Bazý yapýlar vardýr, oraya sadece girebilirsiniz, ama isteseniz de çýkamazsýnýz. Bu örgütlerde üyelik ömür boyudur. Mafya böyledir, suçta kader birliði etmiþ; bildikleri arkadaþlarýnýn ölüm fermaný olabilecek örgütlü suç yapýlanmalarýnda da böyledir. Terör örgütlerinde de örgütten ancak ölümle ayrýlabilirsiniz. Hatta öldüðünüzde bile tabutunuz onlarýndýr.
Bir kere suça öyle bir batarsýnýz ki o bataktan çýkmanýz, o sarmalý kýrmanýz imkânsýz gibi bir þeydir. Kararlarý sorgulayamazsýnýz, size ne emir verilirse, örgütünüz ne karar almýþsa onu eksiksiz yerine getirmeniz boynunuzun borcudur. En ufak bir sorgulama emaresi, en ufak bir þüphe yaðlý urganý boynunuza dolar. Böyle yapýlanmalarda ufacýk bile olsa liderliði sorgulamaya müsaade edilirse yapý çözülebilir. Bu nedenle ‘aklý karýþýklar’ önce riskli eylemlerde deðerlendirilir, eðer bu da kâr etmeyecekse sorgulanýp ‘ihanet’ suçu ile yaftalanýrlar. Elbette sonlarý da ölüm olur. PKK’nýn bu þekilde hayatýna son verdiði pek çok militan ve sempatizan vardýr.
***
Yüzlerce PKK/KCK mahkûmunun ve sanýðýnýn gerçekleþtirdiði açlýk grevlerini bu arka planý dikkate alarak deðerlendirdiðimiz zaman grevin PKK’dan habersiz ve onun emri olmaksýzýn düzenlenmesinin imkânsýz olduðunu anlarýz. 600’den fazla kiþinin düzenleyeceði bir eylemi Kandil’in bilmemesi, emrin oradan çýkmamasý imkânsýzdýr. Baþka bir deyiþle ortada bir hapishanenin koþullarýný beðenmediði için veya haksýzlýða uðradýðý için devleti protesto eden bireyler deðil, PKK terör örgütünün bir emri vardýr. Örgüt, týpký intihar saldýrýlarýnda olduðu gibi, týpký okullarýn yakýlmasý eylemlerinde olduðu gibi, týpký polis ve askerleri tuzaða düþürüp katletme emirlerini verdiði gibi burada da kendi sempatizanlarýna ve yakalanmýþ üyelerine ‘ölün’ emrini vermektedir.
Bu baðlamda ‘açlýk grevi’ bir tür intihar saldýrýsýdýr. Örgüt bu kez baþkasýný deðil de, “kendinizi öldürün” talimatýný vermektedir. Böyle bir intihar saldýrýsýnýn ilk kazanýmý uluslararasý kamuoyunun sempatisi olacaktýr. Ýkinci olarak Türk kamuoyunda mesele olabildiðince terör sorunu olmaktan çýkarýlýp, ‘insani bir boyut’a çekilecektir. Ayrýca olasý ölümlerin tek sorumlusu haline getirilecek olan Hükümet de mevcut mücadele stratejisini askýya alacak ve PKK ile, bulduðu ilk masaya oturacaktýr. Terör örgütünün hesabý bu þekildedir.
***
Diðer taraftan ise örgüt silahlý saldýrýlarýný hiçbir þekilde durdurmuyor. Yani bir yandan yüzlerce sanýk ve mahkûm açlýk grevi yapýyor, adeta intihar ederek terörü insani göstermeye çalýþýyor; diðer taraftan ise terör örgütü okullarý ve iþyerlerini yakmaya, güvenlik güçlerini katletmeye, büyükþehirlerde büyük patlamalar düzenleme çabalarýna devam ediyor. Buradaki hedef açýk, Türk toplumu ve devletinin saðduyusu, mantýðý ve sabrý tüketilmek isteniyor. Türkiye “yeter artýk, nasýl bitecek bitsin, ben her þeye razýyým” demeye getirilmeye çalýþýlýyor.
Açlýk grevi yapanlarýn taleplerine gelirsek, aslýnda bir örgütün emriyle yapýlan ve kiþilerin kendi iradelerinden genelde kopuk olan bu eylemde o taleplerin hiç konuþulmamasý lazým. Çünkü buradaki hedef açlýk grevi vesilesiyle bu talepleri konuþturmak ve buradan maðduriyet üretmek. Buna raðmen taleplere baktýðýmýzda yargýda anadilde savunma konusunda olumlu geliþmeler var. Ben de dâhil pek çok yazar-çizer bu hakký sonuna kadar savundu. Anadilde eðitim de cezaevlerinde açlýk grevi yaparak elde edilebilecek bir hak deðil. Öcalan’a tecridin kalkmasý, hatta hapisten çýkarýlýp ev hapsine alýnmasý ise PKK’nýn rutin talepleri. Eðer açlýk grevi ile Öcalan dýþarý çýkacak idiyse bu grevler neden 10 yýl önce yapýlmadý da Öcalan boþu boþuna hapishanelerde yatýyor?
Bana sorarsanýz yaþananlarýn PKK tarafýndan Hakkâri’de düzenlenen intihar saldýrýlarýndan hiçbir farký yok. PKK gerekirse aðýr bedeller ödeyerek dýþarýda yakaladýðý fýrsatý içeride kazanca çevirmenin derdinde. Olan ise yine garibanlara oluyor. Öcalan ve Karayýlan sýcak yemeklerini afiyetle yerken birileri açlýktan ölüme koþuyor...