Aferin ulan sana!...

Sürekli “muhalif olmak zorundayım.. ben muarızım..” kafasıyla ‘zart zurt’ yorum yaparsan olacağı budur!...

‘Barışı desteklerim ama bu iktidarla olursa savaşırım’ zihniyetiyle yazarsan işte böyle ters köşeye yatarsın!

‘Dur şu akil adamlarla kafa bulayım!..’ dersin, akil adam listesi açıklanınca kafadan çakılırsın!...

***

Akil insanlar listesi açıklanmadan önce Hürriyet’in akilleri dedi ki;

Ahmet Hakan;

“Akil insan’ değil, yandaş arıyorlarmış.”

...

Yılmaz Özdil;

“Akil tutulması...

Devekuşu gibi kafayı toprağa gömüp, başın içerde kıçın açıktayken, tehlikeyi savuşturabileceğini, sana dokunmayan yılanın usul usul geçip gideceğini zannedersin ama... Faturası ağır olur. Yoksa, davul zurna çalıyor...
Komutanlar halay çekiyor...
Harika tabii...”

...

Mehmet Y. Yılmaz;

“İtibar hükümete yakınlıkla ilgili elbette, gerçek sivil aydınlar açısından ciddiye alınacak bir itibar sayılmaz.

Kuşkusuz ki sonunda Başbakan’ın seçtiği bir grup akil insan, onun tanımlayacağı bir sınır içinde hükümetin düdüğünü çalacak.

O zaman da sormak gerek: Bunu kabul edecek olan insana akıllı mı demek gerekir, yoksa her “Tuzum var” diyene “Hıyar da benden” diye koşan şöhret budalası bir avanak mı?..”

...

Akil insanlar listesi açıklandı...

Listede;

Hürriyet’ten Hüseyin Yayman...

Ve

Hürriyet’in patronu Arzuhan Doğan Yalçındağ var...

Hürriyet’in akilleri bakın bugün ne diyorlar;

Mehmet Y. Yılmaz;

“Başbakan’ın akıllı insanlar listesi açıklandı, vatana, millete hayırlı olsun.

Listeye baktım, içlerinde değer verdiğim insanlar da var, akıllarını da takdir ederim ama ben onların yerinde olsam böyle bir işe girişmezdim...”

...

N’oldu Mehmet Yakup Yılmaz?!...

Hani bunlar itibarsız kişilerdi, hani başbakanın düdüğünü çalacaklardı?!...

Akil adamlar için, “Her “Tuzum var” diyene “Hıyar da benden” diye koşan şöhret budalası avanak mı bunlar” diye soruyordun?...

Hadi, maçan yiyorsa bir daha sorsana!... Neden kıvırıyorsun?...

***

Ahmet Hakan;

“Vaizler hazır...

Peki halkımız dinler mi bu vaizleri?
Eğer “Madem bizi hükümet seçti, o halde biz de hükümetin attığı her adımı halka benimsetmeye gayret etmeliyiz” demezlerse...

Eğer doğruya doğru, yanlışa yanlış derlerse...

Eğer...

Eğer...

Eğer...

Halkımız da dinler, dünya da dinler, kâinat da dinler..”

...

N’oldu Ahmet Abi?...

Liste açıklanmadan önce ”Akil insan’ değil, yandaş arıyorlarmış...” diyordun...

Baksana, senin patronu seçmişler!... Patron yandaş mı oldu şimdi?!..

Sabah akşam yandaşlara çakıyorsun... Yoksa sen patronunu beğenmiyor musun?!...

Neyse bugün çıkmış, ‘eğer şöyle yaparlarsa, eğer böyle olursa..., eğer..vs, falan filan, “Halkımız da dinler, dünya da dinler, kâinat da dinler..” demiş, kazı çevirmişsin...

Ya sen bizim mahalledeyken daha akil bir adamdın... Sakil adamlarla düşe kalka ne hale geldin, Nişantaşı sana yaramadı be abi!...

***

Yılmaz Özdil;

“1919’da Damat Ferit hükümetinin “heyet-i nasiha”sı vardı. Bu hükümetin “heyet-i akil”i var.

O heyeti maneviydi.

Bu heyetin de hiçbir yetkisi yok.
O heyette müftü vardı.
Bunda imam var.
O heyette Ohannes Efendi vardı.
Bunda muadili var.
O heyette liboş vardı.
E kambersiz düğün olmaz.
Bunda da var.

......

O heyeti tarih unutmadı.
Bakın bugün bile konuşuyoruz.
Çünkü, şöyle demiş milli şair...
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar.
İbret alınsaydı, tekerrür mü ederdi...”

...

Yılmaz Özdil ‘akil tutulması’ diyordu, bugün de bu “heyet-i akil”den bir halt olmaz, tarih tekerrür eder’ diyor...

Yani ‘barış süreci, akil adam falan beni bağlamaz..’ diyor...

Bidon, midon.., ama en azından tutarlı... Kıvırmıyor, çark etmiyor!

Aferin ulan sana!...

...