Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Afrika seyahatleri sadece Türkiye- Afrika iliþkilerine dair bir ajanda ihtiva etmiyor ayný zamanda Afrika kýtasýna, bu kýtanýn insanlarýna, siyasetçilerine de özgüven aþýlýyor.
Cumhurbaþkaný, Baþbakanlýðý ve Cumhurbaþkanlýðý dönemlerinde en çok bu kýtayý ziyaret etti. Büyükelçilik sayýsýný neredeyse üç katýna çýkardý. Türkiye, elçiliklerin yaný sýra TÝKA, Yunus Emre ve 15 Temmuz'dan sonra kurulan Maarif Vakfý ile Afrika'da. Somali'den Etiyopya'ya, Gine'den Uganda'ya hemen tüm Afrika ülkelerinden öðrenci var Türkiye'de eðitim gören. Yurtdýþý Türkler Baþkanlýðý'nýn bir kamu diplomasisi aracýna dönüþtürdüðü yabancý öðrenci burslarý sayesinde son yýllarda kýtadan Türkiye'ye okumaya gelen öðrenci sayýsý üç-dört katýna çýktý. Afrikalý öðrencilerin burslandýrýldýðý ve eðitim için tercih ettiði ülkeler arasýnda beþinci sýrada olduðumuzu da belirtelim. Türkiye'de üniversite eðitimi alan 15 bin öðrenci. Afrika'nýn siyasi ve kültürel alandaki elit profilini deðiþtirebilecek bir çaba bu. Ama hala sayýsal olarak Fransa'nýn, Ýngiltere'nin çok gerisindeyiz.
***
Türkiye'nin geleneksel dýþ politikasý bugüne kadar bir tercihten ziyade baðýmlýlýk iliþkisini yansýtýyordu. Afrika'ya bakýþ ise "Buralarýn sahibi var" þeklindeydi. Gerçekten de sömürge sonrasý dönemde dahi ne Fransa ne Ýngiltere ne de diðerleri, sömürgelerinden elini eteðini çekti. Dahasý bu ülkelerde yaþayan Batýlýlar çekip gittikten sonra kamu hizmetleri ve ekonomik hayat daha da kötüleþti. Öz kaynaklarýný iþleyecek güçte olmadýklarýndan yeni tarz sömürgeciliðe razý oldular. Fransa'nýn eski sömürgelerinden hala koloni vergisi alýyor olmasý herhalde durumu özetliyordur. Ýnsan emeðini ve öz kaynaklarýný sömürüp üstüne bir de para almak ancak "beyaz adamýn" yapabileceði bir þey çünkü.
***
Türkiye ise kýtaya bambaþka bir niyet ve dille gidiyor. Ne Çin gibi sadece tek taraflý ekonomik çýkarýný düþünüyor ne de Batýlý sömürgecilerin yaptýðý gibi bir de üstüne efendilik taslýyor. Türkiye bu adaletsiz düzenin ilelebet sürmeyeceðini biliyor ve yaptýðý yardýmlarýn yaný sýra birlikte kalkýnmanýn imkanlarýný arýyor.
Afrika ülkeleri için yeni bir iliþki biçimi bu. Bu sayede özgüven ve kimlik kazanýyor kýta ülkeleri. Uluslararasý platformlarda bunu gözlemlemek mümkün... Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu'ndaki Kudüs kararýnda olduðu gibi...
Cumhurbaþkaný'nýn Afrika ülkelerine yaptýðý seyahatlere katýlanlarýn yakýndan gözlemlediði gibi Türkiye ve Erdoðan'a gösterilen yakýn ilgi ve sevgi de bunun bir yansýmasý.
***
Erdoðan 2004'ten bugüne neredeyse tüm Afrika ülkelerini ziyaret etti, bazýlarýna üç dört defa gitti. Afrika'ya en çok yardým eden ülke Türkiye. Büyükelçilik sayýsýnda da ilk sýraya yerleþmiþ olmalýyýz. Hedef, 39 olan temsilcilik sayýsýný 54'e çýkarmak.
TÝKA, Yunus Emre, Maarif ve YTB'nin faaliyetleri çok önemli. Türkiyeli STK'lar kýtada oldukça faal. Bu aktörlerin her biri Afrika'da FETÖ ile de mücadele ediyor. FETÖ konusu Cumhurbaþkanýnýn 17-25 Aralýk'tan sonraki ziyaretlerinde ilk sýrayý alýyor. FETÖ'nün Türkiye adýný kullanarak buralarda açtýðý okullarýn Maarif Vakfý'na devredilmesinde de ciddi anlamda yol alýndý.
***
Türkiye, Afrika yýlý ilan ettiði 2005'ten bu yana kýtaya bu denli ilgi gösteriyorken bunu besleyecek akademik bir birikim oluþturulabildik mi acaba? Afrika çalýþmalarýnda nasýl bir veri ve insan kaynaðýna sahibiz? Afrika'da dýþiþleri bürokratlarý ve STK temsilcilerinden baþka kaç insanýmýz var?
Siyasi vizyonu destekleyecek ve stratejik hamle üretecek bilgi birikimine de sahip olmalýyýz, öyle deðil mi?
MEB'in iki yýldýr baþlattýðý ülke bölge çalýþmalarý bursu bu amaca matuf.
Fakat henüz yolun çok baþýndayýz.
Siyaset ise her zamanki gibi akademinin ve bürokrasinin önünde.