Adige söylenceleri

Topraðýndan sökülüp atýlmýþ, bire kýrýlmýþ, sað kalaný rüzgarlara savrulmuþ Müslüman bir milletin öyküsü ne sayfalara sýðar ne de yüreklere. Çerkeslerin hele de Adigelerin söylencelerine, türkülerine ve yiðitlik öykülerine Nart Efsaneleri denir. Bu efsane ya da mitoloji Çerkeslerin dünyayý yorumlamalarýyla oluþmuþtur. Ürettikleri araçlarýn, iþledikleri madenlerin, toplumsal yaþamlarýnýn dýþa vurumudur. Avcýlýkla hayvancýlýða tarým eklendi önce, sonra demirden avadanlýklar yapýldý, testi piþirildi, ýrmak ve deniz taþýmacýlýðýndan yararlanýldý; ticaretin baþlamasýyla da sanat ve bilim geldi. Rus çiftçisi tarýmdaki çaðdaþlaþmadan habersiz debelenirken Çerkes çiftçisinin topraðý bire on veriyordu. Ve iþte bu Rus’ta önce kýskançlýða neden oldu sonra da bu kýskançlýk nefrete dönüþtü!

Nart söylencelerinde Adige halkýnýn hangi toplumsal aþamalardan geçtiðini, neler ürettiklerini, kadýn kahramaný Seteney Guaþe’yle Anaerkil, Sosrikua’nýn “kadýn sözünün kýlavuzu olamaz” sözleriyle Ataerkil, Nart Tlepþ’in demiri iþlemsiyle de demir iþçiliðinin kullanýldýðý dönemin bütün özelliklerini izlemek mümkündür.

Kuzey Kafkas Mitolojisinde Nartlarýn anasý olan Seteney Guaþe, oðlu Sasrikua’nýn güçlü bir savaþçý olmasý için bir kurban þöleni hazýrlar. Tüm Nartlar davet edilir. Nartlarýn çok kalabalýk olarak þölene katýldýklarýný gören Seteney Guaþe, “sineklerin kurban kanýna konmasý gibi soframa saldýrýp her þeyi süpürdünüz!” der öfkeyle. (Bagrat Þinkube)

Çerkes söylencelerinde Nart kahramanlarýnýn tümü de insana deðer veren ve insaný yücelten konulara dalmýþlardýr. Söylencelerin kahramanlarý bilge kiþilerdir, kötülüðe bulaþmayan yiðitlerdir.

Toplum bilimsel açýdan Anaerkil yapýyý yaþayan Çerkeslerin kadýn kahramanlarý da vardýr. Güzellikte, erdemde, bilgelikte topluma kadýn kahramanlar önderlik etmiþtir. Anaerkil toplum döneminde Koca Ana, Tanrýça, Bereket Ana olarak yüceltilir.

Nart söylenceleri Çerkes halkýnýn tarihini deðil yaþamýný anlatýr. Halkýn yaþamýnda toplumsal dönemlerin belirlenmesi büyük önem taþýr. Çerkesler bilmecelere de pek meraklýdýr. Gidilecek yol uzun olunca her yolcu birbirine bilmece sorar:

“- Bilmecem var sormak için izin isterim Tahamate (Baþkan)

- Yol uzak bilmece yolumuza merdiven döþer. Sor kardeþim; benden sana izin.

- Yerde ýsýrgan,gökte diken, günde yedi kiþinin canýný alan, deliðe kaçan.

- Bildim! Güneþ.

- Gidersen gider, oturursan oturur, kalkarsan kalkar, çaðýrýrsan saðýr duymaz

- Gölge.

- Peki bunu bil bakalým. Ýyi koku alýr ama köpek deðil, kanadý var kartal deðil.

- Vallahi bilmedim.

- Bütün Çerkezistan’ verirsen söylerim...

-Helali hoþ olun.

- Arý arý! “

Daha yazacak, anlatacak çok þey var elbet. Önemli olan köklerinden kopmamak, Türkiye sevgisiyle dolu, inançlý ama geçmiþini hiç bir zaman unutmadan, babadan oðula, anadan evlada sür-git yinelenen tarihinin, kültür ve sanatýný unutmadan baþý dik yaþamak Çerkes özelliðidir. Tabi bu arada “sürgün” palavrasýný elinin tersiyle itip “ne sürgünü, düpedüz soykýrým!” diye haykýrmak yaþam nedenlerinden biridir Türkiyeli bir Çerkes’in!