Afeti doðru anlayalým ki her defasýnda yýkmasýn

Kentsel dönüþüm nihayet somut anlamda baþladý. Afete uygun olmayan yapýlar birer birer yýkýlýyor. Bugüne kadar pek çok kez bunu ifade etmeye çalýþmýþ, pek çok yazýmda da sizlerle afet yönetimine göre yapýlarýn yeniden inþa edilmesi gerektiðinden bahsetmiþtim. Nihayet kentsel dönüþümle birlikte yapýlarýn afetlere uygun olup olmadýðý denetlenecek, hatta uygun olmayan yapýlar, yerine yenilerini inþa etmek üzere yýkýlacak. Böylelikle geç kalýnmýþ bir uygulama hayat bulacak. Yapýlaþma sorunlarý, can ve mal kayýplarýnýn önüne geçmek için olumlu adým atýlacak. Bir olumlu geliþme de su yönetiminden... 85 yýlý aþkýn ayný yasayla idare edilen, daha doðrusu idare edildiði zannedilen su, artýk tek elden ve ulusal standartlarda hazýrlanmýþ bir yasayla yönetilecek.

Aslýnda afet yönetiminde yapýlmasý gereken en önemli konu tanýmlamalarýn açýkça belirlenmesi. Afet, risk ve tehlike gibi afet yönetiminin temelini oluþturan konularýn, tüm boyutlarýyla ele alýnýp açýklanmasý gerekiyor. Afetin ne olduðu tam anlamýyla ve tüm boyutlarýyla tanýmlanmalý ve tüm resmi makamlarca afetin tanýmýnýn sabit olmasý ve bu tanýmýn uluslararasý afet yönetim modelleriyle paralellik sergilemesi çok önemli. Riskli yapýlarýn belirlenebilmesi için öncelikle riskin tanýmýnýn yapýlmasý gerekiyor. Doðal ve insan kaynaklý tüm afetlerin oluþturabileceði risklerin neler olabileceði, her afet türüne göre ayrýlýp sýnýflandýrýlmasý ve ona yönelik politikalarýn geliþtirilmesi gerekiyor.

Benzer þekilde her saðanak yaðýþta sel ve taþkýn oluþmasý ve bu olaylarýn can ve mal kayýplarýna sebep olmasý, tedbirsiz, denetimsiz ve kontrolsüz yapýlaþmalarýn artmasýyla açýklanabilir. Havza politikasý göz ardý edilerek dere yataðýna inþa edilmiþ evler, sel ve taþkýn için adeta davetiye çýkarýyor. Türkiye gibi dünyadaki pek çok ülkeye göre daha hafif þiddetli doðal afetlerin yaþandýðý ülkelerde, en az yýkýcý afetlerde yaþandýðý kadar can ve mal kayýplarýnýn yaþanmasýnýn baþka açýklamasý yok maalesef.

KONUYU HALA ANLAMAMIÞIZ

Deprem tecrübelerinin yýkýcý sonuçlarý ve yapýlan deprem öngörülerinin artmasý bizi depreme karþý önlem almaya itiyor ya da sel olaylarýnýn can kayýplarýna neden olmasý bizi havza yönetimini hayata geçirmeye teþvik ediyorsa hala afet konusunu anlamadýðýmýzý söyleyebilirim. Sadece depremi ya da seli olasý afet olarak düþünürsek, ciddi bir yanýlgýya düþmüþ oluruz. Dünya ve tabii ki Türkiye’de yaþanma ihtimali olan doðal ya da insan kaynaklý 30’u aþkýn afet türü bulunuyor. Buzlanma, kar yükü, çýð, dolu, yýldýrým, hortum, aþýrý soðuk ve aþýrý sýcak hava dalgalarý, hortum, heyelan, fýrtýna... Eðer kentsel dönüþümle yeniden inþa edilen tüm yapýlar bu riskler göz ardý edilerek sadece depreme uygun olarak yapýlýrsa bu da yeterli gelmeyecek, yine pek çok kayýp yaþanacaktýr.

Kentsel dönüþümle yenilenme ve uluslararasý standartlarýn gözetildiði su politikasý Türkiye için çok doðru adýmlar olsa da tüm afet türlerinde oluþabilecek risklerin tamamýna karþý önlem alýndýðýnda ancak tam anlamýyla tedbirli hale gelebiliriz, aksi halde iklim deðiþimiyle deðiþen ve þiddetlenen hava olaylarý karþýsýnda dönüþüm de yarým kalabilir.

SU HER BAHAR AZALIYOR

Barajlardaki suyun doluluk oraný, sanýlanýn aksine en çok yazýn deðil, sonbahar ve ilkbahar mevsiminde... Çünkü hava ve suyun sýcaklýk farkýnýn en yüksek olduðu dönem bahar aylarý. Dolayýsýyla buharlaþma da bahar aylarýnda en fazla.