Geçen hafta Star Gazetesi’nde yayınlanan ve İstanbul yerel medyasının fazla ilgi göstermediği haberde, şike davasında ifade veren gizli tanığın anlattığı şeyler beyin jimnastiği yapmayı sevenler için oldukça ilginç ifadelerdi. Medya bu önemli haberi görmüyor ama Allah var, bazılarının hakkını teslim etmek gerekiyor.
Şike sürecinin en başındaki görüşü “İş bildiğimizden de vahim” noktasından “Adamlar içeride boşuna yatıyor” kanaatine kadar geldi. Bu süreçte medyanın aklama-paklama faaliyetlerini asla göz ardı etmemeliyiz. Tarih bunları da yazacaktır; bundan eminiz.
Şike davasında yargılananların sözde mağduriyetini ve mahkeme salonlarında ki gözyaşlarını yazarak PR çalışmasının değirmenine su taşıyanların tavrını anlamak mümkün değil. “Konu darbe olunca ciddi ama konu futbol olunca sulandırılmaya müsait mi?” oluyor diye sormadan edemiyor insan. Görmeyen, bilmeyen de sanır ki; sadece şike suçlaması ile yargılananların çocukları var ve sadece onların çocukları babalarını özlüyor. İşi dramatize ederek medya üzerinden halka sunmak işi sulandırmaktır. Darbe teşebbüsleri ile ve halk iradesine karşı eylemlerin kumanda merkezleri olma iddiası ile paşasından erine, gazetecisinden siyasetçisine kadar onlarca insan tutuklu olarak yargılanırken empati yapmayanlar, konu tuttukları takımlar veya A.Y. olunca neden empati kralı oluyor, anlayan beri gelsin. Ben bu zor sorunun ‘Türk tipi aydın’lardan birine, mesela Cengiz Çandar’a sorulmasından yanayım.
Konu ile ilgili son sözümüz de şudur: Türkiye’de futbol üzerinden zedelenen adalet duygusu derbilerde localarda maç izlemekten daha önemlidir.
Sporun dili ile söylersek; “Adaletspor, Locaspor’a kurban edilmesin”...
Yerel Medya Teröristleri ve hakkın teslimi
TS-FB maçının ardından devletin TV’si?TRT’de yayınlanan bir spor programında İstanbul Yerel basınında müdür olan bir arkadaş “Yerel medya Trabzon’da terör yayını yapıyor” mealinde sözler sarf etmiş. Trabzon yerel medyasının yarattığı terörden (!) mağdur olan S.A.Ç. beyefendiye sormak lazım: Sinan Engin, Hürriyet’e A.Y. talimatı ile manşet attırırken veya Ömer Güvenç, gizlice izlediği GS taktik idmanındaki kadro bilgilerini FB yöneticilerine sızdırırken İstanbul yerel medyasına ve size göre “Milli Görev” mi ifa ediyordu?