Adları radyoda okunan 52 çocuk...

Paran varsa, evine istediğin kadar un, yağ, şeker alabilirsin değil mi? Soru çok saçma mı geldi size? 

90’lı yılları ve Güneydoğu’yu bilenler için hiç de saçma değil aslında bu soru.

Bir dönem güvenlik politikası adı altında insanların evlerine alacakları temel gıda maddelerinde kota vardı.

Bu ve benzeri aidiyet duygusunu örseleyen, politikalardan vazgeçeli uzun zaman oldu.

***

Osman Pamukoğlu’nun hem militarist hem de kendisini fazlasıyla ön plana çıkardığı kitabı “Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok” kitabını okudunuz mu?

Kitabın bir yerinde PKK’ya sempatiyle bakan bir savcının görevli olarak bölgenin en karışık iline yollandığını görürsünüz...

Bir başka noktada, kamuda çalışan milislerin şehir baskınları sırasında yaptıklarını ya da uzak bir ildeki alaydan yollanmış bir bölüğüm bölgede görev tanımlaması eksik halde dolaştığını okursunuz.

Ya da zamanında kaçakçılara karşı yapılmış ve coğrafi olarak terörle mücadeleye uygun karakollarda verilen şehitleri sorgularsınız.

Bir başka kitap, Hakan Evrensel’in “Güneydoğu’dan Öyküler” kitabıdır.

Bana göre kitabın en çarpıcı bölümlerinden birisi de 90’lı yıllarda bir karakol baskınında öldürülen PKK militanının, karakola düzenli olarak erzak getiren kişi olduğunun anlaşılmasıdır.

Bunlar terörle mücadelede 90’lı yıllarda yaşanan zafiyetler ama insan kaynağı nasıl açıklanabilir sorusu da var değil mi?

Mesela Ankara’da üniversite yurdunda kalan ve başka dil bilmeyen annesiyle telefon konuşması “yasaklı dil” diyerek yarıda bırakılan insanları da bilmek gerekiyor.

Sonuç mu, bugün çok daha demokratik bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Çoğu kişi hatırlamaz, İstanbul’da basılan gazeteler bölgede okunmasın diye çok uzunca bir süre dağıtım kamyonlarını yakmıştı PKK.

Eskiden MED TV seyretmesinler diye evinde çanak anten olanların peşine düşerdi güvenlik güçleri, bugün en azından TRT Şeş var.

***

Gelelim başlığa, 1990’lı yıların hemen başında Nusaybin’den 52 çocuk üniversiteyi kazandığında adları günlerce radyoda okunmuştu.

Bugün her ilde bir üniversite ve açık kontenjanlar var.

Hava limanı sayısı, kurulan organize sanayi bölgesi sayısı, istihdam oranları 90’ların kat ve kat üzerinde.

O zaman PKK neden 90’lara benzeyen bir terör politikası izliyor sorusunun cevabı üzerinde düşünmek lazım.

Ki düşünürken bu mücadelenin hak arama mücadelesi olmadığını en azından bu örnekler gösteriyor...