Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA
Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA
Tüm Yazıları

Ağır depresyon hastaları lavanta yağı koklasın

Lavanta bitkisinin güzel kokulu açmamış çiçekleri ve bunlardan elde edilen uçucu yağın uykusuzluk, sinir bozuklukluları, gerginlik gibi psikolojik sorunlarda şikayetlerin hafifletilmesi ve tedavisinde etkili ve güvenilir bir tercih olduğu bilim çalışmalarla da ortaya konuluyor. Benim hem evde hem de fakültedeki odamda masamın üzerinde nane yağıyla birlikte lavanta yağı bulunur. Kendimi yorgun hissettiğimde her ikisinden arka arkaya koklarım. Ancak lavanta yağını daha az koklamak gerekir, fazla koklarsanız uyutabiliyor!

Tabii uçucu yağın kalitesinin ne kadar önemli olduğunu özellikle belirtmem gerekir. Latince bilimsel adı ile ‘lavandula angustifolia’ bitkisinden elde edilmiş ve saf olması gerekli. Yani vücuda uygulamak için sabit yağla karıştırılmış masaj yağı olmamalı, eczanelerden güvenilir marka ürünlerin satın alınmasını öneririm.

UYKU SORUNUNA DA İYİ GELİR

Bilimsel çalışmalarla etkili bileşenlerinin linalol ve linalil asetat olduğu ortaya konulmuş. Lavanta yağının yatıştırıcı özelliğinden çeşitli alanlarda yararlanılmakta. Uyku sorunu çekenler için hemen sinir haplarına başvurmak yerine yatmadan önce lavanta yağı koklamak ya da 2-3 damla lavanta yağı damlatılmış su içilmesi yararlı olabiliyor. Demans ve Alzheimer hastalarının yatırıldığı bakım kliniklerinde hastaların yastığına gece damlatılan 3-4 damla lavanta yağının hastanın rahat uyumasını sağladığı, hastanın ertesi günkü yaşamında da daha rahat olduğu gözlemlenmiş.

Lavanta bitkisinin yatıştırıcı özelliği, depresyon tedavisinde kullanılan antidepresan ilaçlar gibi etkili olabileceği anlamına gelmiyor. Yeni yayımlanan iki klinik çalışma lavanta bitkisinin ağır depresif bozuklukların tedavisinde de olumlu etkileri bulunabileceğini ortaya koyuyor. Bu çalışmalardan ilki 2013 yılında yayımlanmış. İran’da yürütülen çalışmada bir grup (40 kişi) depresyon hastasına antidepresan ilaç (sitalopram 20 miligram) verilirken, diğer grup hastalara (40 kişi) ise antidepresan ilaçla birlikte günde iki defa lavanta çiçeklerinden demlenerek hazırlanan çay içirilmiş. Çayın derişimi biraz yüksek (5 gram lavanta çiçeği), Lavanta çiçeklerinin çok güzel kokusu olmasına rağmen tek başına çay olarak tüketildiğinde içilmesi zor olabiliyor. Nitekim hastaların bir kısmında (yüzde 13) bulantı şikayeti kaydedilmiş. Sonuçlar dört ve sekiz hafta sonra yapılan klinik depresyon skoru ölçümleriyle değerlendirilmiş. Lavanta çayının uygulandığı bu kısa süre içerisinde tedavi cevabının az da olsa bir miktar daha kuvvetlenmesine katkı sağladığı görülüyor. Araştırmacılar yaptıkları değerlendirmede, antidepresan ilaç tedavisinde istenilen tedavi cevabının ancak 46 haftada sağlanabildiğini, bu süre içerisinde lavanta çayının kullanılmasının hastaların tedavinin etkinliği konusunda kapılabilecekleri ümitsizliğin önlenmesi bakımından katkı sağlayabileceğini ileri sürüyor. 

ZARARI YOK AMA ÇOK KOKLAMAYIN

Almanya’da bu yıl yapılan çalışmada ise ağır depresif hastalarda lavanta yağı kapsülleri kullanılmış. Kapsüllerde yer alan lavanta yağı etkili bileşenleri (linalol ve linalil asetat) bakımından zenginleştirilmiş bir özel ürün. Çalışma ağır depresif hastalarda bu ürünün kullanılmasıyla gerginlik, huzursuzluk, endişe, uykusuzluk gibi şikayetlerinde görülen gelişmenin ‘geriye dönük’ sorgulanması şeklinde uygulanmış. Bu çalışmanın sonuçları da İran’daki çalışmanın sonuçlarını destekliyor. Lavanta yağının hastaların uykusuzluk, ajitasyonlar, gerginlik, endişe gibi şikâyetleri üzerinde etkisini ilk haftadan itibaren gösterdiğini ve antidepresan ilacın etkisini gösterinceye kadar geçen sürede hastanın tedaviye uyumunu artırdığı gözlemlenmiş. Diğer taraftan bu çalışmaya katılan hasta sayısının düşük olması (sekiz hasta), uygulanan kapsül miktarının farklı ve uygulama süresinin kısa olması (üç hafta) nedeniyle daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç duyulmakta.    

Lavanta yağı ne kadar güvenli? Miktarı abartmadığınız sürece lavanta yağı koklamanın zararı ve vücutta birikme riski yok. Ancak fazla koklanırsa solunum sistemi mukozasında hassasiyete bağlı tahammülsüzlük görülebilir.