Adı George olsa olurdu...

Son günlerde en çok konuştuğumuz konulardan birisi hava kirliliği...

Sadece bizim derdimiz değil bu aslında. Çin ve Hindistan’tan bir sürü örnek şehir sayabilirim ama daha bildik olanlar da var.

Mesela İtalya’da, moda ve lüksün başkenti  Milano’da da hava kirliliği üst seviyede.

Hatta,gelecek hafta, 3 gün boyunca araçların gündüz trafiğe çıkmalarına yasak getirildi.

***

Son dönemde İstanbul’da hava kirliliğini daha fazla hissettik ya bunun sebebi yüksek basınç altında kalmamız.

Sonra hava kirliliğinin sebepleri... İki temel sebep var.

Birincisi kalitesi düşük kömür. İkincisi yoğun trafik.

Yoğun trafikte dur-kalk giden araçlar normal seyreden araçlardan çok daha fazla hava kirliliğine neden oluyorlar.

Kömüre gelince...

Türkiye’ye her ülkeden kömür ithal edemezsiniz, belirli bir kalori değeri olması şartı var.

Sonra kalitesi düşük kömürü İstanbul’a sokamazsınız, şehrin girişlerinde kontrol noktaları var.

Tüm bunlara rağmen belli ki şehre kötü kömür de girmiş...

***

Geçen Pazar günü  NASA’nın bir raporu açıklandıktan sonra yazıp çizmeye başladı medyamız hava kirliliğini.

Oysa İTÜ’den Prof. Dr. Orhan Şen bir süredir bu duruma dikkat çekiyordu.

Geçmişte TEM’deki bir trafik kazasında, yolu kaplayan yanmış kömür parçacıklarının etkisini ortaya çıkarmış az sayıdaki bilim insanından biridir Orhan Hoca.

Medyamız İstanbul’a ne zaman kar yağacak diye hemen her hafta mikrofon uzatır ama havayı sormayı akıl edemez bir türlü... Garip bir yabancı hayranlığımız var bizim ve hava tahminlerinde de devam ediyor bu.

Mesela Meteoroloji İşleri yerine yabancı sitelerden hava durumunu takip eden bir sürü  insan var.

Oysa hava yerel bir olaydır. Mesela Rusya üzerinden gelen soğuk hava dalgası Karadeniz üzerinde göl etkisiyle daha çok yağış bırakacak hale gelir.

Bu coğrafyayı ve özelliklerini bilmeyenlerin atlayacağı ayrıntıları düşünmeden hava durumunu bile başka yerlerden takip etmek son derece garip bir özellik.

***

Sonuca geleyim... Eğer aynı cümleyi aynı mesleği yapan iki kişiden George söylediğinde kıymet veriyor, Orhan söylediğinde kafamızı çeviriyorsak ortada bir sorun var demektir. Üstelik burada sorunun başladığı yer medyanın ta kendisi...