"Donald Trump'ýn endiþe uyandýran diriliþi ve ezici zaferi, yerleþik düzene karþý uzun süredir birikmiþ bir isyanýn zirvesini oluþturdu. Demokrasi ya da özgürlüðün kýrýlganlýðýna dair hiçbir uyarý, 20. yüzyýl felaketlerine yapýlan hiçbir atýf ya da Trump'ýn diktatörlere olan sempatisi, bu dalgayý durduramadý."
Bu satýrlar, The New York Times yazarý Roger Cohen'in Amerika seçimleri üzerine kaleme aldýðý "The Long Global Trail of Resentment Behind Trump's Resurrection" baþlýklý yazýsýnda yer alýyor.
Anlaþýlacaðý üzere O da Trump'ý bir anomi olarak görüyor.
Fakat bir noktada benim son zamanlarda sýk sýk dile getirdiðim gibi tarihi bir döngüden bahsediyor, bir baþka deyiþle tarihin derinliklerine, yani Birinci Dünya Savaþý'ndan önceki döneme atýf yaparak bugünkü olaylarý analiz ediyor.
Kim ne derse desin, bugün yapýsal analizlere daha çok ihtiyacýmýz var.
Ama baþka bir þey daha var... Roger Cohen'e göre, Trump'ýn seçilmesi "demokrasinden çok kapitalizmin yayýlmasýna tepki" olarak okunmalý.
Gerçekten ilginç konulara deðiniyor Cohen.
Diyor ki... "Trump 2016'da kazandýðýnda var olan tehlikelerden çok daha fazlasý þimdi mevcut. 1945 sonrasý düzenin büyük ölçüde sona erdiði bir dünyada, Avrupa ve Orta Doðu'da savaþlar devam ediyor. Bu savaþlar yayýlýyor ve sona erdirme çabalarý etkisiz kalýyor."
"Ama" diyor, "bütün bu karmaþaya, Trump'ýn ilk döneminde en üst düzey yardýmcýlarý tarafýndan neredeyse oybirliðiyle kaotik, fevri ve yüksek riskli olarak tanýmlanan dýþ politika yaklaþýmý eklenecek."
Cohen, bir hayal kýrýklýðý yaþýyor, çünkü dediðim gibi o da "Trump'ý sistemin anomisi olarak öngörülemez" olarak niteliyor. Oysa, ben, biraz önce belirttiði çerçevede yapýsal bir analiz yaptýðýmda ABD'nin kurguladýðý düzenin baþlý baþýna bir sorun olduðunu düþünüyorum. Dolayýsýyla -her ne kadar oligarklar karþý çýksa da- demokrasi perdesiyle üzeri örtülen oligarþik sistemin zorunlu sonucu Trump gibi öngörülemez birinin seçimi kazanmasý.
Bir kere daha þunun altýný çizeyim...
Yüz yýllýk okuma ile en azýndan ABD'nin 48 sonrasý þekillendirdiði dünyanýn sonuna geldik. Burada yine belirteyim, ben ABD'nin mutlak çöküþünden bahsetmiyorum. Benim dediðim dünkü sistem deðiþmek zorunda ve görünen o ki, siyaset her ne kadar eski alýþkanlýklarýný sürdürüp ayak diretse de tarihi okumalarý iyi yapabilen, dünya birikiminin üzerine akýl yürüten bütün imparatorluk aydýnlarý gibi Amerikalý analistler de yeni bir sisteme, gerçekçi bir düzene ihtiyaç olduðunun farkýndalar. Bizim günün ötesine gitmeyen analizlerimizden maada onlar, sorunun kaynaðýna iniyorlar. Ama yine de çok endiþeliler. Hatta çaresizlik duygusu analizlerine yansýyor. Yeni bir düzen tesis edilemezse, içeride büyük bir çatýþma beklentisi endiþelerini daha da artýrýyor.
Endiþe demiþken...
Donald Trump, Atlantik'in bu tarafýnda da büyük endiþe meydana getirdi. Almanya Dýþiþleri Bakanlýðý Devlet Sekreteri Thomas Bagger "Bu sefer Trump'ýn seçilmesi bir kaza deðil, Amerika'nýn ne olduðu ve ne istediðinin açýk bir ifadesi olduðu için þok daha derin" diyerek bu endiþeyi tezahür ettiriyor söz gelimi.
"Trump'ýn dünyasýnda nereye yöneleceðimiz belirsiz." diyen Bagger "Bir ulus olarak, her ülkenin sadece kendi çýkarýný gözettiði bir dünya ile baþa çýkacak bir yolumuz yok!" sözleriyle de Avrupa'nýn daðýlma sürecinin çok uzak olmadýðýný da ifade ediyor.