Bugün ekranlarý ve diðer bütün medya organlarý, bir kez daha 'resmî aðlama törenleri'ni yansýtacak..
Dünyada bazý halklarýn ve ülkelerin tarihinde, devlet himayesi olmaksýzýn da, kitlelerce bir 'örf' haline getirilen mâtem günleri vardýr. Ama, dünya siyaset tarihinde, sanýrým, 'resmî dayatma' olmaksýzýn bu boyutlarda yapýlan bir 'ölüm günü anma töreni'nin baþka örneði yoktur-kalmamýþtýr.
Bu durumun toplumumuzu patolojik bir ruh haline sürüklediðini, körpecik çocuklarýn ekranlardan yansýtýlan ürpertici sözlerinden de anlamak mümkün.. Çünkü, çocuklarýn körpe zihinlerinde oluþturulan, bir insan deðil de, âdeta insanüstü bir varlýk, bir 'ikon' veya ismi etrafýnda 'kutsallýk' oluþturulmuþ bir 'mithos', bir 'put'..
Bir dostum anlatmýþtý geçen sene...
Akþam eve döndüðünde, 7 yaþýndaki kýzýný çok üzgün ve aðlak bir durumda bulmuþ.. Sebebini sorunca aldýðý cevab karþýsýnda þoke olmuþ..
Meðer okulda, bir animasyon / canlandýrma gösterilmiþ ve sarýklý bir hoca, çocuðun zihninde kutsal bir figür haline gelmiþ olan bir kiþiyi temsil ettiði söylenen 7-8 yaþýndaki bir çocuðu falakaya yatýrmýþ, basmýþ dayaðý.. O yavrucuk, okuldan geldikten saatler sonra bile hâlâ o sahne için aðlarmýþ, 'Bir hoca, atamýzý çok dövdü..' diye..
Bu sahne, sadece bir çocuðun deðil, nesiller boyu bütün bir toplumun patolojik bir noktaya sürüklenmesi trajedisini yansýtmaktadýr aslýnda..
*
Evet, bir asra yakýn bir süre önce vefat eden bir lideri anmak ve ona saygý göstermek adýna sergilenecek bir ilkelliðin ilk cümleleri daha dünden sergilenmeye baþlandý, ekranlarda..
'Filan saat geldiðinde, sirenler çalýnacak, trafik duracak, herkes bulunduðu yerde 1-2 dakika saygý duruþunda bulunacak..' diye talimât veriliyor ekranlardan.. Halkýn o anda neler yapmasý gerektiði, o spikerlerin, ilkokul sýralarýndan beri ezberleye-geldikleri kliþe laflar..
Hele bir müteveffâ'nýn yattýðý mekâný bir spiker kýz, aðlamamak için kendisini zor tuttuðunu yansýtan bir sesle, bir mâbedi anlatýr gibi anlatýyordu.
*
Resmî tv. kanallarýnda bile, bugün yoðun þekilde söylenmesi gerekenlerin alýþtýrmasý dünden yapýlýyor ve 'Onun sâyesinde varýz..' gibi köleleþtirmeyi hedef alan sözler tekrarlanýyordu. Ýnsaný köleleþtirici bu gibi sözler kim için söylenmiþ olursa olsun; bu yol, yol deðil..
Müslümanlar hayatlarýný kimseye borçlu deðildirler; sadece Hâliq'ýmýz/ Yaratýcýmýz olan Allah'u Teâlâ'nýn yaratýþ hikmetine uygun davranmaktan sorumlu olacaklarýnýn idrakindedirler.
Ölen bir lideri veya herhangi bir kimseyi anmak elbette olabilir. Ama, Anadolu'daki varlýðýmýzý Malazgirt Zaferi'ne borçluyuz diye, Sultan Alp Arslan'ý için , öldürülüþ yýldönümlerinde aðlayýp duruyor muyuz?
Osmanlý'yý bir dünya süper gücü haline getiren ve yeni bir sefere çýkma hazýrlýðýndayken, 540 sene öncelerde zehirlenerek öldürüldüðü sanýlan Fatih Sultan Muhammed için, resmî aðlama törenleri tertib ediyor muyuz?
Yok bizim kültürümüzde böyle þeyler..
Ama, halk kitlelerinin 'türbe ziyaretleri'ni 100 yýla yakýn zamandýr aþaðýlayanlar, kendi icad ettikleri 'laik kutsal mekânlar'ýný her vesileyle, devamlý ziyaret ederken asýl kimleri alçaltmýþ oluyorlar?
*
Mesele, aslî deðerlerimiz için hayatlarýný ortaya koyarak askerlik hizmetlerini yerine getirenleri teþekkürle yâd etmek ise..
Askerler, askerî üniforma giymiþ itfaiyeciler durumundadýrlar. Onlar devlet ve millet tarafýndan vazifelendirilirler, gerekirse alevler içinde can verirler ve yangýn olduðunda onu söndürmeye koþarlar. Eðer öyle yapmazlarsa, vazifelerini yapmamýþ olurlar.
Ama, onlar, yangýn söndürüldükten sonra, evsahiplerine, 'Biz olmasak, eviniz de, kendiniz de yanacaktýnýz. Hayatýnýzý ve varlýðýnýzý bize borçlusunuz.. Bundan sonra nasýl inanacaðýnýzý ve nasýl yaþayacaðýnýzý biz belirleriz..'derlerse..
Evet, iþte buna yokuz.. Biz ancak kendi deðerlerimizin ölçüleri içinde yaþamayý ve þerefimizle ölmeyi kabullenebiliriz.
*
Ve, yerin üstündeki 'öküz'lerden birisi..
Bir hanýmýn 'Gn. Baþkanlýk' ettiði bir partiden ve de siyasette maddî zenginliðiyle yükseldiði söylenen ve ülkemize sýðýnmak durumunda kalanlara düþmanlýk eden, kendisini eleþtiren gazeteciyi dövdüren, ýrkçý, vs.. özellikleriyle ünlü bir kiþi, geçen hafta, Bingöl'de, üstelik de PKK'nýn öldürdüðü bir gencin kýzkardeþine en þerefsiz sözlerle hakaret etmesi üzerine.. Ülke günlerdir bu sözle çalkalanýyor, tabiatiyle..
Bir milletvekili, mevcud kanunlara göre, sadece kendi ilinin deðil, bütün milletin vekilidir. Ve bu aðýr ve þerefsizce hakaret karþýsýnda, o haným lider, o kiþiyi sadece kendi yardýmcýlýðýndan uzaklaþtýrmakla yetinmeyip, partisinden de atmalý ve o þerefsizliði yapan kiþinin Meclis'ten de atýlmasýna öncülük ederek, lafýný çok ettiði dürüstlüðe çarpýcý bir örnek sergilemiþ olurdu.
*
Ve küfürlü konuþmalar sadece bir kiþi için deðil, herkes için bir seviyesizlik olarak anlaþýlmadýkça, toplumumuzda direkt veya dolaylý küfürleþmeler hep olacaktýr. Küfürlü konuþmalara karþý toplum planýnda bir kampanya baþlatýlmalýdýr.
Bu konuda okullarda verilecek eðitimlerden -laik merkezli olmasý hasebiyle- olumlu bir adým beklenmeyebilir. Ama, camilerde vaaz eden hocalar, hutbe okuyan hatipler, n'olur, okumanýz için size merkezden gönderilen hutbelerle yetinmeyip, bu gibi ahlâksýzlýklara karþý, sadece âyet ve hadis metinlerini lafzen tekrarlamakla yetinmeyip, þahsiyetli bir Müslüman toplumu olmak için neler yapýlmasý gerektiði konusunda halký irþad ve tenvir etmelidirler.
Yoksa, bu iðrençlik ve ilkellik girdabýnda toplumumuz boðulacaktýr.