Afrika'da neden olmalıyız?

Dünya artık sadece 5 büyük söz sahiplerinden ibaret değildir. Her ne kadar da küresel aktörler bunun tersini yapmaya gayret etse de Başkan Erdoğan'ın söylediği gibi "dünya 5 ten büyüktür" ve artık bu tanım sessiz çoğunluğun umududur. Afrika, dünyada sömürülen coğrafyaların başında gelmektedir.

Coğrafya, ülkelerinin zenginliklerine rağmen halen gelişmemeleri ve gelişmekte olmasına pek fazla destek verilmemesi ile dikkat çekiyor.

Afrika coğrafyası kültürel ve tarihsel geçmiş üzerinden bakılırsa bizi yakınen ilgilendirmesi gereken coğrafyadır.

Bu sebeple FETÖ gibi yapıların o coğrafyada kök salma çabalarını görmüş olduk.

İstihbarat servislerinin kıran kırana mücadele alanı olan coğrafyanın geleceği ile sonuna kadar oynanılmış.

Afrika büyük siyasete adım attığı ilk günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dış politika inşası konusunun merkezinde yer aldı.

Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin coğrafya halklarının hak ve hukukları, kültürel zenginliklerini ön plana koyan çalışmaları, sosyolojik olarak halkların ve özellikle kadınların ve çocukların geleceğini etkileyecek faaliyetlerini de bu siyaset inşasına eklersen ortaya muazzam akıl ile ihya edilen adımlar serüveni çıkmış oldu.

Afrika zengin coğrafyadır. Doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynakları kadar kıymetli taşlar ve madenlerle zengin bölgedir. Tarım ve ziraat için elverişli topraklara sahiptir.

Fransa ve Portekiz gibi hiç durmadan sömüren batılı zihniyetin ise yerli halklara bıraktığı veya bırakmadığı bir hiçlikle kader ortaklığı yapmaktadır. Halen oradalar halen kimsenin bölgeye girmemesi için çaba harcayan batı anlayışı halen sömürme politikalarını devam ettiriyorlar.

Türkiye ilk defa "kazan kazan" diyerek bölgeye yeni fikir söyledi. Yeni söz ifade etti. Patron olarak değil, dostça ve kardeşçe "ortak olalım" dedi. Afrika için bu yeni dil yeni bakış açısıydı. Zira sadece beyaz insan tarafından ezilme politikalarına şahit idi.

Türkiye ekonomik olarak büyümenin yolunu beraber yürümek istediği sindirilmiş coğrafyadaki insanların özgüveni ve ortaklığı ile mümkün olacağını anlatmaya başladı. Bu hem Türkiye'nin ekonomik olarak büyümesini hem de bu coğrafya insanın ekonomik kültürel ve siyasi olarak güçlenmesine kapı açacak. Başkan Erdoğan öncesi coğrafya ile ticari ilişkilere göz attığımızda nasıl bir büyüme olduğunu görüyoruz. Hem yeni pazarlar hem iş gücü hem de küresel ölçekte dostların çoğalması ile birlikte çıkan yüksek sesten bahsediyoruz.

Bu siyaset anlayışının kıymeti sonralar daha fazla anlaşılacak kıymetli bir miras içeriği taşıyor.

Afrika'daki ilişkiler olumlu sonuçlarını her alanda veriyor ekonomik, siyasi, kültürel.

Coğrafyaya kök salmış FETÖ yapılarının, 200'den fazla okulun Maarif Vakfı'na teslim edilmesi bu doğru ilişkilerin sonucudur hiç kuskusuz.

İlk defa Afrika özelinde Türkiye artı 3 Afrika ülkesi başkanlarının imzaladığı terörle mücadele belgesine diğer terör örgütleri gibi FETÖ ile mücadele de resmi devletlerarası imzalanan metne girmiş oldu.

Afrika'da bu sonuç küçümsenmeyecek büyük başarının neticesi olduğunu da bir kenara not edelim.

Tüm küresel aktörlerin yeni pazarlar uğruna bir birini gırtlakladığı dönemde Afrika gibi önemli, zenginlikler ve insan gücü açısından kıymetli coğrafyada var olabilmek ciddi aktöre dönüşmek, ciddi çalışmalar ve emekler sonrası meydana çıkan sonuç olduğunu da unutmamak lazım.

Bundan sonra ortak fabrikalar, ortak üretimler ve ortak paylaşımlardan bahsedeceğim yeni süreçten bahsediyoruz.

Coğrafyada refah seviyesi çok düşük hiç gelişmemiş bölgeler de var gelişmekte olanlar da var. Burada doğru denge tutturmak refahın artımına yardım etmek ortak akıl meydana getirmek bu aklın ürünü olan ortak projelerle "kazan kazan" tezine dayanmak Türkiye'nin elindeki kıymetli tezdir, yeni fikirdir.

Coğrafya insanı bu nedenle Türkiye'ye ciddi umutlar bağlamaktadır.

Erdoğan yeni bilgeleri keşfederken kardeşçe paylaşım öneriyor. Türkiye için ciddi ekonomik geri dönüşü olacak adımlardan bahsediyorum.

Coğrafyada herkes vardır.

Batılı güçler kadar Doğulu aktörler de devrede. Çin neredeyse her yerde vardır.

Verdiği kredilerle en az IMF kadar coğrafya ülkelerini esir almış durumda.

Kime borçluysan ona mahkumsun.

Türkiye'nin teklifleri mahkumluğu ortadan kaldıran teklifler. Uzun vadeli ama kalıcı.

TİKA, Yunus Emre, Maarif Vakfı gibi kültürel, eğitim ve sağlık alanlarında çalışmalar yapan yapılarımızla örnek teşkil edecek çerçevede öndeyiz. Neden mi çünkü merkezinde insan duran bakış açısı ile coğrafyaya kucak açmış durumdayız.

Afrika'da olmalıyız. Kendimiz için, o coğrafyanın insani için olmalıyız. Tarihin bize miras bıraktığı gerekçeler için olmalıyız.

Refaha ulaşmak için ortaklaşa hareket etmek için olmalıyız.

Dünyadaki küresel dayatmaya karşı koymak için dostlarla birlikte olmanın gücüne ulaşmak için olmalıyız.

"Dünya 5'ten büyüktür" anlayışını 5'lere göstermek için olmalıyız. Daha adil dünya kuruculuğunda omuz omuza yürümek için olmalıyız.

Tek başına güç olunmaz. Tek başına zenginlik olmaz. Tek başına yüksek dağlar aşılmaz. Bu nedenle yeni söz söylemek ve bu sözle yürümek için olmalıyız.

Bazıları şimdi anlamıyor. Ama bir gün muhakkak anlayacaktır. İnsanoğlu ortak payda için bir olmanın yolunu bulmalıdır. Bu yolu bulmak, bulup ortak fayda elde etmek için Afrika'da olmalıyız, olmak zorundayız.