Baþbakan Davutoðlu’nun en büyük zorluðu aday belirleme sýrasýnda yaþayacaðýný söylemek yanlýþ olmaz.
Partiye müthiþ bir aday adayý akýný var.
Sayýya baktýðýmda “Memlekette ne kadar dava adamý varmýþ da haberimiz yokmuþ” demekten kendimi alamýyorum. Herkes Ak Parti’yi uçuracak, Türkiye’ye çað atlatacak projelerle geliyor!
Aday çokluðu, hiç þüphesiz Ak Parti’nin seçimlerde büyük baþarý göstereceði kanaati ile yakýndan ilgili. Sonra “Üç dönem þu kadarýný götürüyor, tabii seleksiyon þu kadarýný, bu durumda bana da yer açýlýr” düþüncesi herkesi heyecanlandýrýyor.
Ama parti yöneticisine, özellikle iktidar partisi yöneticisine kaliteli adam lazým. Yük taþýyacak, sorumluluk üstlenecek, fikir ve çözüm üretecek insan. Partide hizmet görecek, Meclis’te hizmet görecek ve tabii olarak Hükümet’te hizmet görecek insan. Partinin bir misyonu varsa -ki, buna en çok Ak Parti liderliði vurgu yapýyor- bu misyonu anlayan, bilen ve ona baðlýlýðý olan insan.
Bir de halkta karþýlýðýnýn bulunmasý hayati önem taþýyor. Sonuçta iktidar imkaný, halktan alacaðýnýz oyla alakalý ve onu da halkta karþýlýðý olanlar saðlýyor.
Bununla birlikte halkta karþýlýðý olmakla hizmet alanlarýnda verimli olmak bazen atbaþý gitmeyebilir, partilerin mesela “Aþiret hatýrýna” aday belirlemeleri de bir Türkiye klasiði olmaya devam edecektir.
Aslýnda aday belirlenmesinde hatýr-gönül en son devreye girecek unsur olmak durumundadýr.
Aday belirlenmesinde en önemli risklerden birisinin “Paralel sýzma” olmasý nasýl kuvvetle muhtemelse “Paralele karþý en hýzlý olma”nýn da bir baþka yanýlgý alaný olabileceðini unutmamak gerekiyor. Kimi adaylarýn kendilerini takdim etmek için “Paralelle en çok ben mücadele edeceðim” yollu pankartlar taþýdýklarýna bakýlýrsa iþin bir hayli cýlkýnýn çýktýðý sonucuna varýlabilir. “Paralelci” suçlamasýnýn rakip adayý vurma aracýna dönüþmesi de, kardeþin kardeþ cesedi üzerine basarak týrmandýðý bu süreçlerin garip görüntüleri arasýnda olacaktýr.
Bu Ak Parti’nin gireceði 10’uncu seçim oluyor. Geçen 9 seçimde de baþarýya ulaþýldýðý bir vakýa.
Peki bu seçim baþarýlarý adaylarýn mükemmel nitelikte olmasýndan mý kaynaklandý, sorusu sorulabilir. Kuþkusuz aday niteliði önemlidir, ancak ben Ak Parti’nin özellikle milletvekili adaylýðý noktasýnda sorunlar yaþadýðýný düþünüyorum. Evet, Ak Parti 9 seçimde de baþarý gösterdi, bunda toplumla iyi iliþkiler kurabilen bir liderliðin, artý “Muhafazakar-Demokrat çerçeve” ile toplum ortalamasýný karþýlayan bir siyasi çizgi tutarlýlýðýnýn etkisinin çok daha baskýn olduðu kanaatindeyim.
Erkan Mumcu, Murat Baþesgioðlu, Dengir Mir Mehmet Fýrat, Ertuðrul Günay, Ýdris Naim Þahin, Hakan Þükür, Ýdris Bal, Nazlý Ilýcak’ýn eski kocasý Emin Þirin, Ýhsan Daðý’nýn eþi, Mümtazer Türköne’nin eski eþi...
Bunlar Ak Parti bünyesinde seçilmiþ, kimisi parti yöneticisi, kimisi bakan yapýlmýþ, Ýçiþleri, Milli Eðitim ve Kültür gibi hem devlet hayatý, hem toplum beklentileri hem de Ak Parti’nin misyon hassasiyeti açýsýndan son derece önemli bakanlýklar emanet edilmiþ ve sonra...
Þimdi verilen sorumluluklarla sorumluluk verilenlerin deðerlendirmesi yapýldýðýnda nasýl bir sonuca varýldýðýný gerçekten merak ediyorum.
Bu dönem “Kadýn aday”larda patlama olacaðý gibi bir görüntü de þimdiden gözlenebiliyor. Kadýn adaylarýn önemli bir kýsmýnýn “Baþörtülü” olacaðý da tahmin edilebilir.
Ben bunun öncelikle salt bir “kontenjan yaklaþýmý” içerisinde deðerlendirilmemesi gerektiðini düþünüyorum. Kimi zaman “Kadýn olsun da...” gibi bir yaklaþým da, liyakat hassasiyetini geri planlara iten bir yaklaþým olur.
“Baþörtülü kadýn” konusunun, ayrý bir “temsiliyet sorunu”nu gündeme getireceði kuþkusuzdur. Ak Partili milletvekillerinin “din ile ilgili” yaklaþýmlarýnýn da gözaltýnda olduðunu ve her sözün-davranýþýn altýnda baþka anlamlar üretildiðini, bazen “Neden bu adamlar kendi kiþiliklerinde dini böylesine harcayabiliyor” demek zorunda kalýndýðýný görünce, “Baþörtülü milletvekili”ne yönelik daha sýký bir gözaltý durumunun yaþanacaðý kesindir. O yüzden “temsiliyet” noktasýnda daha titiz deðerlendirmeler yapýlmasý kaçýnýlmaz gibi gözüküyor. Bu alanda büyük bir mücadele verildi, o mücadelenin hatýrasýnýn zedelenmemesini beklemek herkesin hakký olacaktýr.
