Çocuklara tecavüz etmekten casusluða varana kadar onlarca suçlamayla gözaltýna alýnan ve çýkarýldýðý mahkemece tutuklanan Adnan Oktar polisteki ifâdesinde kendisini “Atatürkçü” olarak tanýmlýyor. Karakolda doðru söyleyip mahkemede de þaþmayýp Atatürkçülüðünü ikrar eden Oktar’a, Mustafa Kemal hakkýnda bastýrýp ücretsiz daðýttýðý yüzbinlerce kitap þahitlik ediyor! Yurtdýþýndan “Evrim Teorisi” ile alâkalý kitaplarý çevirtip kendi adýna bastýrmasýnýn haricinde Oktar’ýn hatýrý sayýlýr bir Mustafa Kemal külliyatý var. Adnan Oktar’ýn Mustafa Kemal hakkýnda hazýrlatýp bastýrdýðý kitaplarla “Benim” diyen hiçbir Atatürkçü kurum kuruluþ yarýþamaz. Bu hususta Adnan Oktar iddiasýný ispatlayan bir isim!
Yýllarca Masonluk ve Yahudîlik üzerine kitaplar da yayýmlayan Oktar, “Bunlarla mücadele ediyorum” intibâýný vererek propagandalarýný yaptý. Oktar’ýn kitaplarýný okuyan, “Her þey Yahudî’nin ve Masonlar’ýn elinde” diyerek hem itikaden hem de zihnen teslim bayraðýný çekiyordu. Ne demek istediðimin daha iyi anlaþýlmasý bâbýndan Mütefekkir Salih Mirzabeyoðlu’nun 2014 senesinde verdiði “Adalet Mutlak’a” adlý konferanstan bir bölüm naklediyorum: "Cevat Rýfat Atilhan… Bizim kuþak iyi tanýr ama gençleri bilmiyorum. Yahudilik ve Masonluk bahsinde çok eser vermiþtir… Yahudilik hakkýndaki kitaplarý halkta öyle bir hâle döndü ki, uyuz ilacý gibi oldu. Tesiri uyuz ilacýna döndü. “Aman bunu yapma sakýn Masonlar’ýn oyunudur, þunu yapma sakýn Yahudîler’in oyunudur”… Tuhaf bir þey; onu yapma, bunu yapma, þunu yapma… Üstad’la (Necip Fazýl Kýsakürek. YK) beraberliðimiz sýrasýnda bir takým þeyler söylerken bu mevzuyu da sýkýþtýrdým: Üstadým, bu Yahudi oyunudur, þu Mason oyunudur derken acaba kimse bir iþ yapmasýn diye mi bunlarý da Yahudi yayýyor!"
Yýllarca, güya Yahudîlik ve Masonlukla mücadele ettiðini iddia eden Adnan Oktar’a canlý yayýnda (2013 yýlýnda), Masonluðun en üst derecesi olan 33. derece Mason diplomasý verildi. Þartlar olgunlaþmýþ ki Oktar Masonluðu’nu gizleme ihtiyacý duymamaya baþladý. Evet, þartlar öylesine olgunlaþmýþ ki, “Siyonizmle mücadele” adý altýnda tersten yaptýðý Siyonist iþgalci Ýsrail’in propagandasýný artýk düzden yapar olmuþtu.
1999 senesinde Ýçiþleri Bakanýyken Oktar’a operasyon yapan Sadettin Tantan’ýn þu sözü dikkat çekicidir: “Teknik takipte kullandýklarý teknoloji o zaman polisin elinde bile yoktu.”
Görüyorsunuz, bir yandan Atatürkçülük, bir yandan Masonluk ve diðer yandan da Ýsrailcilik! Peki, tüm bu unsurlarý bir arada barýndýran ve devletin bile elinde olmadýðý cihazlara sahip bir yapýlanma üzerinden neyi konuþuyoruz: Ýslâmî cemaat ve tarikatlarý! Affedersiniz de ne alâka?.. Niye Atatürkçülüðü, niye Masonluðu, niye Türkiye’deki Ýsrail etkisini konuþmuyoruz; devletin elinde bile olmayan teknolojiyi Adnan’a Türkiye’deki cemaatler mi tarikatlar mý verdi de mevzumuz cemaat ve tarikatlar!..
Yazdýklarýma, “Ama Oktar Atatürkçülüðü kendine maske yapýyordu” diye itiraz edenler olacaktýr. Aklýnýz buna çalýþýyor da, Oktar’ýn Ýslâmý da kendine maske yapmýþ olduðuna niye çalýþmýyor! Çünkü derdiniz baþka. Hadi konuþsanýza Masonluðu, Türkiye’deki Ýsrailciliði…
Adnan Oktar üzerinden cemaatlere ve tarikatlara operasyon bekleyenler çok þaþýrabilirler; evet operasyonlar devam edecek ama bu sizlerin aklýnýzdan geçen cemaat ve tarikatlara olmayabilir. Bir bakarsýnýz devlet bir sabah Türkiye’deki Mason Localarý’nýn kirli mahzenlerine girmiþ… Sizler için ne kadar korkutucu deðil mi; hüviyetinizi oralarda düþürmediyseniz korkmayýn caným!..
Hadi söyleyin bakalým, Adnan’a, bir zamanlar devletin bile elinde olmayan teknolojiyi hangi ülke hangi yollarla verdi! Sizler mevzuyu konuþmaya buradan baþlamayýnca aramýza duvar örmüþ oluyorsunuz, sesinizi duyamýyoruz!..