Af deðil, yeniden yargýlanma!

“Ey siyasiler, ey savcý ve hakimler!” demeyeceðim artýk. “Ey vicdanlar!” diyeceðim. FETÖ'cü hakim, savcý ve polisler tarafýndan binbir hile ve kumpas, iftirayla tutuklananlara tüm davalarda yeniden yargýlama yolu açtýnýz ve doðru da yaptýnýz. Þimdi soruyorum, elinizi vicdanýnýza koyunuz.

Ergenekon kumpastý… Eyvallah

Balyoz kumpastý… Eyvallah

Sarýkýz, Ay ýþýðý kumpastý… Eyvallah

KCK kumpastý… Eyvallah 

Þike kumpastý…

FETÖ'nün tüm davalarý kumpastý; hepsine eyvallah!

Peki neden islami davalar ve örgütlerle ilgili davalar kumpas olmuyor?

FETÖ her davada kumpasçý, ama bir tek Hizbullah ve benzeri davalarda dürüst ve namuslu davranmýþ, bunu mu demek istiyorsunuz?

Kaldý ki bu davadan yargýlananlar tahliye talebinde bile bulunmuyorlar, tek istekleri yeniden yargýlama; niçin ve neden bunu yapmýyorsunuz? Yeniden yargýlayýn, belki daha fazla suç da bulursunuz. Ya da bu ülkenin Cumhurbaþkaný’ný öldürmek isteyen veya tanklarla insanlarý katleden dünün muktedirlerinin, o dönemde insanlarý domuz baðýyla öldürebileceðine inanmýyor musunuz? O zaman gerçek çýksýn ortaya; her türlü kötülüðü yapmýþ olan bu hakim ve savcýlarýn yýllardýr içeride tuttuðu insanlara yanlýþ yapmadýðýna inanýyorsanýz, mesele yok?

Tekrar soruyorum elinizi vicdanlarýnýza koyun; bu insanlar yýllardýr en yalancý, sahtekar ve kumpasçý örgüt tarafýndan yargýlandýlar ve hala içeride yatýyorlar. Bu örgüt tarafýndan yargýlanan tüm yapýlar yeniden yargýlandý. Neden ve niçin bunlarý da yeniden yargýlamýyorsunuz?

Hukuk saðlýklý bir toplum için elbette önemlidir; ama bir toplumun toplumsal saðlýðýný koruyan yegane þey adalettir. Tatmin edilmemiþ adalet toplumun hafýzasýndaki kaostur. Adaletin özenle korunmasý, toplumsal huzur ve iç barýþýn teminatýdýr. Hukuk adalet terazisinde tartýya çýkmadan adil ve tarafsýz olamaz. Adil yönetimler adalet müesseselerini göz bebekleri gibi korurlar, korumak zorundadýrlar, aksi takdirde toplumdaki güven duygusu zayýflar ve toplum kaotik bir bölünmenin eþiðinde bulur kendini.

Özellikle 1960 yýlýndan sonra vesayetçi bürokratik iktidarlar, bu ülkede hukuku adalet terazisinin kefesi olmaktan çýkarýp, her kim muhalif ise onu arkadan vuracak bir hançere dönüþtürdüler. Hukuk, adaletin bir parçasý olmaktan çýkýp, siyasi faaliyetlerin aracý haline getirildi. Dolayýsýyla yargý bürokrasisi dünyanýn hiçbir yerinde olmadýðý kadar Türkiye’de önem kazandý. Çünkü adalet, adil olmanýn terazisi deðil, her sabah erken davranan birilerinin ele geçirdiði bir kýlýca dönüþtü.

Böyle bir süreçten adalet beklenmez. Böyle bir zihniyetten tarafsýz adalet çýkmaz. Çýkmadý da. Eðer çýksaydý, sizi temin ederim; bu ülkede hiç kimse asla darbe yapma cürreti göstermezdi. Belki de adaletin özenle korunup uygulanmasý, kendi baþýna darbe yapmanýn koþullarýný toptan ortadan kaldýrabilirdi.

Gecikmiþ adalet, adalet deðildir denilir. Bu çok doðru bir laftýr. Ama haksýzlýðýn telafisi için, adalete müracaat etmek için hiçbir zaman geç deðildir.