Adým adým, yanlýþlýða doðru...

Türkiye zor bir ülke; zorluðunu biz vatandaþlar da, bizi yönetme görevi verdiðimiz siyasiler de yaþayarak öðreniyor. Hepimiz el ele hayatýmýzý daha da zorlaþtýrýyoruz...

Dünya hýzlý bir dönüþüm sürecinden geçiyor ve hemen her ülke, ülkeler içerisinde her kurum ve hatta her birey bu sürece kendini uyarlama çabasý içerisinde. Hayatý kolaylaþtýran bir deðiþim söz konusu. Bizler de ayný deðiþimi kendi ülkemize uyarlýyoruz, ama her attýðýmýz adým bizde tam tersi sonuç veriyor: Her þey daha zorlaþýyor...

Yönetim alanýnda dünyada en yaygýn sistem demokrasi. Kimse demokrasinin en mükemmel sistem olduðu iddiasýnda deðil; ancak yine de basitliði ve kolay uygulanabilir olmasý sebebiyle benimseniyor demokrasi. Belli aralýklarla sandýk baþýna gidiyor ve kendimizi kimlerin yönetmesini istiyorsak oyumuzu onlar için kullanýyoruz. En fazla oy toplayanlar yönetimi ele alýyor, oyu onlardan daha az olanlar ise bir sonraki seçime kadar muhalefet görevini üstleniyorlar...

Seçimlerin her zaman tek parti iktidarý çýkarmadýðý da oluyor; öyle durumlarda birden fazla parti belli bir program etrafýnda birleþip ülkeyi beraberce yönetiyor...

Bu kadar basit bir sistem demokrasi...

Her basit sistemde olduðu gibi demokrasinin bazý katý kurallarý da var. Onlara riayet edilmediði taktirde ortalýðý kargaþa teslim alabiliyor, kaos ortamý doðabiliyor.

Þimdi bizde olduðu gibi...  

Yetiþme çaðýnda çocuklarý olanlarýn haberleri onlarla birlikte izlemekte zorlanacaklarý günler yaþanýyor. Kalabalýklar karþýsýna çýkan liderlerin rakipleri hakkýnda kullandýklarý sýfatlar kulak týrmalayýcý. Ýthamlar Meclis çatýsý altýnda birarada bulunmayý saðlayacak demokratik olgunluða hiç uygun deðil; dinlerken ‘’Bu insanlar birbirinin yüzüne nasýl bakacaklar?’’ diye düþünmeden edemiyorsunuz.

Zaten onlar da, Meclis’te artýk birbirlerinin boðazýna sarýlmaya kadar iþi vardýrdýlar...

Oysa her iki seçmenden birinin oyunu almýþ bir iktidar var ve 20 gün sonra gidilecek seçim yönetim deðiþikliðine yol açacak genel seçim deðil. Sandýða yansýyacak irade ne olursa olsun, Ak Parti, ülkeyi yaklaþýk iki yýl daha yönetecek...

Nasýl geçecek o iki yýl? Bizlere günah deðil mi?

Kural-dýþýlýk veya gücünü kurallarý deðiþtirmek için kullanma, demokrasilerde kolay kabul edilmez. Oysa siyasilerimiz oy artýrmaya yarayacaksa hemen bu yola sapabiliyor. Bazen geçmiþte kabullendiðini iþine gelmediði için þimdi reddeden veya vaktiyle aleyhinde kullanýlmýþ yöntemlerden þikâyet ederken þu anda rakibi aleyhine çalýþtýðý için onlara sarýlan çýkabiliyor...

Ýlkesizlik pek yaygýn.

Koca kulaklar tarafýndan ‘yasa-dýþý’ yöntemlerle yapýlmýþ kayýtlar bu seçimin en büyük malzemesi. Muhalefet her yeni kasedi büyük bir heyecanla kürsüye taþýyor. Yarýn ayný yöntemin kendisine karþý da kullanýlabileceðini hiç hesaba katmadýðý gibi, kasetlere raðmen kazanýlacak bir seçimin ülke açýsýndan ne anlam taþýyacaðýný da asla düþünmüyor.  

Hep birlikte demokrasiyi hýrpalýyor demokrasiden nemalanan siyasiler...

‘’Aferin onlara’’ diyeceðim, ama bu gemide yalnýz onlar yok, bizler de varýz...