Ýbrahim Güneþ
Ýbrahim Güneþ
Tüm Yazýlarý

Acýlara alýþmak

Ýnsanlýk tarihi vahþi katliamlarla, soykýrým ve büyük acýlarla dolu ve ne yazýk ki teknoloji, kültür, sanat alanýnda ne kadar ilerlersek ilerleyelim.

Kimi ülkeler için vahþet bir siyaset ve yaþam biçimi...

Konuyu nereye baðlayacaðýmý merak ediyor olabilirsiniz.

Hemen söyleyeyim.

Bizi Ýsrail vahþetine alýþtýrmak istiyorlar.

Duyarsýz, duygusuz, umursamaz hale gelmemiz en büyük temennileri

19 Aðustos Ýnsani Yardým Günü vesilesiyle paylaþýlan rakamlar aslýnda ne kadar büyük bir travmanýn içinde yaþadýðýmýzý ama ayný zamanda bunu kanýksamaya baþladýðýmýzý da gösteriyor olabilir. Zira Birleþmiþ Milletler, dünya genelinde geçen yýl 280 yardým çalýþanýnýn öldürüldüðünü ve 2023'ün küresel insani yardým topluluðu için kayýtlara geçen en ölümcül yýl olduðunu bildirdi. 2024'ün daha kötü olmasý ihtimali var. Tabii Ýsrail'in uluslararasý hukuku ayaklar altýna alan politikalarýnýn bu süreçte büyük pay oynadýðýný söylemek gerekiyor. Öte yandan acýlara da alýþýyoruz. Birleþmiþ Milletler raporuna göre, geçen yýlýn ilk 5 ayýnda 9,8 milyar dolar insani yardým toplanýrken, yardým miktarý bu yýlýn ayný döneminde yaklaþýk 7,9 milyar dolarda kaldý. Ekonomik daralmanýn da etkisi olmuþtur elbette ama bu süreçte insanlýk artýk mazlumlar, açlýk çekenler, zulüm görenler için elini cebine atma konusunda biraz daha isteksiz hale geldi.

Türkiye ise bu süreçte parlayan bir yýldýz olmaya devam ediyor. Hem ülke olarak bizler hem insani yardým kuruluþlarýmýzla dünya da en çok baðýþ yapanlar arasýnda yer alýyoruz.

Bu bize özgü hasletleri korumak zorundayýz.

Zira Türkiye dünyanýn birçok mazlum coðrafyasýnda hala beklenendir...

HAFTANIN ÖZETÝ

Hani diþimiz aðrýyana kadar nasýl bir acý olduðunu unutuyoruz ya da saðlýðýmýzýn kýymetini ancak kaybedince hatýrlýyoruz.

Türkiye'nin istikrarlý yýllarýnýn aslýnda bize ne kattýðýný zaman zaman hatýrlamakta fayda var. Ben geçtiðimiz bir haftayý özetleyeyim.

Takdirini siz yapýn.

Irak, Suriye ve Yunanistan ve Güney Kýbrýs Rum Kesimi'ne asker yýðan ABD, doðu cephemize de girdi. Ermenistan'a tatbikat bahanesiyle geldi. Askerlerini geri götürmedi. Üstelik de Zengezur Koridoru'na yerleþtirdi. Putin, Azerbaycan'a gitti. Aliyev ile görüþtü.

Libya'da Türkiye'nin katkýlarýyla 4 yýldýr devam eden sessizlik çýkan çatýþmalarla bozuldu. Darbeci General Hafter, BM'nin tanýdýðý Dibeybe hükümeti ile mutabakatý iptal ettiðini duyurdu. Yani iç savaþ tamtamlarý çalýyor.

Önce Rusya Ukrayna'ya saldýrmýþtý. Þimdi Ukrayna Rusya topraklarýnda savaþýyor. Kursk cephesinde Ruslar sürekli olarak toprak kaybediyor. Öyle ki Donbass bölgesinde bir yýlda ele geçirdiði topraðý Kursk Bölgesinde bir haftada kaybetti.

Ýsrail, Lübnan'a saldýrýyor. Hizbullah karþýlý veriyor.

Ýran eli tetikte bekliyor. Her an daha büyük bir yangýn çýkabilir.

Irak ve Suriye'nin durumu zaten ortada. Türkiye Baðdat yönetimi ile imzaladýðý terörle mücadele mutabakatý ile Irak'a destek olmaya çalýþýyor. Yani aslýna bakarsanýz Türkiye bir ateþ çemberinin içinde çöldeki vaha misali parlýyor. Aðustos ayýnda Antalya'ya gelen turist sayýsýnýn 10 milyonu geçmesi anlamak isteyen için çok önemli bir mesaj. Zira geçen yýlýn rakamlarý þimdiden yakalandý. Yani turistler güven içinde Türkiye'ye geliyorlar. Biz baþýmýzý yastýða huzurla koyabiliyoruz. Düþünün bir dönem Türkiye'de cirit atan teröristler þimdi ancak paramotorla intihar görevi gibi eylemlerle sýnýrý geçip Þýrnak'a ulaþmaya çalýþýyor. Akýncý TÝHA teröristleri havada belirliyor. Atak helikopteri ile yere indikleri anda etkisiz hale getiriliyorlar. Gabar'da üretim artýyor. Karadeniz doðal gazýnda üretim hedefini 60 milyon metreküpe kadar çekiyoruz... Yani sözün özü bulunduðumuz coðrafyada nasýl zorlu þartlarda mücadele ettiðimizi unutmadan biraz daha sabýrla sorunlarýmýzý aþmaya odaklanmamýz gerekiyor.

GERÇEK SÝYASET

Orman yangýnlarý yüreðimizi yaktý.

Yeþil Vatan'ý korumak için insan üstü bir gayret ortaya konuldu.

Ýzmir Karþýyaka'daki yangýn söndürüldü.

Hükümet, evleri yanan vatandaþlarýn yaralarýný sarmak için hemen iþe koyuldu. Cumhurbaþkaný Erdoðan, yangýnzedelerle görüþtü.

Erdoðan, "Kýsa zamanda bunlarla ilgili gerekli adýmlarý atacak ve bir an önce yeni evlerine, yeni konutlarýna tüm kardeþlerimizi kavuþturacaðýz. Bu konuda ilgili arkadaþlarým çalýþmalarýný sürdürüyorlar." dedi. Yaptýklarý yapacaklarýnýn teminatý elbette. Deprem bölgesinde "engelleniyoruz" diye feryat eden CHP'lilerin kaç kalýcý konut yaptýðýna bakýn ne demek istediðimi anlarsýnýz. Neyse konuyu daðýtmayalým. Yangýn gündemiyle devam edelim.

Peki 3 günde 70'ten fazla yangýný söndürenleri yerden yere vuran CHP'liler ne yaptý? Yine yetki istiyorlar. Ne için derseniz hemen söyleyeyim. Yangýn söndürme filosu kuracaklarmýþ...

CHP Genel Baþkaný Özgür Özel, "Yetki verin, filo kuralým!" dedi.

Burada ilginç olan ayný açýklamayý üç yýl önce bir önceki CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu da yapmýþtý. Hatta o dönem toplanan paralarýn sonra festival için harcandýðý iddiasý ortaya atýlmýþtý. Yani sözün özü; CHP'de en azýndan bu anlamda deðiþen bir þey yok.

Deðiþim demiþken Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný Ekrem Ýmamoðlu, CHP Ýstanbul Ýl Baþkanlýðý'nýn 'Tüzük Kurultayý Çalýþtayý'nda, "CHP deðiþecek ve Türkiye de deðiþecek. Bu sürecin baþka bir sonucu olmaz, olamamalýdýr" dedi. Bir belediye baþkanýnýn tüzük kurultayý niye üstüne vazife sorusu bir kenara, CHP'de deðiþmesi istenen yine koltuktaki isim mi, yoksa DEM'lenme sürecinin hýzlandýrýlmasý mý yakýnda göreceðiz?

Zira deðiþim sözü de biraz eskimeye baþladý sanki ne dersiniz?