Adım adım siyaset ve Câmia

Cemaat, Câmia, Hizmet, adına ne derseniz deyin, işte o toplumsal yapı, siyasette safını mı belirliyor, yoksa kendi partisini kurma yolunda mı ilerliyor?

Sorumun iki şıkkı da, kendilerini ‘Câmia’ olarak tanımlayanların bugüne kadar ‘aman, aman’ diye kaçtıkları, hangisi soru olarak yöneltilse, ikisine de aynı sertlikte “Asla” cevabını verdikleri seçenekler... Câmia mensuplarının şimdiye kadar yapılan seçimlerde hangi partiye oy verdikleri bir sırdı; tek açık ettikleri oy, 2010 yılında yapılan 26 maddelik anayasa oylamasıdır.

Ona ‘Evet’ oyu verdikleri, hatta Fethullah Gülen’in “Elinizden geliyorsa, ölüleri mezardan kaldırıp oy kullandırın” tavsiyesinde bulunduğu biliniyor...

Parti tercihinden sürekli kaçınmış bir Câmia bu...

Ancak artık oyunun rengini belli etme aşamasına gelmişe benziyor Câmia... Henüz sözcüleri alenen yerel seçimde destekleyecekleri partiyi ilân etmedi; ancak aynı sözcüler hangi partiye oy verilmeyeceğini çatır çatır söylemekte mahzur görmüyorlar...

Gizli saklısı kalmadı, Câmia bu seçimde Ak Parti’ye oy vermeyecek...

Câmia “Şeytan’dan ve siyasetten Allah’a sığınırız” dediği bilinen Bediüzzaman Said-i Nursi çizgisinden geldiği için gerçekten şaşırtıcı bir durum bu. Câmia sözcüleri, televizyonlarda, “Bizi karşısına alan bir partiye destek verecek değiliz ya” gerekçesini kullanıyorlar. Ancak, ilk kimin kimi karşısına aldığını unutarak...

Oysa en önemli nokta işte burası: İlk siyasi çıkış, iki hamleyle, Câmia ile irtibatlı çevrelerden gelmişti ve ara açıldıysa, bu, o iki hamlenin sonucudur.

Noktanın önemi ise şuradan: Birbiri ardına gelen hamlelerle, Câmia, kendisini siyasetin alanında buldu; sözcülerinin bugün hangi partiyi desteklemedikleri açıklamasını yapabilir hale gelmesinin sebebi budur. Bundan bir adım sonrası, desteklenecek parti arayışı olacaktır...

İster istemez partileşme zorunluluğunu getirecektir o hamle de...

Başbakan Tayyip Erdoğan bir süreden beri “30 Mart sonrasında taşlar yerinden oynayacak, bir parti ortaya çıkacak” öngörüsünü kamuoyuyla paylaşıyor. Onun bu öngörüsü doğal olarak Câmia’yla irtibatlandırılıyor. Öngörüyle ilgili bir soruya ilk muhatap olduğumda, Risale-i Nur çizgisinin genel yaklaşımını göz önünde tutarak, olumsuz görüş bildirmiştim; o görüşüm şimdi büyük çapta değişmiş bulunuyor...

Değişikliğe, Câmia’da sözü dinlenir biri olduğu anlaşılan bir ‘siyaset bilimci’ sözcüyü dinledikten sonra vardım. Siyaset-bilimci, bir bilimci gibi değil, bir siyasetçi gibi, rakip partiyi mandepsiye bastırmak isteyen bir parti sözcüsü gibi konuşuyor çünkü...

O yaklaşım, içinde yer aldığı Câmia’yı, hızla partileşmeye götürür. 30 Mart’tan sonra mı olur, yoksa cumhurbaşkanı seçimi öncesi mi, bilemem; ancak Başbakan Erdoğan’ın öngörüsünün gerçekleşmesi için fazla beklemek gerekeceğini sanmıyorum.

Türkiye için muhtemelen, siyasi hayatımız için ise kesinlikle bir kazanımdır o yöne gidiş; ancak Câmia için iyi midir, o kadar emin değilim...

En başta sorduğum soruya böylece cevap verdim sanırım: Câmia adım adım safını belirliyor; şimdi Ak Partiye oy verilmeyeceğini biliyoruz, yakında destekleyecekleri parti/leri de öğreniriz.

Sonra? Herhalde orada durulmaz.