"... Ve diri diri topraða gömülen kýz çocuðuna, suçun neydi diye sorulduðunda...' Diyor Kur'aný Kerim...
Kýz doðdu diye çocuklarýný derhal topraða gömmek þeklindeki o berbat geleneði yýkmýþ bir Peygamberin ümmetiyiz biz. Resulullah (sav); "ben kýzlar babasýyým' diye takdim ederdi kendisini ve kýzý Fatýma'yý her geliþinde, ayakta karþýlardý... Sýk sýk "Fatýma, benden bir parçadýr...' diye tekrar ederdi. O, kýzlarýn ve kadýnlarýn kötü giden talihini, insanlarý sorumluluk bilincine davet eden tebliði ile kýzlar ve kadýnlar lehine çevirmiþtir. "Cennet annelerin ayaklarý altýndadýr' demiþtir. Veda Hutbesinde ümmetine, kadýnlara iyi davranýlmasýný nasihat etmiþtir. Kadýnlar, evli olduklarý eþlerine Allah'ýn emanetidir, onlara asla kötü muamele edilmeyecektir...
Güzel ahlaký tamamlamak üzere gönderilmiþ bir Rahmet Peygamberiydi o, alemlere Rahmet olarak gönderilmiþti. Onun vasiyeti, iman ve güzel ahlaktýr. Acaba, bu güzelliði, ihsaný, vakarý ne kadar farkýndayýz? Herkesin baðýra baðýra konuþtuðu, kibirden heykelleþtiði, herkesin her þeyi bildiði, ama birbiriyle hep sürtüþtüðü, herkesin herkesle azýlý birer rakip olduðu, güce tapan gündemiyle, zorlu bir girdabýn içinde dönüp duruyoruz...
.........................................................................
Bu arada; 6 yaþýndaki küçük bir çocuðun evlendirilmesi olarak gündeme düþen, çocuk istismarý haberi hepimizi þoke etti. Ýnsanýn beyni yanýyor, uykusu kaçýyor... Gerek yazýlý-görsel medyada, gerekse sosyal medyada çokça konuþuldu, hukukçularýn konuþma-yazýþma gruplarýnda çokça ele alýndý... Feci sarsýcý bir haber.
Toplumsal gündemin bu kadar odaklandýðý ve tansiyonun her geçen gün arttýðý böyle bir olayda, adli safahat özenle hýzlandýrýlmalý, neticeden kamuoyu haberdar edilmeli, suçlular derhal cezalandýrýlmalýdýr...
Duayen bir hukukçu olarak bilgisine, tecrübesine güvendiðim üstadlarýmýzdan Av. Muharrem Balcý beyefendi, konu ile ilgili görüþünü soranlara; "görülmekte olan bir dava hakkýnda henüz bir yargýlama yokken veya yeni baþlamýþken, sýrf iddialara ve iddianameye bakarak yorum yapmanýn ne kadar tehlikeli, hukuka ve insan haklarýna aykýrý olduðunu, akabinde linç kültürü oluþturduðunu bilenlerdenim' diye uyarýda bulundu. Ve bir örnek ceza davasý inceleme raporuna dikkatlerimizi çekti...
Örnek raporda, Bircan ve Celal Baþak çifti, 2002'de baþlayan kasten adam öldürme konulu davalarýyla, 2011'de Yargýtay tarafýndan onanan beraat kararýna kadar yaþadýklarý serencamý, Mazlumder Ýstanbul Þubesi avukatlarýna anlatmýþlar. Gözaltýna alýnýþ süreçlerinden tutuklu olarak yargýlandýklarý süreçler de dahil (40 ay tutuklu kalmýþlar), uðradýklarý kötü muamelelerden ve özellikle medyada yer alan þoke edici cinayet haberlerinden þikayetçi olmuþlar. "Cinayete kurban giden kiþiyi ben öldürdüm, suç aletini de falanca yere gizledim' diye mektup yazan bir baþka mahkum olmasa, belki de suçsuzluklarýný hiç kanýtlayamayacaklardý... Çünkü maktulün, yüzünde diþ ýsýrýðý izleri vardý, gerçi býçaklanarak öldürülmüþtü ama yüzü de vahþice ýsýrýlmýþtý... Ve bu diþ izlerinin Bircan Baþak'a ait olduðu þeklinde bir adli týp raporu bile vardý. Lakin ilerleyen safhalarda alýnan tükürük svaplarýnýn, cinayeti iþlediðini itiraf eden diðer kiþiye ait olduðu ortaya çýkacaktý. Adli týp raporunun özensizce hazýrlandýðý sonucu çýkacaktý... Bu arada, basýnda isimleri "ýsýrýk katilleri'ne çýkan Baþak çiftinin üç çocuðu, anne babalarý hapse girdikten sonra çok feci koþullarda yaþamak zorunda kalmýþlar, anne-babalarýndan dolayý dýþlanmýþlar, hor görülmüþler, her yerde kötü muamele görmüþler, sara hastasý olan küçük çocuða prosedür çerçevesinde yeþil kart bile çýkartýlamamýþ, 3 yýl içinde hastalýðý epey artmýþtýr...
Ama 40 ay sonra ortaya çýkan lehte deliller ve ihbar sonrasýnda beraat gelmiþ. 2002'de açýlan dava, 2011'de Yargýtay'ýn beraat kararýný onaylamasýyla sona ermiþtir...
................................................
6 yaþýndaki çocuðun evlendirilmesi gibi vicdanlarýmýzý kanatacak, ruhumuzu örseleyecek melun bir haberden sonra hepimiz barut fýçýsýna döndük. Herkes birbirini suçlamaya baþladý. Bu kaotik ortam, linç kültürünü devreye sokarak, tarikatlar, dini cemaatler, sosyal gruplar töhmet altýna itildi, itilmektedir...
Her kim 6 yaþýndaki bir çocuðu istismar ettiyse, o çocuðun istismarýna göz yummuþ ise, Allah onlarýn cezasýný versin! Ama buradan yola çýkarak Kur'an Kurslarýný, camileri, tarikatlarý, mütedeyyin kesimi linç etmeye de kimsenin hakký yoktur...