Adana Mutabakatı cemile mi tuzak mı?

Başkan Erdoğan’ın geçen hafta Moskova’ya yaptığı çalışma ziyareti Suriye meselesi için de büyük önem taşıyordu. 

Akkuyu, Tük akımı, S-400, vize ve benzeri konuların yanı sıra, ABD’nin çekilme kararı ve güvenli bölge önemli gündem maddeleriydi. 

Fakat gündeme Rusya’nın Adana Mutabakatı’nı hatırlatması oturdu. 

*** 

1998’de Türkiye ile Suriye arasında imzalanan Adana Mutabakatı, Suriye yönetiminin PKK ve uzantılarının kendi topraklarını kullanarak Türkiye'ye tehdit oluşturmasını önlemeyi amaçlamaktadır. 

Ancak Suriye yönetimi bu protokolü 2011’den beri uygulamıyor. Tam tersine PKK uzantısı terör örgütlerinin işgal dâhil terör eylemlerine göz yumuyor hatta zaman zaman bu terör örgütleriyle dayanışma içine giriyor. 

Bu mutabakatı Putin’in hatırlatması ve Türkiye’nin, Suriye’deki terörle mücadelesinin yasal dayanaklarından birinin de bu Adana Mutabakatı olduğuna vurgu yapması, tabiatıyla değişik yorumlara yol açtı. 

*** 

Doğrusu Putin’in Adana Mutabakatı’nı hatırlatması ‘bir cemilemi yoksa tuzak mı?’ sorusunu akla getirmedi değil. 

Öyle ya mutabakatın uygulanması için Suriye yönetimiyle temas kurulması gerekir.  

Türkiye ise 2011’den sonra oluşan Suriye Dostları koalisyonunun Esed yönetiminin meşruiyetini yitirdiği kararına sadıktır. 

*** 

Mutabakatın hatırlatılması Putin’in Erdoğan’a kurduğu bir tuzak olduğunu düşünenler yok değil. AncakBaşkan Erdoğan’ın Şam yönetimiyle üst düzey görüşme olmayacağına vurgu yapması böyle bir tuzağa düşmeyeceğini gösteriyor. 

Alt düzeyde ilişki konusunda ise diplomatik olarak değil ama Suriyelilere kolaylık için Türkiye başından beri esnek davranmaktadır. Mesela, Suriye’nin İstanbul konsolosluğu hiç kapatılmamıştır,  açıktır ve faaldir. 

Türkiye’nin üst düzey görüşmeye ihtiyacı da yoktur. Kuklacı dururken kukla ile görüşmenin bir anlamı da yoktur.

Esed kuklasını elinde oynatan Rusya ve İran ile Türkiye zaten görüşmekte ve gerekli kararlar alınmaktadır.  

*** 

Başkan Erdoğan’ın yaklaşımını çok iyi bilen Putin’in Erdoğan’dan Esed’le görüşmesini istemek gibi bir kabalık yapmayacağını düşünüyorum. 

Aksine Putin’in Adana Mutabakatı’nı hatırlatması, Trump’a karşı atılmış bir adım olabilir. ABD’nin verdiği hiçbir sözü tutmaması karşısında Türkiye’ye destek anlamına gelebilir. 

Çünkü Putin yaptığı açılamada Türk ordusunun Suriye’de bulunmasının kanuni olduğunu söyleyerek açık destek vermiştir. 

Böylece Türkiye’nin askeri müdahalesini meşru kılan milli güvenlik gerekçesine, Suriye halkının çağırmış olmasına bir deAdana Mutabakatı eklenmiştir. Çavuşoğlu’nun da meseleye böyle baktığı anlaşılmaktadır. 

*** 

Adana Mutabakatı’nın hatırlatılması Türkiye’yi değil 2011’den beri bu protokolü uygulamayanEsed rejimini sıkıntıya sokacak İran’ı da rahatsız edecek bir adımdır

Çünkü Esed rejimi Türk ordusunu işgalci ilan ederek, İran da izinsiz girmiş yabancı güç tanımlaması yaparak Türkiye’ye karşı düşmanca bir yaklaşım içindedirler. 

Putin bu hatırlatmayı yaparak onlara da bir mesaj vermiş gibi görünüyor. 

Başkan Erdoğan bunun farkındadır o yüzden Adana Mutabakatı’na vurgu yapmaktan çekinmemektedir. 

Hülasa ne Trump’a ne de Putin’e güven olmaz ama akıllı politikacı birbiriyle çekişen bu iki gücün Türkiye’yi kazanma politikalarını değerlendirmeyi de bilmelidir. 

Gerek başkan Erdoğan’ın gerekse dışişleri bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamalarından bu durumu gayet iyi değerlendirdikleri anlaşılıyor.