye girmesi, ailenin de okulla yani öðretmenlerle daha fazla vakit geçirmesiyle mümkün.
Yaz aylarý ise bunun için bulunmaz bir fýrsat. Üç ay boyunca olmasa bile sadece bir ay, haftada bir ya da iki kere velilerin okula gitmesi ve eðitimcilerle bir araya gelmesi eðitim sistemimizi çok deðiþtirecektir.
Elbette bu buluþmalarda velileri sýnýflara doldurup ders anlatacak deðiliz. Bu bir araya gelmelerde bilgi paylaþýmý esas olmalýdýr. Öðretmenler ve belki bunlara eklenecek uzmanlar; kullandýklarý metotlarý, öðrenciler hakkýndaki görüþ ve fikirlerini, hangi öðrencinin neye yönlendirilmesinin uygun olduðu yönündeki önerilerini paylaþýrken bir yandan da velilerin iletiþim, aile içi eðitim, okul dýþý faaliyetlere yönelik öneri ve imkanlara ulaþma gibi konularda yönlendirilmesine ve hatta eðitilmesine yardýmcý olmalýdýr. Bir bakýma dokuz ay eðitim gören çocuklarýn yerine yýlýn belirli ve sýnýrlý zamanýnda aileler eðitim görmelidir.
Bununla birlikte öðretmenler de bu eðitimde yol ve yöntemlerini gözden geçirmeli, bu buluþmada veliler arasýndaki yetkin kimselerin bilgi ve tecrübelerinden de yararlanýlarak verimli olan uygulamalar saðlamlaþtýrýlýp diðerleri revize edilmeli ve iyileþtirilmelidir. Bu sayede ortaya çýkan etkileþimle, çocuklarýn eðitim hayatý iki kanadý da güçlü þekilde sürdürülmelidir.
Ütopya gibi gelebilir ancak denenemez mi?
Öðrencilerin ebeveynleri ile okul öncesinde geçirilecek bir aylýk sürecin katkýsý sadece öðrenciye deðil topyekûn toplumun kültürel geliþimine katký saðlayacaktýr.
Dijitalleþen dünyada evlatlarýmýzý, öðrencilerimizi sentetik ekranlarýn büyülü gayyasýnda heder ediyoruz. Okul öncesi öðretmen veli buluþmalarý dijital dünyanýn zararlarý ve faydalarý üzerine müzakerelerle birlikte masaya yatýrýlarak çözüm odaklý çalýþmalarýn da önünü açabilir.
Yýlda iki defa veli toplantýsýna katýlan ebeveynler birbirlerini tanýmýyor, evlatlarýnýn arkadaþlarýnýn ailelerinin kim olduðunu bilmiyorlar. Bu bir aylýk buluþmada velilerin birbirleriyle kuracaklarý ünsiyet merkezli sinerji çok büyük kazanýmlara imkân saðlayacaktýr.
Nurettin Topçu öðretmenleri ve öðrencileri geleceðin mimarlarý olarak görmüþ, okullarý da manaya yükseliþ, birliðe yöneliþ (kenetlenme), kaide ve disiplin (aile etkileþimi) olarak tanýmlamýþ. Etrafý duvarlarla çevrili somut bir varlýktan ziyade bir duruþ oluþumunun parçasý olarak sosyal bir yapý olmasý gerektiðini anlatmaya çalýþmýþtýr.
Topçu'nun tercih etmiþ olduðu maarif kavramýný kullanarak; maarifin olmamasý milletin ruhunun olmamasý demektir diyebiliriz. Hangi yönde ilerlediði bilinmeyen ve kutuplaþmýþ bir milletin ruhunun yönü de belirlenemeyecektir. Doðal olarak milleti idare etmek de üstün çaba gerektirecektir.
Ülkenin tamamýnda uygulanacak bu çalýþma neticesinde üzerimize karabasan gibi çöken ideolojik nedenlerden kaynaklý kutuplaþma illetinin de en az seviyeye inmesi umut edilir.
Hasýlý bu buluþmalar geleceðimizin sermayesi olan çocuklarýmýzý öðretmenleriyle birlikte daha yakýndan tanýmamýza katký saðlayacaðý gibi coðrafyamýzýn sosyolojik kültürel dokusunu da daha dirayetli hale getirerek millet olarak kenetlenmemize sebebiyet verecektir.
Yüz yýldýr eðitim kurumlarýmýz ve sistemimizde gerçekleþtirilmeye çalýþýlan ýslahat giriþimleri bütün iyi niyetli ve güzel çalýþmalara raðmen arzulanan neticeyi verememektedir.
Teklifimizin uygulanabilirliðinin zorluðunun bilinciyle birlikte, en azýndan ailelere bakan yönüyle olmasý gerekeni söylemek icap eder: Öðretim kurumu olan okullar kapandý þimdi eðitim kurumu olan aileler devreye girmeli, eski adýyla "talim" yerine "terbiye" yönüne önem verilerek geleceðe, millete ve iyi niyetli güzel çalýþmalara katký saðlanmalýdýr.
Eðitim-öðretim yýlýný tamamlayarak tatile giren ve karne sevinci yaþayan yavrularýmýzý kutluyorum.