Adalet Haným’dan Mektup Var

Adalet Aðaoðlu’ndan mektup var, ancak sadece Meclis Baþkaný’na veya Baþbakan’a deðil, tüm meclise ve özellikle aklýmýza ve vicdanýmýza hitap ediyor.

Ýki yýl önce yeni anayasa süreciyle ilgili çalýþmalara baþladýðýmýzda “Yeni Anayasayý görmeden ölmeyeceðim iþte!” demiþti. Referandumu, cuntacý, darbeci, tek partici ve ittihatçý düzenden kurtulmanýn ve demokratik bir anayasaya ulaþmanýn imkaný olmasý nedeniyle çok önemsemiþti. Birlikte yumurta saldýrýlarýna maruz kaldýk. Yýlmadan Yeni Anayasa Platformu toplantýlarýna katýldý, katkýsýný her fýrsatta sunmayý ihmal etmedi, pek çoðumuzdan daha fazla bu sürece katký saðladý. Bizimle Anayasa çalýþmasý çerçevesinde yollara düþmekten kaçýnmadý.

Hem entelektüel olarak, hem de halktan biri olarak mücadele etti. Artýk halkýn nasýl bir anayasal düzen istediðini görüyor. Yýllardýr sürdürdüðü demokrasi mücadelesinde halkýn Ankara’nýn, geleneksel siyasal elitlerin ve militarist aktörlerin çok ilerisine geçerek yeni bir anayasal düzen talep ettiðini görüyor. Halkýn iradesi benim iradem diyor ve iradesine sahip çýkýyor... Baþka türlüsü mümkün mü?

Halkýn iradesini reddeden yüz yýllýk düzen toplumsal barýþý ve geleceðimizi zehirledi. Kemalizm dediðimiz “güler yüzlü frankoculuk” geriletilmiþ olsa da tüm araç ve yöntemleri yerli yerinde duruyor; dindarýn, muhafazakarýn, liberalin, gayrimüslimin haklarýný tehdit ediyor. Ama trajik bir þekilde Kemalistlerin özgürlüklerine de, Kemalistler halen fark etmese de, tehdit oluþturuyor. Adalet Haným kendi iradesine sahip çýkarken, aslýnda hepimizin iradesine sahip çýkýyor... Bu nedenle köþemin geriye kalaný Adalet Haným’ýn (kýsaltýlmýþ) mektubuna ayrýlmýþ durumda...

Ýrademe Sahip çýkýyorum

“TBMM Baþkaný, Sayýn Cemil Çiçek,

Efendim ben, þiir, oyun yazarý, roman, hikâye, deneme, aný, günlük gibi edebiyatýn hemen bütün türlerinde kýrka yakýn kitabý olan bir yurtdaþýnýzým.

Askerî darbelere karþý oluþum, eserlerimin içeriðinden olduðu kadar 65 yýllýk yazarlýk hayatýmda yönetim sistemimizdeki adaletsizlik, ayrýmcýlýk, tek tiplik’çilik, topluca faþizan zihniyete muhalif duruþumdan da bellidir. Öyle ki, 12 Eylül Anayasasý’na toplumun üstünde baskýyla korku yaratýlarak yüzde 50’nin üstünde bir “kabul” oyu elde edildiði günlerin tam içindeyken bile buna açýkça: “Hayýr! Bu Anayasayý kabul etmiyorum!” sesi yükseltmiþ kiþilerden biriyim. AKP’nin son seçimler sýrasýnda parti baþkanýnýn (Baþbakanýmýzýn): “Demokratik bir Anayasa yapacaðýz! Bunu bu sefer mutlaka millet yapacak!.” gibi bir sözveriþinin peþine takýlmýþlýðým da buradan doðmakta. Bu umut özellikle de kendime karþý duyduðum bir mecburiyetten ileri gelmektedir.

***

... Sizlere bunlarý bir kuruluþun, bir grubun ya da odalarýn ortak görüþleri olarak açýklamýyorum. Bütünüyle toplumumuzun bir kiþisi, bireyi olarak seslenmekteyim. Ancak ortaklaþa bir yaklaþým olarak þu her þeyden önemli: Yukarýda altýný çizerek belirttiðim anlayýþ çerçevesindeki Ýrademe Sahip çýkýyorum. 1923 ‘doðumlu’ Türkiye Cumhuriyeti devletinin süregeldiði 80 yýl içinde vesayet sistemi altýnda yaþatageldiði toplumu büyük deðiþimlere uðradý. Toplum bütün iç ve dýþ koþullarýn etkisi altýnda ‘yaþadýkça’ deðiþti. Fakat ülkeyi yönetmenin tek baþýna kendisine ait olduðu zihniyeti taþýyan devlet, toplum katmanlarýnýn vergisini toplayýp da bu geliri hasýl edenlerin yararlarýna kullanacaðý yerde ‘Dýþ düþman/Ýç düþman’-lardan doðabilecek tehlikeler mazeretine sýðýnarak bu ‘milli geliri’ hem de fazlasýyla silahlara yatýrmaya yatkýn anlayýþý neredeyse hiç deðiþmedi.

Bu gerilimin yarattýðý huzursuzluk hýzlý bir deðiþimin kýþkýrtýsýyla toplumun uyanýþýný saðladý ve iþte bugün neyse nihayet gelebildik böyle bir devlet sistemini deðiþtirmenin eþiðine: Bu eþikten atlamanýn tarihî zamanýna... Bu kadar kritik bir anda þu eþikten atlama ihtiyacýnýn en açýk göstergesi de yeni bir anayasa için yapýlan referandumun sonucu. Yurtdaþlarýn çoðunluðu sistemin deðiþimine ‘evet’ demiþ oldular, fakat aslolan bu ‘kabul’lerin içeriðinin ne derece samimi, ne derece gerçek olduðu sorunu. Eninde sonunda bunu arayýp bulma görevi TBMM’ye verilmiþ bulunmaktadýr. Yani Türkiye’nin tarihinde ilk kez referandum sonucu bir ‘toplum sözleþmesi’ yapýlmýþ oldu. Nitekim TBMM Baþkanlýðý bünyesinde de toplumsal talepler toplanmaya devam etti. Etmekte... Anlaþýldýðý kadarýyla toplumun tek parti diktatörlüðünden, açýkça darbe anayasalarýnýn dilinden, sistematiðinden, kurgusundan, ideolojik referanslarýndan uzak bir anayasal düzen istediði ortaya çýkmýþ bulunuyor. Yani toplum, sistem deðiþmeden, yine eski sistemin ‘özgürlük sözü’ vermesiyle sýnýrlý bir deðiþim anlayýþýný reddediyor...

***

Bakýnýz ‘Türk’ gibi ýrkî bir göndermeyi kullanmamaya ‘ vatandaþ’ gibi militer bir göndermeye Yeni Anayasa’mýzýn üslubu içinde yer vermeme hakkýnda epeyce düþünmüþ bulunmaktayým. “Türkiye Cumhuriyeti toplumu”, “Türkiye’nin insaný, kiþisi” gibi belirlemeler neyimize yetmemekte acaba? Yine þuna da dikkatinizi diliyorum: ‘Vatandaþ’ belirlemesi Ýttýhat-ý- Terakki zihniyetine iyi cevap vermekte. Onun yerine kullanýlabilecek ‘Yurtdaþ’lýk kavramý ise insanda memleketinde, evinde, yuvasýnda , ‘ailemsi’ bir toplulukla birlikte yaþandýðý duygusu yaratýyor. Yumuþak ve ýlýman.

Yeni Anayasamýzda bu böylece itiraf edilmeli. Buradaki bu eklentim aslýnda hiç de gerekli deðildi. Toplumumuzun yukarýda belirlediðim þekilde somutlaþtýrdýðý ortak payda ve sözleþme arzusu benim de irademi yansýtmaktadýr. ...birey kimliðimle Anayasa Uzlaþma Komisyonu’ndan toplum sözleþmesi ekseninde Türkiye’nin pýnl pýrýl YEPYENÝ demokratik anayasasýný önümüzdeki seçimlere kalmaksýzýn hazýrlanýp yazdýrýlmasýný istiyorum.

Ankara’da ne kurumlarýn, ne siyasi partilerin, ne de akademisyenlerin bizim (ve benim) irademizi bir kenara atan, eski düzenin cilt ve süslemelerle ‘yeni’ diye sunulmasý niteliðinde, özetle doðan görünümlü þahin konseptini aþmayan bir anayasa üretmesini hiçbir surette kabul etmiyorum. Tekrarlayayým: Tek parti diktatörlüðü veya cunta anayasalarýnýn ortaya koyduðu düzeni tasfiye etmeyen bir anayasa YENÝ olamaz.

Sizler milletin vekilisiniz; ancak milletin kendisi deðilsiniz. Anayasa konusunda söz yalnýzca milletin olmalýdýr. Baþbakanýmýzýn sözveriþi lâyýkýyla yerini bulmalý. Adaletli, eþitlikçi yeni bir anayasa yolculuðumuzda Sizler yalnýzca onu metne dönüþtürmekle sorumlusunuz; yetkili deðilsiniz. Saygýlarýmla”