“Adalet bize hiç uðramadý”

Yazý baþlýðým, dünkü Doðru Haber gazetesinden. Gazete, 17 yýldýr cezaevinde olan yazar Bilal Yararlý’nýn mektubundaki baþlýðý manþete taþýmýþ. Cezaevinde 6 kitap yazan Yararlý, þu an zindanda olan 300’den fazla 28 Þubat maðdurundan biri. O dönemin maðduru ama bu dönemin de maðduru. Zindanda olan diðer maðdurlar gibi. Hâdisenin acý tarafý þu ki, zindandaki 28 Þubat maðdurlarýna zulmedenler iktidardan düþse de maðduriyetler devam ediyor; hem de artarak!..

Yararlý mektubunda, cezaevlerine atýlan FETÖ’cüler yüzünden kendilerinin nasýl maðdur olduklarýný, geçmiþi de hatýrlatarak yazmýþ. Mazlumlarýn sesini duyurmaya vesile olmak gayesiyle mektubu, yer darlýðý sebebiyle kýsaltarak veriyorum. Tamamýný okumak isteyen Doðru Haber’in sitesinden mektuba ulaþabilir:

“O zamanýn emniyetini bilirsiniz, her türlü iþkence vardý. Delilden suçluya deðil suçludan delile gidilirdi. Çoðunlukla delil ihdas edilirdi. Gözaltýnda ne avukat ne de bir yakýn akrabayla görüþme imkânýmýz oldu. Hukuksuzluklarý sýralasam bir liste çýkar. Bize müebbet ceza veren Devlet Güvenlik Mahkemesi, AB standartlarýna uymadýðý için kapatýldý ancak verdiði ceza onandý. (…)

Ergenekon maznunlarý (Kararý kesinleþmiþ mahkûm. YK) için Anayasa Mahkemesi’ne baþvuru hakký verildi ve çýktýlar. KCK dahi “FETÖ’nün bir oyunuydu” denilip nicelerini salýverdiler. Biz hep öyle kenarda kaldýk. Adalet bize hiç uðramadý. Eþitliðe razý olduk o da kapýmýzý çalmadý. Ýnsan en azýndan ‘suçlu’lara karþý eþit davranabilirdi. Geçen aylarda hýrsýzlýk, gasp gibi bazý suçlarda yarý yarýya indirime gidildi ve cezaevleri boþaltýlmaya çalýþýldý. Kimse de neden ‘suçlu’lar arasýnda ayrým yapýyorsunuz sorusunu sormadý. Sizce bunda bir tuhaflýk yok mu? Biliyor musunuz bugün FETÖ’den içeri girenin Anayasa Mahkemesi’ne baþvuru hakký var; ama benim yok. Öyle bir adalet ki geriye iþlemiyor.

FETÖ soruþturmalarýyla ortaya çýktý ki, bizim iddianamelerimizi onlarýn savcýlarý hazýrlamýþ, müebbet cezalarýný mahkeme hâkimleri istemiþ, Yargýtay’daki abileri de onaylamýþ. Açýk deliller ortada, yine de týk yok. Þüphede dahi asýl olan maznun lehinde karar vermek iken açýk delillere raðmen yeniden yargýlanma hakký bize verilmiyor. Yerel mahkemeye dilekçe yazýyoruz ”Hakkýndaki karar kesinleþmiþ, beni meþgul etme diyor.” Anayasa Mahkemesi “Bana baþvurursan sana ceza keserim.” diyor. (…)

Cezaevi þartlarýnda birçok konuda eþitlik tanýnýyor, FETÖ nedeniyle ard arda kararnameler çýktý, birçok konuda kýsýtlamalar oldu. Telefon, görüþ vb. haklarda terör suçlusu olmamýz nedeniyle FETÖ ile ayný muameleyi görüyoruz. Hakikaten eþitlik saðlanýyor! Bakýnýz geçenlerde kararname ile “Terör suçundan cezaevinde olanlar hiçbir sýnava giremez.” denildi ve eþit þekilde bize de FETÖ’ den içeri girenlere de uygulandý. Eðitim hakký bir yana bir tarih sýnýrlamasý getirilebilirdi oysa. FETÖ’den içeri girenler henüz yeni baþvurularda bulunmuþlardý. Bizim arkadaþlarýmýz yýllardýr okuyorlardý. Bir arkadaþýmýz ilahiyatýn son yýlýndaydý. Okul hayatý bitti. Biri de iki yýllýk bir bölümü okuyordu, o da boþa kürek çekti. Daha vahim bir örnek vereyim. Þerafettin Aslan adýndaki arkadaþýmýz cezaevleri þartlarýnda Ahmet Yesevi Üniversitesi uzaktan eðitimle Bilgisayar Mühendisliðini kazandý. Bunun için binlerce lira para ödedi. Ankara’ya kadar gitti. Gurbet cezaevlerinde okumaya çalýþtý. Son yýlýný okurken kararname ile onu memleketindeki cezaevine gönderdiler. Bu kadar basit.

Biz dahi alýþtýk, “Belirtmeye, yazmaya gerek yok. Ýlgilenen olmaz “ deyip kenara atýyoruz. Yani bizim 28 Þubat þartlarý devam ediyor.”